“Salgın riski var ama yeterli hazırlık yok”
CTP Lefkoşa Milletvekili Dr. Sıla Usar İncirli, COVİD 19 salgın riskinin halen devam ettiğini ancak yeterli hazırlığın olmadığını belirtti.
Fayka Arseven Kişi
CTP Lefkoşa Milletvekili Dr. Sıla Usar İncirli, COVİD 19 salgın riskinin halen devam ettiğini ancak yeterli hazırlığın olmadığını belirtti.
İncirli, sorumlu muhalefet anlayışında olduklarını ancak iktidarın, “benim aklım bana yeter” tavrı içerisinde olduğunu vurguladı.
İncirli, “test uygulanacak olan kişilerin kapsamı genişletilmeli, daha çok insana test yapılmalı” diyerek, “bu testlerin hangi çerçevede uygulanacağı Bakanlık tarafından çerçevelendirilmelidir” ifadesinde bulundu.
İncirli, “Yaşadığımız süreç birkaç haftanın ötesine geçecektir ve biz bu salgının hem sağlık, hem ekonomik, hem sosyal hem de psikolojik etkileri ile mücadele etmeye devam edeceğiz” şeklinde konuşurken, “yapılması gereken tıbbi önlemlerin yanı sıra psikososyal ve ekonomik önlemlerin de alınmasıdır” vurgusunda bulundu.
Bu hafta CTP Lefkoşa Milletvekili Dr. Sıla Usar İncirli ile COVID 19’u ve yaşanan gelişmeleri değerlendirdik.
YENiDÜZEN: Ülkemiz COVİD 19’a karşı büyük bir sınav veriyor. Gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sıla Usar İNCİRLİ: Üç aydır dünyanın birçok ülkesi COVİD 19’a karşı büyük bir mücadele veriyor. Bir yandan salgının hızının kesilmesi, diğer yandan hastalananların tedavisi ve virüse karşı ilaç ve aşı çalışmaları... Yaşananlar bir kez daha insanlığın en büyük düşmanının hastalıklar olduğunu bize göstermiştir. Ülkemizde önce virüsün coğrafik olarak bizden uzak olduğu, daha sonra sadece yurtdışından gelen turistlerle sınırlı kalacağı gibi konforlu düşünceler yüzünden hükümet hazırlıklarını zamanında ve doğru bir şekilde yapmakta zorlandı. Oysa ki işin ta başından virüsün ülkemize geleceği, yayılmasının, alınacak tedbirlerle azaltılıp yavaşlatabileceği, ama her şeye rağmen yurttaşlarımızın bir kısmının hastalanacağı öngörülen bir gerçekti.
Burada kritik olan iki husus var: Sağlık hizmetlerinin kapasitesi aynı anda çok sayıda hastaya müdahale etmekte yetersiz kalacağı, insanların virüsle karşılaşmalarını zamana yaymak, diğeri alınan tedbirlerle kazanılan zamanda sağlık hizmetlerindeki malzeme, personel, eğitim eksikliklerini tamamlamak. Ülke çapında kapasitemizin üzerinde bir salgın riskimiz hala bulunmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın hazırlıklı olma süreçlerinde yeterli olmadığını üzüntüyle izlerken elimizden gelen her türlü katkıyı da vermeye gayret ediyoruz.
YENiDÜZEN: Karantina süreci ve koşulları çok tartışılıyor. Sizce eksikler nelerdir? Neler yapılmalıdır?
Sıla Usar İNCİRLİ: Karantina uygulamasının erken başlatılması hastalığın yayılması ve yayılma hızının azaltılması bakımından çok önemlidir. Ancak doğru uygulanmadığı takdirde karantina bulaş ve yayılma açısından daha büyük sorunlara yol açabilir. Karantina uygulaması ile ilgili hususların kamuoyu ile şeffaf ve doğru şekilde paylaşılması toplumdaki endişeyi azaltır aynı zamanda bireylerin uyumunu artırır. Ülkemizde Salamis Otel ile başlayıp ilerleyen karantina uygulamaları ile ilgili anlaşılır, güncel, şeffaf ve güvenilir bilgileri hükümet toplumla düzenli ve yeterli olarak paylaşamadı, dahası karantina uygulamalarının güvenilirliği sorgulanır bir hal aldı. Esas olan karantina kurallarına hem karantinada olan bireylerin hem de onlara hizmet veren tüm çalışanların istisnasız olarak uymasıdır. Karantinada bulunan bireylere sağlık hizmeti, sosyal, psikososyal destek verilmeli, yiyecek, su, temizlik, haberleşme gibi temel ihtiyaçları karşılanmalı, engelliler, ileri yaşta olanlar gibi özel gereksinimli bireylere hizmetlerde öncelik tanınmalıdır. Karantina iyi havalanabilen, içinde tuvalet-banyosu olan, ferah tek kişilik odalarda uygulanmalıdır. Atık bertarafı ve çevre temizliği işlemlerinde kurallara eksiksiz uyulmalıdır. Karantina uygulaması hatasız, eksiksiz, ülkemize giriş yapan her bireye istisnasız ve eşit bir şekilde uygulanması halinde amacına ulaşacaktır.
YENiDÜZEN: Devlet Hastanesi’ndeki hastaların, başka hastanelere nakledileceği açıklandı. Bu nakiller ile ilgili endişeleriniz nelerdir?
Sıla Usar İNCİRLİ: Temel prensiplerden biri COVİD 19 pozitif olan hastalarla olmayanların temasını kesmek olduğuna göre bu temasın hastane ortamında olması hiç istenmeyen bir durumdur. İhtiyacımız olan salgınla ilgili hizmetlerin yürütüldüğü pandemi hastanesi ile diğer rutin sağlık hizmetlerinin yürütüldüğü hastanenin birbirinden ayrılmasıdır. COVİD ile mücadele önceliğimiz olsa da, diğer hastalıklar bu salgın var diye hayatımızdan çıkmıyor elbette, kriz sürerken başka hastalıklarla mücadele eden hastalarımızdan vazgeçemeyiz. Sağlık hizmetlerini bütünlüklü olarak sürdürmeliyiz. Ancak Sn. Sağlık Bakanı’nın Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin tüm bölümleri ile birlikte karantina hastanesine dönüştürüleceğini, bazı branşların 4 ayrı özel hastaneye dağıtılacağına dair kararı bir takım sakıncalar içermektedir. Örneğin diyaliz hastaları diyaliz servisine, talasemi gibi hematoloji hastaları ise kan bağışının sürmesi gereken kan bankası ürünlerine ihtiyaç duyar. Bakanlık branşları çeşitli hastanelere dağıtarak multidisipliner yaklaşım ve konsültasyon gibi temel bir uygulamanın koşullarını da ortadan kaldırmıştır. Hastaların hızlı ve doğru tanı almaları riske girmiş, hasta güvenliği açısından sakınca yaratmıştır.
“Pandemi hastanesi olarak gelecek yükü Dr. Burhan Nalbantoğlu rahatlıkla kaldırabilir”
YENiDÜZEN: Birçok sorunu olan ve kısa bir süre önce de yanan Devlet Hastanesi bu yükü taşıyabilir mi?
Sıla Usar İNCİRLİ: Yanan bölümleri, eksiklikleri olsa da Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi hala daha ülkedeki en yüksek kapasiteye ve güce sahip olan hastanedir. Yangından sonra hasar gören bölümlerin bir kısmının tamiri tamamlanmış, bir kısmının da tamamlanmak üzeredir. Pandemi hastanesi olarak gelecek yükü Dr. Burhan Nalbantoğlu rahatlıkla kaldırabilir. Başka hastanelerimiz de pandemi hastanesi olma görevini üstlenebilir. Esas soru Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin bugüne kadar yüklendiği, özellikli tedavileri de içeren kapsamlı sağlık hizmetlerini yüklenebilecek başka bir hastanenin olup olmadığıdır.
YENiDÜZEN: Halkın büyük bir kısmı evden çıkmama kuralına uyarken, istisnalar da yok değil. Doktorlar ise ‘hemen sokağa çıkma yasağı ilan edilsin, tehlike çok büyük, baş edemeyeceğiz’ yönünde sürekli uyarılar yapıyor. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Sıla Usar İNCİRLİ: Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de birbirimize bağlıyız ve birbirimize karşı sorumluyuz. Esas sınavımızın bu noktada verildiğini düşünüyorum. Toplumun bilinçli ve doğru hareket edebilme, ayrımcılıktan, suçlamalardan, nefretten arınmış bir şekilde dayanışma gösterme becerisi olup olmadığına dair bir sınav veriyoruz. Süreç başladığından beri evde kalma, hijyen kurallarına uyma, yurtdışı temas durumu varsa mutlaka yetkililere bildirme gibi bazı uyarılar yapıldı, ardından karantina uygulamaları yoğunlaştırıldı. İnsanların büyük oranda evde kal uyarılarına uyduğunu memnuniyetle izledim, evde kalmayanlara tepki gösterdiklerini ve uyardıklarını gördüm. Bunlar olumlu davranışlarımızdı. Bazı noktalarda ise yeterince başarılı olamadık. Örneğin virüsten etkilenenleri veya etkilenme riski yüksek olanları suçlamadan, ötekileştirmeden davranmakta sorun yaşadık. Her türlü ayrımcılığa karşı olmanın turnosul kağıdı işte böyle krizlerdir. Hasta olan veya karantinaya girmek durumunda kalan insanlara karşı ayrımcılık yapmak hiç bir şekilde kabul edilemez. Ülkeye girişlerdeki önlemler, doğru yapıldığı takdirde karantina uygulamaları, evde kalmak suretiyle bulaş olmasının önüne geçilmesi gibi önlemlerin doğru olduğunu düşünüyorum, uyarıların ve eğitimin sürekliliğinin gerekliliğinin altını çizmek istiyorum. Yaşadığımız süreç birkaç haftanın ötesine geçecektir ve biz bu salgının hem sağlık, hem ekonomik, hem sosyal hem de psikolojik etkileri ile mücadele etmeye devam edeceğiz. Yapılması gereken tıbbi önlemlerin yanı sıra psikososyal ve ekonomik önlemlerin de alınmasıdır. Dinamik bir sürecin içindeyiz, verileri doğru şekilde toplamalı, gerektiği zaman daha kapsamlı önlemler alabilmeli, bütün bunları yaparken yaşamın devam ettiğini unutmamalıyız. Bu sürecin şiddetli hali bir süre daha devam edecek, daha sonra yatışsa bile bu sorunla birlikte yaşamayı öğrenmemiz, uyarıları bir an olsun aklımızdan çıkarmamız gerekiyor.
Önlemlerin artırılacağı durumlarda dezavantajlı insanların özellikle yoksulların, yaşlıların, engellilerin, sosyal hizmet kapsamında takip/koruma altında olan kadınların, çocukların nasıl destekleneceği önceden mutlaka tasarlanmalıdır. Aksi takdirde önlemlerin artırılması halinde en çok zararı dezavantajlı insanlarımız görecektir.
“En önemli sorunlarımızdan biri yeterli test yapamıyor olmamızdır”
YENiDÜZEN: Yeterli testin yapılamadığı, bir kısım kitin Türkiye’den gelmesine rağmen yeterli kitin olmadığı da söyleniyor. Sizin bilgileriniz, gözlemleriniz nelerdir?
Sıla Usar İNCİRLİ: En önemli sorunlarımızdan biri yeterli test yapamıyor olmamızdır. Testlerle ilgili malzeme eksikliği vardır. Test uygulanacak olan kişilerin kapsamı genişletilmeli, daha çok insana test yapılmalı, bu testlerin hangi çerçevede uygulanacağı Bakanlık tarafından çerçevelendirilmelidir. Bu sorunun giderilmesi, daha yaygın test yapabilmemiz halinde COVİD 19 ile mücadelede çok önemli avantajlar elde edeceğiz.
YENiDÜZEN: Hükümete sürekli ‘işbirliği’ çağrısı yapıyor, ‘sorumluluğu’ üstlenmeye hazır olduğunuzu ifade ediyorsunuz. Hükümetin size geri dönüşü nedir?
Sıla Usar İNCİRLİ: COVİD ile mücadele konusunda sorumlu muhalefet anlayışı çerçevesinde hükümete eleştiri değil, katkı yapmaya büyük özen gösteriyoruz. İçinde bulunduğumuz kriz halinde ortak akla, işbirliği ve sorumluluk bilinciyle davranmaya ihtiyaç vardır. Cumhuriyetçi Türk Partisi sadece sağlık değil, ekonomi ve sosyal konularda tecrübeler biriktirmiş, bilgi sahibi kadroları olan bir siyasi partidir. Doğru olan bu krizde iktidar ya da muhalefet diye ayrışmadan birlikte değerlendirmek, karar almak ve sorumluluğu paylaşabilmektir. Ne yazık ki gördüğümüz kadarı ile iktidar “benim aklım bana yeter” tavrı içindedir. Özellikle sağlık bakanlığının bizlerde krizi yönetebilecek kararları zamanında alamadığı, aldığı kararları ise ortak akılla değil rastgele şekillendirdiği endişesi yaratmıştır.