1. YAZARLAR

  2. Onur Olguner

  3. Salamis müzesi
Onur Olguner

Onur Olguner

Salamis müzesi

A+A-

Mağusa’nın ülkemizdeki yeri bir farklıdır. Önemli ve değeri tartışılmaz.

Her yıl binlerce öğrenci, turist, yatırımcı ve yazlıkçı Mağusa Şehrine akın eder.

Ne yazık ki, bu şehirde bir zamanlar yaşamış pek çok kişiye sorduğumuzda 'Salamis' kelimesi, onlara yalnızca bir otel ismi veya ziyaret etmedikleri, görmedikleri unutulmuş harabelerden öte bir anlam ifade etmiyor.

Antik dönemde depremler ile yıkılan Salamis, dünya kültürlerinin yakından bildiği bir şehirdir.

Bu kent o kadar önemlidir ki, Leonardo Da Vinci bile hatıratlarında Salamis'ten bahsetmiştir.

Salamis Savaşı tablolara konu olmuş, Rönesans’a esin vermiştir.

Antik Salamis kenti, Kıbrıs'ın doğusunda, bugünkü Mağusa'nın hemen yanı başında, Akdeniz'in maviliklerine karışan bir tarih ve kültür mozaiğidir.

Bir zamanlar büyük bir uygarlığın merkezi olan bu kent, mimarisiyle adeta zamanın ötesinden bir mesaj iletir.

Helenistik dönemlerden Roma İmparatorluğu'nun görkemli günlerine kadar bir zaman yolculuğuna çıkarır ziyaret edenleri.

Aslında Salamis kentinin sokaklarına adım atmak, antik dünyanın gündelik yaşamına dair hayal gücünüzü zenginleştiren bir deneyimdir.

Bu büyüleyici antik kent, bir zamanlar Doğu Akdeniz'in en önemli kültür, ticaret, sanat, felsefe ve spor merkezlerinden biriydi.

Geniş bir alanı kaplayan Salamis muazzam bir yapılar topluluğuna da ev sahipliği yapar.

Bunların arasında belki de en dikkat çekici olanı Gymnasium binasıdır.

Bu yapı, antik dünyanın eğitim ve spor merkezlerinden biriydi. Gymnasium'un korunmuş sütunları ve mozaik zeminleri, bir zamanlar burada yaşanan canlılığın ve hareketliliğin hayalini kurmamıza olanak tanır.

Bu yapının içinde bulunan heykellerin bir kısmı İngiliz Koloni döneminde açılmış olan ve şu anda Lefkoşa’nın güneyinde bulunan Kıbrıs Arkeoloji Müzesi’nde sergilenir.

Kentteki bir diğer etkileyici yapı ise antik Roma tiyatrosudur.

Hayal etmenizi istiyorum: iki milenyum kadar öncesinde yaşıyorsunuz ve bu tiyatro yapısına gittiniz. Binlerce seyircinin arasında drama ve müzikal performansları izliyorsunuz. Büyüleniyorsunuz ve öğreniyorsunuz.

Tiyatronun yarı dairesel oturma düzeni ve akustiği, antik mimarların sanata ve seyirci deneyimine verdikleri önemin bir göstergesidir.

Salamis kentinin sadece bu yapıları değil, aynı zamanda banyoları, su yolları ve pazar yerleri gibi diğer kalıntıları da antik dünyanın yaşantısına bir kapı aralar.

Günümüzde, antik Salamis Kenti'nin kalıntıları ne yazık ki hak ettiği ilgiyi ve değeri görmüyor. Gereken ilgiyi, bu şehri anlatacak hikayeyi ve önemini ortaya çıkarak bilgilendirmeyi maalesef devlet olarak ortaya koymak konusunda başarısız olduk.

Bir turizm ülkesi olarak ülkemizde gelen turistleri götürebileceğimiz, antik çağdaki yaşantıyı anlatarak geçmişe yolculuk yapmalarını sağlayabileceğimiz, bu bölgenin önemini anlatabileceğimiz ve adamızın zengin kültürünü aşılayabileceğimiz bir Salamis Müzesi’ni kurma konusunda hiçbir zaman istekli olmadık.

Bu müzede sergileyerek ülkemize gelen turistlerin sayısını kat be kat artırabileceğimiz heykelleri ve tarihi eserleri de 50 yıldır toz tutan depolarda atıl bir şekilde bıraktık.

Halbuki Antik Salamis Şehri ve buraya yapabileceğimiz bir müze bu ülkeye gelen öğrenci ve turistlere sunabileceğimiz en değerli hediyelerden biri olacaktır.

Dahası bu hediye yayılacak ve ülkemize gelen nitelikli turist ve öğrenci sayısını kat be kat artıracaktır.

Bu noktada Salamis Şehri ile ilgili yapay zekanın yapmış olduğu görselleri sizinle paylaşmanın yanında KKTC Turizm ve Çevre Bakanlığı’na da bir çağrı yapmadan edemeyeceğim:

Gelin Salamis Müzesi ile ilgili bir mimari yarışma açalım ve bu yarışmada antik kentin ruhunun anlatacak mimariyi seçelim.

Yarışma sonucu ortaya çıkan projeyi ve görsellerini kolumuzun altına koyalım.

Maliyetini ve ülke ekonomisine yapacağı katkıları ortaya koyan bir fizibilite çalışalım. Turizme ve yüksek öğrenime katkısı ile yatırımın ülkeye geri dönüş süresini ortaya çıkaralım.

Ve en son olarak otellerimiz, üniversitelerimiz ve turizmin artmasından pozitif etkilenecek işletmelerimiz ile birlikte fon yaratma çalışmalarına beraber başlayalım.

Eğer Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Savaşı’ndan büyük borçlarla çıkmış ve yokluk içinde olan bir Türkiye’de 15 yıl içinde 22 adet büyük müzeyi açmayı öncelik edinmişse, bizler de 50 yıl içinde bir Salamis Müzesi’ni açmayı başarabiliriz.

“Yola çıkan yolda kalmaz”, yeter ki bu hayalimizi ortaya koyalım. Yeter ki yola çıkalım.

muze.jpg

Bu yazı toplam 4192 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar