1. YAZARLAR

  2. Tacan Reynar

  3. Salyangozun Yuvası
Tacan Reynar

Tacan Reynar

Salyangozun Yuvası

A+A-

Neden yuvası olmayan insanlar var?
İnsanlar neden bu kadar insansız artık?
İnsansız, yuvasız, yurtsuz ve ülkesiz.

salyangoz.jpg

Bunlar ilginç hayvanlar aslında. Masalımıza geçmeden önce kahramanımız hakkında biraz bilgi verelim.

Kıbrıslılar çok sever onları, 15 yıllık ömürlerini bir diş ile oracıkta bitiriverirler. 3-4 yılı uyuyarak geçirebilirler ve ne çok sıcakta ne de çok soğukta yaşarlar, 

Üstelik çift cinsiyetli oldukları için ait oldukları alemde ayrı bir yerleri var. 

Erdişi’ler anlayacağımız. Hem eril hem dişil.

***

İşte o salyangoz bir gün yola düşmüş.

Köşe yazısı bu ya, gezmediği yer, görmediği toprak, tatmadığı su kalmamış. 

Gün gelip çıkmış Selvili Tepe’ye oradan karşılara bakmış, ışıklar öte taraflarda varmış,

Dönmüş gerisin geri Karpaz’a varmış,

Cami ile imamı,

Kilise ile papazı aramış,

Bulamamış,

Gitmiş şu şeherin eskiden bol ışıklı olan caddelerinde gezmiş, Mağusa’nın surlarında Şeyh Nazım Kıbrısi’nin ejderhasını aramış,

Namık Kemal’e uğramak istemiş, vatan nedir, ihanet nedir, vatan haini kimdir diye öğrenmek istemiş, onu da bulamamış.

Hiç kimse süründüğü kapıları açmamış, kapıların arasından sıvışıp dehlizlere dalmış,

Dönmüş bir de üstelik askeri yasak bölgeyi ihlal edip Kapalı Maraş’a varmış, dikenli tellere takılmadan şöyle uzanıp kıvranıp askeri gazinolara bakmış, üniformalı insanları görmüş, korkmuş gerisin geri Mağusa’nın sokaklarına sıvışmış,

Bir de ne görmesin! Sessiz etraf, hiç alışık olmadığı kadar kör bir yalnızlığın içinde olduğunun farkına varmış,

Kırmızı tabelalı bölgelerde insanlar varmış, gerisinde sivil karanlıklar cirit oynuyormuş,

Omorfo’da portakal çiçeklerinin kuruduğunu, Yedidalga’da çilek bahçelerinin tarumar edildiğini, Girne’nin kalesinin çöktüğünü görmüş, 

İnanamamış,

Gidip Sarayönü’ne bakacağım şimdi demiş,

Etrafı gözleriyle yavaş yavaş incelerken ortada ne bir saray ne onun önü, ne arka tarafta bir han, ne öbür uçta bir kapı görmüş, Arasta yokmuş örneğin, Bandabuliya’yı sarmaşıklar çalmış, Silihtar’da hiç bişey yokmuş, binaların bazılarında bayraklar halen sallansa da, içinde onların da insanlar kalmamış, sigara fabrikaları sessizleşmiş, bütün kahraman büstler küsmüş, bütün şehere derin bir sis çökmüş.

***

Arada sırada bir kuş görmüş, sırada bir yılan, annesinin ve babasının seviştiği yerde bir mahkeme avlusu, arkasında kitapları solmuş bir kitapçı, yağlı urganların hazırlandığı zamanlarda son adımların asıldığı mermerde de sürünmüş, bayrak direklerinin hepsine de tırmanmış, armaların hepsine, bulduğu ne kadar şeref, ne kadar kuyu, ne kadar onur, ne kadar alçak, ne kadar ıssız, ne kadar yersiz, yurtsuz, kasabasız, şehirsiz, ne kadar insansız kaldıysa hepsine uğramış,

Hepsine parıldayan izler bırakmış.

***

Yağmur başlamış,

Etrafı çiyanlar, kurbağalar, baykuşlar basmış,

Issızlığın ortasında artık özgür olduğunun farkına varmış,

İnsanlar nerelere gitmişler,

Nerelerde yuvalar kurmuşlar kendilerine?

O kadar kolay mı insanın üzerinde giydiği derisine işlemiş, derisinden kanına, her bir kemiğine, oradan da içine,

İç çekimine, of’una, yeter’ine, barış’ına, kayıplar’ına, yollar’ına,

taa ben’ine,

işlemiş yurdunu bırakıp gitmesi?

Nerelere gittiler?

***

Ben, düşünün, nasıl bırakırım şimdi yuvamı?

Zorlasam ve çıkarsam şu kabuğu, derhal dönmek isterim, 

Oraya,

Yeniden, dönmek isterim.

Anlamadım bu ıssızlığı, bu sessizliği, bu 

İnsan-sız-lığı.

Bir salyangozun bile yuvası varken,

Ki taşıdığı o yüktür evi, ağır olsa da, kendisini koruyan, sığınacağı son liman,

Gideceği, döneceği ve yeniden varacağı son yer,

Neden yuvası olmayan insanlar var?

İnsanlar neden bu kadar insansız artık?

İnsansız, yuvasız, yurtsuz ve ülkesiz.

***

Şşşttt...

KKTC Bakanlar Kurulu İnsansız Silahlı Hava Araçlarının (SİHA) ve İnsansız Hava Araçlarının (İHA) ihtiyaç hasıl olduğu için Geçitkale Havaalanı’nı kullanmasına izin verdi.

Haberleri izlediniz. 

İyi günler.

Bu yazı toplam 3554 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar