Sami Özuslu ve Serhat İncirli mi susturuldu?
“Özel televizyon yayıncılığı tehdit altında” denmişti!
Türk-Sat’a bağımlı yapıldı televizyonlarımız çünkü…
Önce “karasal” yayınlar durduruldu, antenler söküldü.
“Dijital dönem” dendi ama öyle bir platform da kurulamadı.
Avrupa Birliği katkıları ile dijital platform oluşturulması için bir proje var.
Var ama henüz yok!
AB diye gururlarına yediremediler herhalde…
***
Yeni seneye uyandık, tüm kanallar içerisinde sadece Kanal Sim karanlık!
Türk-Sat 30 bin dolar teminat istiyor.
150 bin Türk Lirası da aylık kira…
Meğerse diğer kanallar sözleşmeyi imzalamış.
Bu haliyle Kanal Sim ve aslında, Sami Özuslu ile Serhat İncirli’nin sesini kesme operasyonu gibi duruyor yaşananlar…
Bilgi değil bu senaryo ancak gerçekler de ortada...
Akıl var mantık var!
Televizyon kanallarımız her ay 150 bin Türk Lirası para kazanmıyor.
Yayıncılıktan böyle bir gelir yok ülkemizde…
Diyalog/TV 2020’nun sahibi otel ve casino grubu…
Kıbrıs Medya’yı AKSA almış, AKP sermayesi…
Birinci Medya’nın farklı ticari alanlarda yatırımları var…
Diyelim ki ödediler…
Ama örneğin Kanal T…
Tatar ailesinin olduğu için soruyorum, personeli ve temel giderlerini ödedikten sonra her ay 150 bin TL para mı kazanıyor?
Ya da Güneş TV.
Olacak iş değil…
Diyebilirsiniz ki 150 kişi her ay bin lira ödese dayanışma ile bu iş olur.
Laf!
İfade özgürlüğünün karşısına ekonomik eşitsizliği koyuyorlar.
Susuyorsun böylece!
Anlamazlar!
- Nereden geliyorsun?
- “KKTC’den…”
Uymaz, olmaz, tutmaz, eğreti kalır.
Böyle bir diyalog duymazsınız.
- Nereden geliyorsun?
- “Kıbrıs’tan…”
Hah şöyle!
***
- “Hangi ülke?”
- “KKTC.”
Deseniz de anlamazlar!
Telaffuzu bile çirkin: Ka Ka Te Ce
(Askerden anımsıyorum, komutan Ke Ke Te Ce derdi.)
İngilizcesi de tatlı ismi gibi: Ti Ar EN Si!
***
Siz hangi ülkeden gelmiştiniz?
Kıbrıs’tan.
Memnun oldum!
***
“Nerelisiniz” sorusuna girmiyorum çünkü epeyce çetrefilli bir mesele…
“Kıbrıslı” diyorum kendim…
Başka başka söylemlere de saygılıyım ve Kıbrıs’ı yurt bilmek noktasında ortaklaşıyorsak eğer çok da fark etmiyor.
***
Şimdi tüm bunlar duyguya, biçime, sese dair işler diyeceksiniz.
Olabilir!
Yine de “kendi kendini seçtiremeyen” adamın “KKTC tanınacak” demesini anlamam.
Sanki dün kurulmuş.
40 sene oldu 40!
Tanınsa tanınırdı!
Niçin tanınmadığına dair sebepleri ortadan kaldırmazsan eğer bu söylemin bir anlamı olmaz.
***
O sebepleri biliyorsunuz.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları bir yana…
Bir başkasının toprağında “devlet” kuramazsınız…
İnanmazsanız Türkiye Büyükelçisi’ne sorabilirsiniz!
Toprak bütünlüğü diye bir kavram var…
Toprağın mülkiyetin ihtilaflı, demokrasin defolu senin…
Bunu çözmen gerekiyor önce…
Üstelik toplum olarak siyasi eşit ortaklık hakkını Kıbrıs Cumhuriyeti’nde kazanmışsın!
O cumhuriyetin anayasası da “bölünemez, birleşemez ve ayrı devlet kurulamaz” diyor.
İnanmazsanız garantörüne sorabilirsiniz!
***
“KKTC” proje!
Kıbrıs ülke…
Bunun dışında ne isterseniz deyiniz, anlamıyorlar dünya denen yerde!
Utku (Karsu) yine harikalar yaratmış, mizahla vermiş mesajını…
Karikatürün gücü bu işte!
Değişmez yeni sene kararları
Bir takvim yaprağına bu kadar yük fazla!
Evet…
Yine de her sene karar alıyoruz kendimizde…
- Mutlaka her akşam düzenli yürüyüş yapılacak.
- Beslenmeye dikkat edilecek.
- Telefona daha az bakılacak, daha çok kitap okunacak.
- Sevdiklerimizle özlü zaman geçirilecek.
- Deniz kenarlarına kaçılacak.
- Toprakla daha haşır neşir olunacak.
- Hayata çok daha pozitif bakılacak, daha çok gülümsenecek, daha az konuşulacak.
- Kola terk edilecek, bol bol su içilecek.