SAKİN LEFKE
Yeşille mavinin, portakalla hurmanın, madenle suların, denizle dağın, tarihle, kralların*; şeyhiyle şairlerin şehri LEFKE, çoktandır hak ettiği unvanına kavuştu…
Kıbrıs’ın ilk yerleşim yerlerinden biri ve müthiş (verimli)doğasına karşın (nasıl olmuşsa) vahşi insanın elinden kurtulup; sakinliğini doğasını korumayı bilmiş ender bölgelerimizden biridir Lefke… Bunda hiç kuşkusuz ki bölge insanının karakteri büyük rol oynamış…
Lefke’nin yetiştirdiği en önemli kişilerden biri olan şair Fikret Demirağ’ı yakından tanıyanlar (karakter sözcüğüyle) ne demek istediğimi iyi anlayacaktır… Demirağ’ın 2010 Kasım’ında ölmesinden bu yanan her yıl (Kasım’ın son haftası) “Şiir Otobüsü” ile ziyaret ederiz Lefke’yi…
Oradaki sivil toplum örgütleriyle ortak etkinlikler düzenler; Demirağ’ı yetiştiren bu kenti tanıdıkça; Demirağ şiirini de daha iyi anlamaya çalışırız…
Bu yıl da (29 Kasım) orada olacağız… O’nu yeni “unvanıyla” kucaklayacağız bu kez… (Lefke’yi ve şiiri sevenler şimdiden not etsin bu tarihi).
Belki 3300 yıl kadar gecikmiş ama olsun; sonunda Lefke artık (tescilli) bir Cittaslow *
Bu “3300 yıllık geçikmişlik” saptamam, internette sık sık kullanılan bir “Hitit Duası”ndan kaynaklanıyor…
Bildiğiniz gibi, Kıbrıs Hitit Kralı III. Tudhaliya zamanında (M.Ö. 1320), Hitit Krallığı’nın egemenliği altına girmiş ve 120 yıl boyunca onun egemenliği altında kalmıştır. Hitit kaynaklarında Alashiya olarak adlandırılır Kıbrıs. Ağırlıklı olarak Karpaz bölgesindeki Nitovikla’da (Kumyalı/Galatya bölgesi.
Umarım onlar da o eski atalarının aşağıdaki duasına kulak verip bu unvana kavuşmak için uğraşırlar.) yerleşmiş olan Hititliler’in o dönemde bakır ihtiyaçlarını adadan karşılamış olduklarını düşündüğümüzde; Lefke’nin de bu yerleşim birimlerinden biri olduğunu kolayca anlayabiliriz… Belki de Lefkeye yerleşenler Hitit’li sürgünlerdi***; kim bilir?…
Gelin biz bu gün, sınırsız hırslarıyla ülkesini savaş alanına döndüren bir diktatörün sözlerine/açılış töreninde okuyacağı dualara değil; Hititleri’in o insani duasına kulak verelim…
Hitit Duası
Tanrım beni yavaşlat!
Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir…
Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele…
Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükûnetini ver!
Sinirlerimdeki ve kaslarımdaki gerginliği,
derin belleğimde yaşayan akarsuların nağmeleriyle yıka, götür!
Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol…
Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret; bir çiçeğe bakmak için
yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı, güzel bir yazıdan birkaç satır okumayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret!
Her gün bana kaplumbağa ile tavşanın masalını hatırlat.
Hatırlat ki yarışı her zaman hızlı koşanın kazanmadığını,
yaşamda hızını arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim…
Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.
Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır…
Beni yavaşlat Tanrım,
ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru uzatmama yardım et.
Yardım et ki,
kaderimin yıldızına doğru
daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim.
Ve, hepsinden önemlisi…
Tanrım,
Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret,
değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için sabır,
ikisi arasındaki farkı bilmek için akıl ver!
* SOLİ ve Vouni pek çok krallığa ev sahipliği yapmıştır…
** Cittaslow 1999 yılında İtalya'da kurulmuş uluslararası bir belediyeler birliğidir. Kelime kökeni İtalyanca "Citta (Şehir)" ve İngilizce "Slow (Yavaş)" kelimelerinin birleşmesiyle türetilen ,"Sakin Şehir" anlamında kullanılmaktadır.
*** Hititler, aynı zamanda adayı sürgün yeri olarak kullanmışlardır. Bu sürgünlerden biri de, amcası III. Hattuşili tarafından tahttan indirilen III. Murşili Uhri-Teşup’tur.