1. YAZARLAR

  2. Fatma Azgın

  3. Şanssız Hükümet
Fatma Azgın

Fatma Azgın

Şanssız Hükümet

A+A-


CTP-DP hükümeti hakkında pek çok konuda yorum yapılabilir. Nitekim her taraftan eleştiriler geliyor. Şahsen benim de söyliyeceklerim vardır. Ancak peşinen belirteyim; bu hükümet  gerçekten çok şanssız  bir dönemde görev yapıyor.

Hükümet hakkında en olumlu bulduğum şey, sakin ve kışkırtıcı olmamasıdır. Toplumun her kesiminde kavga sürerken, başbakanın becerisinden olacak gerek koalisyon ortağıyle, gerek diğer parti ve kesimlerle hatta partisi içindeki muhalefetle olan sorunları büyütmeden ve fazla yorum yapmadan geniş halk kesimine yansıtmamaya özen göstermesidir.

Fakat, ülkedeki sorunların tümü patlama noktasına gelmişse, devletin ve toplumun çoğunluğu deklare edilmemiş iflas durumundaysa, çok radikal önlemler alınması gerektiğini düşünüyorum. Hükümet kurulduğundan beri, belli bir süre için halkın tümünü kapsayan  adil ve eşitlikçi bir “kurtulma paketi” sunmalarını bekliyorum ama nafile! Daha Aralık ayında açıklanan “rahatlatma” önerileri henüz uygulamaya geçmemiştir. Örneğin; kredi kartıya alışverişlerde KDV iadesi yapılacak denmişti sonra unutuldu. Elektrik ücretlerine yapılacak %30 luk artışın, kurumu rahatlatıp düze çıkarabileceği belirtilmişti, borçların ödenmediği veya yapılandırılmadığı ortaya çıktı ve borçların ödenmemesi yüzünden, yeni bir zammın gerekliliği bile tartışılır oldu.
En büyük borçlular ise devlet kurumları!

Birbirimizi kandırmıyalım; gerek elektrik borçları gerekse faiz ve mazbata mağdurlarının borçları-ki taksitlendirme yasal olmadığından ödenmesi imkansızdır - gerekse yurttaşları yaptığı diğer borçlar, bence ödenebilecek durumu çoktan aşmıştır. Bu durum çok çok eskiye dayanmakta, geçmiş hükümetlerin bu konuyu ciddiye alıp önlem almamasından kaynaklanmaktadır.
Devlet kendi kuruluşlarına bütçeden birşeyler aktarabilir, borç süresini uzatabilir belki  ama yurttaşlar bu borçları ödeyemeyince mecburen ülkeyi terketmek zorunda kalacaklardır.

Aralık 2013’te Türkiye’de başlayan siyasi kriz, ekonomik dengeleri ve dövizin yükselişini tetikledikten sonra, TL kullanan KKTC çok daha felaket bir duruma gelmiştir. Zaten Aralık dönemindeki halimizle kurtulmak mümkün değilken bu yeni durumda ne gibi önlemler alınacağı henüz netleşmemiştir.
Ekonomi konusunda örgütlenen kuruluşlar ve kişiler hükümete her gün çeşit çeşit öneriler yapmakta ama bakanlar kurulu henüz net ve anlaşılır olmayan bazı önlemler aldığını, yasa önerileri hazırladığını duyuruyor.
Hiçbir ülkede bu kadar pahalı olmayan ehliyet ücretlerini düşüreceklerine, 3 yıl sürekli ödeyenlere %5 düşüş yapılacakmış..Gelir vergisi 2 taksitte ödenecekmiş. Bazı malların KDV oranları düşecekmiş ama hangilerinde, bilgi yok..

Peki bu ufak tefek önlemlerle ülke düzlüğe çıkabilir mi? Devlet masraflarını nasıl düşürecek? Batmış kurumların kamburundan ne zaman kurtulacak, kemerler nasıl sıkılacak? Henüz bir mum ışığı dahi yakılmıyor.

Son haftalarda AB muktesebatının yasalarımız haline gelmesi için uğraş verilirken-ki çok olumlu buluyoruz- neden AB’den ekonomik krizlerde uzman danışmanlar davet edilmiyor? Belli ki kurtulma planı hazırlama konusunda hükümette deneyim ve cesaret sorunu vardır. AP’de 2 milletvekili ile temsil edilmemizi isterken, onların öneri ve sistemlerine niye önem verip destek istenmiyor?
AB konusu KKTC için sadece Rum tarafıyla çekişme meselesi midir?
Rum tarafındaki gibi araya AB yetkilileri girerse, hükümet üzerindeki baskılar da azalacaktır. Bu önerinin beğenilmeyeceği malum!
Çünkü AB,  KKTC için ne kuş ne devedir..Devekuşudur!!

Bu yazı toplam 2823 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar