‘Kabahat samurdan kürk olsa kimse giymez’ diye bir özdeyiş var.
Yabancı dillerde benzer deyişler var mıdır acaba?
Belki vardır.
Ancak birçok yabancı ülkede ‘sorumluluk üstlenmek’ adettendir.
Bizde değil!
Bizde üç çeşit yöntem vardır sorumluluktan kurtulmak için.
Ya başkasını suçlamak…
Ya ‘gereken yapılacak’ deyip topu auta atmak…
Ya ‘sin da gulle geçsin’e yatmak…
Ya da ‘hepimiz suçluyuz’ gibi genellemeler yapıp konuyu dağıtmak…

*  *  *

Sadece son sel felaketinde değil, her türlü olayda benzer tavırlar görüyoruz.
Bugüne kadar ‘sorumlu benim’ diyeni duydunuz mu?
Ben durmadım. Hatırlamıyorum.
Olduysa da çok enderdir.
Oysa ‘sorumluluk almak’ önemli bir erdemdir.
Her zaman istifa etmek gerekmeyebilir.
Ancak ‘bu konuda hatalıydım’ diyebilmek, özeleştiri yapabilmek önemlidir.
Yoksa konunun etrafında dolanmak, başkalarını suçlamak, sinip kalmak, gündemi saptırmak mümkündür ama yakışık almaz.

*  *  *

Futbolda fatura genelde antrenöre kesilir.
‘Kelle’ alınacaksa ilk akla teknik direktör gelir.
En çok da antrenörler istifa eder zaten…
Kulüp yönetimi, futbolcular ve diğerleri tamamdır genelde de teknik direktördür suçlu…
Ya şapkasını alır gider…
Ya da görevden alınır.
Oysa takım sadece antrenörden oluşmaz.
Kaleciden santrafora, masöründen doktoruna kadar tümü bir ekiptir.
Baştaki sorumludur evet, ama bu diğerlerinin sorumsuz davranabileceği anlamına gelmez.
Herkesin vardır mutlaka bir sorumluluğu…
Lakin ‘kürk’ meselesi!..

*  *  *

Şimdi merak ediyorum: Kim çıkıp da ‘benim şu sorumluluğum, böyle bir kabahatim, eksiğim var yaşanan sel felaketinde’ diyecek?
Hangi siyasi?
Hangi bürokrat?
Hangi izin makamı?
Hangi yatırımcı?
Hangi bina sahibi?
Hangi firma patronu?
Hangi belediye başkanı?
Hangi mimar, hangi mühendis?
Hangi otorite?
Hangi daire?
Hangi oda?
Hangi büro?
Hangi protokol?
Hangi heyet?
Hangi ihale?
Kim?
Kimler?

*  *  *

Bir ‘günah keçisi’ bulup konuyu kapatmak işin kolayı…
Oysa orta yerde ‘tek kabahatli’ yok.
Bir ‘silsile’ var.
Ve listeye en başından en sonuna kadar bakmak gerekiyor.
Zaten kimse giymeyecekse ‘samurdan kürk’ü, bilelim ki başımıza gelen son felaket bu olmayacak!