1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Sanat, zaman ve mekân kavramlarının anlamını yitirdiği bir özgürlük alanı”
“Sanat, zaman ve mekân kavramlarının anlamını yitirdiği bir özgürlük alanı”

“Sanat, zaman ve mekân kavramlarının anlamını yitirdiği bir özgürlük alanı”

Simge Uygur, 23 yıldır sürdürdüğü resim öğretmenliğinin yanı sıra, atölyesinde kişisel sanat çalışmaları da yapıyor, atıklara sanat katıyor…

A+A-

Dila BOZKURT

Simge Uygur, 23 yıldır sürdürdüğü resim öğretmenliğinin yanı sıra, atölyesinde kişisel sanat çalışmaları da yapıyor…

1998 yılında, İstanbul Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Ana Bilimdalı’ndan mezun olduktan sonra ise Kıbrıs’a geri dönen ve o tariften bu yana resim öğretmenliği yapan Uygur, şu anda Türk Maarif Koleji’nde Resim öğretmeni olarak çalışıyor.

Kişisel sanat çalışmalarını da sürdüren Uygur, Kıbrıs’ta ve yurt dışında kişisel ve karma pek çok sergide çalışmalarını sergileme fırsatı da bulmuş.

 

“Çocukluğumdan itibaren… farkındalığımı resim yaparak dışa vurmaktaydım…”

Uygur, içindeki sanat aşkını, “Çocukluğumdan itibaren çevremde, doğada olup bitenlere karşı farkındalığımı resim yaparak dışa vurmaktaydım. Resim yapamaya olan yatkınlığımın gelişiminde sanata, resim yapmaya ve yaratıcılığa büyük önem veren annemin teşviki ve yüreklendirmesi büyük oranda etkili oldu diye düşünmekteyim” sözleriyle anlatıyor.

 

‘Malzeme Resim’

Eserlerinde ve sanatsal çalışmalarında kullandığı tekniğinin, aldığı sanat eğitiminden etkilendiğini belirten Uygur, “‘Malzeme Resim’ adını verdiği çalışmalarının tekniğini de atık kâğıtlar, kumaş parçaları, ipler, kum, toprak, pas, reçine, balmumu gibi malzemelerin oluşturduğunu belirtiyot.

Uygur, “ Zamanla çalışmak istediğim konsepte düz satıhların yetmediği noktada bu teknikleri üç boyutlu çalışmalarıma da taşıdım” diyor.

 

“Sanat… Zaman ve mekân kavramının anlamını yitirdiği özgürlük alanı…”

Uygur, sanatın kendisi için zaman ve mekân kavramlarının anlamını yitirdiği bir özgürlük alanı olduğunu anlatıyor.

Çalışmalarını izole bir ortamda yapmayı tercih etiğini belirtirken “Şöyle ki; çalışmanın üretilirkenki tekniği ve bu tekniğin aşamaları bazen de kırılmaları ve yön değiştirmesi bilinçaltına yönelik farklı zaman katmanlarını görünür kılmaktadır. Üretirken yaşadığım bu rastlantılar her zaman işin en çok keyif aldığım kısmı olmuştur” diyor.

 

Öğrencileri en büyük motivasyonu…

Uygur, 23 yıldır yaptığı bu meslekte sanatın iyileştirici ve özgürleştirici yanlarını gördüğünü, hayata olan bakış açısını değiştirdiğini ve olayla farklı bir açıdan bakmasını sağladığını belirtiyor. “Öğrencilerimin de sanatın hayatı anlamlı kılan ve özgürleştiren ifade olanaklarını keşfetmelerini sağlamak ve üretimlerinin sonucunda yaşadıkları mutluluk her zaman en büyük motivasyonum olmuştur” sözleriyle de mesleğinin en zevkli kısımlarını paylaşıyor.

 

“Sanat meslekten çok… Bir direnme biçimi…”

Uygur kendisi gibi sanat ile ilgilenmek, sanat dallarında üretici olarak bir girişimde bulunmak isteyenlere de, “Sanata ilgi duyan bireylerin daha yaşanılabilir bir dünya yaratmak adına, sanatsal ifade yöntemlerinin varoluşsal bir direnme biçimi olduğu olgusunu sahiplenerek bu yolda yürümelerini tavsiye ederim” sözleriyle kendi deneyimlerinden yola çıkarak tavsiyede bulunuyor.

 

Bu haber toplam 2972 defa okunmuştur