Bilimsel akıl yerine komplo teorilerini yeğleyenlerin bir bölümüne göre yeni tip corona virüsü diye bir virüs yoktur.

Komplolara inananların bir kısmının inandığı şudur ki, bu virüsü 'birileri' bilerek isteyerek üretti ve bizim üstümüze saldı.

Bir diğer komplo inanıcısı grup da Covid-19 hastalığının radyo frekansları ile bulaştığına yüzde 100 emin.

Bunlara ek olarak bir ekip de var ki, Corona'nın bize gelmeyeceğini, gelse de teğet geçeceğini, gelmiş olsa bile sıcak havamızdan yahut verilmiş sadakamızdan dolayı gerisin geri geldiği yere gittiği inancındalar.

*  *  *

Bilgi yerine inancın öne çıkması bazen psikolojik bir avantaj olabilir.

Eskiden savaşlar öyle kazanılırmış. Milli tarihler öyle yazar. Bizim askerler "Allah Allah" diyerek hücuma kalkınca karşısındaki düşmanı ezip eler, mermisi bitse bile tek tek tüm orduyu süngüden geçirirmiş.

Her 'kazanılan(!)' savaşın bir kurgulu hikayesi vardır muhakkak. Tarih nasıl yaşanırsa öyle değil, nasıl yazılır/anlatılır/kurgulanırsa öyle bilinir.

İktidarlar kahramanlık hikayelerine muhtaçtır.

Lakin hesapsız, bilime aykırı girişilen savaşların sonu hüsran olabilir.

Millileştirilmemiş, kurgulanmamış, objektif tarih bilimi de bunu söyler.

*  *  *

Tarih derken, illa ki harplar, mütarekeler, işgaller manasında değil.

Mesela 'salgınlar tarihi' var...

Tarihte en çok yayılan ve en fazla can kaybına neden olan hastalıklara bakalım.

* 6'ncı yüzyılda Bizans'ın kalbi Konstantinopolis'te (şimdiki İstanbul) halkın yüzde 40'ı Jüstinyen Veba salgınından ölmüş.

* 14'üncü yüzyılda en fazla Avrupa'da olmak üzere 25 ila 50 milyon insan Kara Veba'dan hayatını kaybetmiş.

* 18'inci yüzyılın sonlarında veba, kolera, Rus Gribi gibi önemli salgınlar peş peşe yaşanmış, milyonlarca insan ölmüş.

* 20'nci yüzyılın ilk çeyreğinde, 1'inci Dünya Savaşı ertesi görülen İspanyol Gribi en az 20 milyon can almış.

* Yine 20'nci yüzyılda kayda geçen iki önemli salgın daha var: Biri 1957-58'deki Asya Gribi, diğeri ise 1968-69'daki Hong Kong Gribi. Ölü sayıları yine milyonlarla ifade ediliyor.

* 20'nci yüzyıl sonlarında patlayan  HIV (AIDS) hastalığından bugüne dek 32 milyon insan ölmüş.

* 21'inci yüzyılın başlarında önce Kuş Gribi, peşinden Domuz Gribi salgınları oldu, bazı ülkelerde ciddi ölümler yaşandı.

*  *  *

Şimdi 21'inci yüzyılın ilk çeyreği dolmadan karşımıza çıkan yeni tip Corona virüsü ve onun yol açtığı Covid-19 hastalığının nerede duracağını bilemiyoruz.

Bilebildiğimiz şu ki, üç ay içerisinde virüs 5,5 milyon kişiye bulaştı ve 350 bin can aldı.

Aşısı ve tedavisi henüz yok.

Sürekli mutasyona uğradığı söyleniyor.

Birçok ülkede yeni yeni etkisini göstermeye başlıyor.

Henüz dünya nüfusunun çok çok düşük bir kısmını etkiledi, yani bağışıklık düzeyi çok az.

Sonuç?

Açıldık, ekonomik meseleler öne çıktı, Kıbrıs'ın kuzeyinde vaka yok...

"Ve fakat virüs geri dönecek!"

Her ne kadar bu cümle bir 'komplo teorisi' gibi duyulsa da, veriler bunu söylüyor.

Maalesef...

"5G", "virüs yoktur", "bize gelmez, gelse de gider" türü inanış ağırlıklı algılar yerine bilimsel bilgi ve objektif tarih içeren düşüncelerin egemen olacağı nice güzel, virüssüz bayramlar dilerim.