1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Sanal bahis mi, sanal devlet mi?
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Sanal bahis mi, sanal devlet mi?

A+A-

 

Kurtlar sofrasında kimin “kuzu” kimin “tilki” olduğunu anlamak zor.
Ülkemde “siyaset kurumu”nun düzenleyemediği hayat, peşine polis takılmış bir halde korku tüneline doğru sürükleniyor.

*  *  *

Bir “sanal bahis” soruşturması var şimdi.
“Sus” diyor ahali birbirine!
İşin göbeğinde “siyasetçiler”in olduğunu sağır sultan dahi biliyor.
Polisin bilmemesi mümkün mü?
İktidarın “cepçileri” tarafından yönetiliyor bahis işleri ve “izin”ler haraç mezat satılıyor.
Ve böylece büyük balığın küçük balığı yuttuğu bir ortamda, siyasetin otoritesizliğine karşı “Polis Devleti” yükseliyor.

*  *  *

Birine lisans vermek, iznini onaylamak, bir diğerini içeriye tıkmak ve olup biteni uzaktan izlemek, adil ve düzenleyici olamamak, rüşvet söylemleri içerisinde kokuşmak, hepsi sinik siyasetin sonucu!
Zangoç çanları delice çalıyor şimdi.
“Oy devşirmek” üzerinden kurulmuş kirli tezgahlarda kimileri zenginleşirken, mafya kılıklı kimileri de küflü nefeslerini içimize bo­şaltıyor.
Ve böylece aynı sokaklarda büyüdüğümüz o güzel çocuklar “kirletiliyor” göz göre göre…

*  *  *

Mesele “sanal bahis”ten çok önce “sanal devlet”tir a dostlar!
Hiçbir standardı, otoritesi, eğriyle doğruyu ayırma yeteneği, liyakati ve adaleti olmayan bu düzen gözümüzün önünde gözlerimizi oyuyor!
Köreliyor ve körleşiyoruz!
Bir dolu insan, suyu nereden geldiği bilinmez değirmenlerini büyütürken, kaynağı meçhul gösterişli hayatlar ömrümüzden akıyor.
- “Ne vakit bu kadar zengin oldu, nasıl oldu da oldu, nereden ve kimden buldu” sorularını ağzımız açık birbirimize sorarken, şaşkınlıkla öykünüyoruz!
- “Bu lüks nereden fışkırıyor öyle?”

*  *  *

Polisi de devleti de “kabadayılık” yönetiyor giderek.
Ve şirin bir köy  tadında hepimizi kucağında büyüten bu yarım ülke, umarsız kalabalıkların korku ve umutsuzlukla kabuğuna çekildiği tiksindirici bir zift yığınına dönüşüyor.
Kirli, şüpheli ve güvensiz!

*  *  *

Üretilen değerin çok üzerinde hayatların yaşandığı yurdumda, “devlet” neredeyse “suç”un kendisine evriliyor.
Günün pratiği içinde “adalet” terazisi şaştıkça, gerçek suçlular özgürleşiyor, kurbanlara kelepçe vuruluyor.
Ve polisin gölgesine sığınıyor, bu düzenin asıl sahipleri...

 

 

Bu yazı toplam 4515 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar