Sakın alkollü araç kullanmayın!
Başlığı okdunuz!
“Alkol almayın” demiyorum çünkü içinde olduğumuz aşırı stresli, bunalımlı günlerde alkol kesinlikle rahaltaıcıdır!
-*-*-
Efendim alkol propagandası yapıyorsun!
Bu nasıl kendini bilmezliktir!
-*-*-
Doğru!
Siz içmeyin!
Ben içeceğim!
-*-*-
Neyse, lafazanlığa gerek yok; içen içsin, içmeyen içmesin ama içen kesinlikle araç kullanmasın!
-*-*-
Neden?
Çünkü birincisi, alkollü araç kullanmak gerçekten yarı yarıya cinayet işlemektir; ikincisi polis tutarsa yandığınız gündür!
-*-*-
Cezalar yükseldi!
Makineye püflediniz, diyelim ki 99 promil falan çıktı?
Anında 9 bin 51 TL para cezası ve 100 puan da ehliyet şeyisi!
Ehliyete 100 puan şey ettiklerinde; üç ay araç kullanamazsınız demektir!
Yani ehliyetinize el koyuyorlar!
-*-*-
Ve bir ceza daha var!
Alkollü araç kullanmak suçundan alacağınız ceza, 100 promilden fazla alkollü olduğunuz durumda 30 bin TL’ye yakın bir rakamdır!
Ama bu cezanın veya benzer cezaların en fazla üç iş gününde ödenmesi gerekiyor!
Üç iş günü değil!
Üç gün!
-*-*-
Polisimizin “trafik cezası kesilen birimleri”, sene 365 gün açık!
Bayram, hafta sonu, yaz tatili, Noel, yılbaşı falan hiç yok!
Ve 24 saat açık!
-*-*-
Sonuç!
İçecekseniz için; ama lütfen araç kullanmayın!
-*-*-
Cezalar haklı mı?
Hani eskiden bazılarımız derdi ya; “bu cezaları kimse takmaz” falan!
Şimdi cezalar artırıldı!
“Ben takmıyorum” diyen özel şoförü ve çok parası olanlardır!
-*-*-
Ve cezalar “sildirtilemiyor”!
Yani torpilli olmak falan işe de yaramıyor!
-*-*-
Falan bakan yakınımdır, filan kardeşimdir yok!
Polis yazıyor; bilgisayara kaydoluyor, bitti!
Genel Müdür talimat verse, geçmiyor!
-*-*-
Keşke bu sistem ülkedeki tüm “para cezaları” için de uygulansa!
-*-*-
Geçenlerde bir iş yerine, bir meseleden dolayı ceza kesildi!
Adam meğer “bizim partiden”!
Bizim partili örgüt başkanından başladı, ilçe başkanına gitti; yetmedi, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı kimi tanıyorsa araya soktu!
-*-*-
Oysa o iş yerine verilen ceza, polisin sistemi gibi olsaydı; ilk arayacağı “torpil”, kendisine “elimden bir şey gelmez” diyecekti!
-*-*-
Sahi; ülke gerçekten bozuldu!
Her yerde, her alanda torpil var!
Ama örneğin fiyat denetimleri konusunda marketlere polisinki gibi cezalar yazılabilse ve market sahipleri “bizim partili” olsa bile, “gık” diyemese!
-*-*-
Ve belki bu ülkede, “temiz eller” meselesi, bu gibi işlerden başlasa!
-*-*-
Olmaz mı?
Olur!
-*-*-
Bu arada başlıkta da dedik ya, “sakın alkollü araç kullanmayın” diye…
Şunu da eklemem lazım; iş yerlerine beş kilometreden az uzaklıkta oturanların yaya; 10 kilometreden az uzaklıkta oturanların bisikletle gidip gelmesi nasıl olur?
Tabii ki sağlıkları el veriyorsa!
Haaa bir de “yollar uygunsa” tabii ki!
Bu ülkede yollarda yürümek veya bisiklet kullanmak da ayrı bir “ölüm sebebi” dir ki bu da başka bir yazı konusu olsun!
Bedelli askerlik haksa vicdani ret de haktır!
Efendiler ve üç beş hanımefendi!
Sevgili UBP, DP ve YDP!
-*-*-
Sizlerin, insanımızın özgürlüklerine olan tutkunuzun farkındayız!
Eminim içinizde “bedeli askerlik” yapmış olanlar vardır!
Tıpkı Cumhurbaşkanınız gibi!
-*-*-
Bu, yasal bir haktır!
Sizler, yakınlarınız, en milliyetçilerimiz, onların evlatları da bu hakkı kullanmıştır ve ne acıdır üzerine de cumhurbaşkanınız gibi fanatik Türk milliyetçiliği yapabilmektedir!
Yani bir çeşit “ayıp” bile söz konusudur!
-*-*-
Ama boş verin!
Tıpkı bedelli meselesinde askerliğin satın alınmasına müsaade edildiği gibi; dileyen her KKTC vatandaşının vicdani ret hakkına sahip olmasına yasal geçerlilik kazandıracak düzenlemeleri ne olur onaylayın…
-*-*-
Evet, Kıbrıs’ta Vicdani Ret İnisiyatifi, “18 Ocak Perşembe günü, vicdani retçi Mustafa Hürben’in Askeri Mahkeme'deki yargılanmasında karar okunmuş, 5 gün içinde 800 TL para cezasının ödenmesi, aksi halde 3 gün hapishaneye gönderilmesi hükmü verilmişti” diyerek, yazılı bir açıklamayla “tüm anti-militaristleri ve barış aktivistlerini, mahkemenin verdiği sürenin dolacağı 23 Ocak Salı günü, saat 13:00’de meclis önünde buluşmaya ve vicdani retçi Mustafa Hürben’i hapishaneye uğurlama sürecinde dayanışmaya davet ediyoruz” dedi.
-*-*-
“Yurt ödevimiz barış, vicdani ret hakkımız"dır…
Meclis önündeyiz!
-*-*-
Not: Askerliğini Bedelli Yapıp Akabinde Türk Milliyetçiliği Taslayanlar Derneği Genel Başkanı Mersin Basar, “vicdani ret vatan hainliğidir, kabul edilemez” dedi!
Yok yok, ne Mersin Basar diye biri var, ne böyle bir dernek, ne de böyle bir açıklama!
Şey olsun diye şey ettim!
Uydurdum!
KKTC’de kalp sorunu mu? Hallederik!
İngiltere’de kardiyovasküler hastalıklardan dolayı erken ölüm oranı 2020'den bu yana yıllık bazda artış gösterdi…
İstatistik neden mi önemlidir?
Nüfusu bilmek niye mi çok önemlidir?
İşte bu gibi rakamları, bu gibi konuları iyi analiz edebilmek açısından tabii ki!
-*-*-
İngiltere'de 2022'de her 100 bin kişiden 80'i kardiyovasküler, yani kalple alakalı sıkıntılardan dolayı öldü
Bu oran 2011’de 100 binde 83’tü!
En yüksek oranın yaşandığı 2011’den bu yanaysa oran daha düşüktü!
-*-*-
Şimdi uzmanlar, son yıllardaki artışın sebeplerini araştırmaya başladı!
-*-*-
Bizde mi?
Ölenleri gömdük!
Hoca dualar okudu falan!
Bazı cenazelere Cumhurbaşkanı ile Meclis Başkanı da katıldı!
O kadar biliyoruz!
-*-*-
Nüfus mu?
İstatistik mi?
Ne gereği var canım; hoca okudu dedik ya!
Külliye bitsin, bu gibi konuları da hallederik, merak etmeyin!