Şarap Kıbrıslıdır!
Levent Üretim İnşaat ve Tarım Grubu’na bağlı Loch Manor Şarapçılık’ın İş Geliştirme ve Proje Müdürü Selçuk Zekai dün Sim Tv’deki canlı yayın programımda konuğumdu…
Çok keyifli bir söyleşi yaptık.
Bu ülkede şarapçılığın geleceğinin olması gerektiği görüşünde hemfikir olduk.
Çok sağlam bir yatırım yaptıklarını ancak hala üretim izni alamadıklarını anlattı.
Kısacası, KKTC’deki “anlamsız” ve de “çullisine” bürokratik engelleri sohbetimizde ele aldık…
-*-*-
Şarap…
Almanya’nın Bavyera eyaletinde de çok güzel şaraplar üretilir…
Bir gün bir Alman gazeteci bana, “Bavyera topraklarında yetişen otu yiyen ve Bavyera havası soluyan inek ya da sığır eti ile tüketilebilecek en iyi kırmızı şarap, aynı topraklarda üretilen üzümden yapılan şaraptır…” demişti.
-*-*-
Daha önce Geçitköy’de şarap üreten Mustafa Seyfi de bir söyleşi sırasında, “… Yaşadığımız bu topraklarda (Kıbrıs’ta) üretilen hayvanların kırmızı eti ile yine bu toprakların üzümünden üretilen kırmızı şarabın birlikte keyif vermesi gerektiğinden” söz etmişti…
-*-*-
Şarap…
Herhalde, tüm Dünya’da en önemli “yemek” içkisidir…
Fransız ya da Fransa ülkesindeki Bordeaux (Bordo) bölgesinin şarapları Dünya’nın en iyisi olarak kabul edilir…
Fazla anladığımdan değil…
Tadını ya da lezzetini çok sevdiğimden de değil; çok içtiğim de söylenmez ama “şarabı” çok severim…
-*-*-
Neden mi?
Çünkü benim için “en milliyetçi” ürün, şaraptır…
Nasıl mı?
Şarap, Kıbrıslıdır…
En iyi şarap, Fransız şarapları diye kabul edilir ancak ben reddederim…
-*-*-
Önce şu bilgiyi paylaşalım; KEO adlı “Kıbrıslı” şirket, 1927’den beri şarap üretmektedir…
Belki ülkemizde daha uzun yıllar öncesinden kalan, şarap ve sirke üreten, çok sayıda küçüklü büyüklü işletmeler vardır…
Şahsi araştırmalarımdan elde ettiğim ama kesin olmayan bilgiye göre, bildiğim önemli şarap ve sirke üreticilerinden biri, eski Lefkoşa belediye başkanlarından Burhan Yetkili’nin babasıdır… Tesisleri, Baf’ın Arodez köyündeydi…
-*-*-
Şu anda Güney’de onlarca şarap üreticisi firma bulunmaktadır.
Bunların 25 tanesi, uluslararası tanınırlığı olan firmalardır.
Ve Kıbrıs (tabii ki sadece Güney tarafı), Dünya’nın en büyük 37’inci şarap üreticisi ülkedir…
Nüfusa göre şarap üretiminde her halde Dünya birincisidir…
-*-*-
Ve Kıbrıs’ta şarap, tahminlere göre 6 bin yıldır üretilmekle birlikte, Milattan önce 3 bin 500’lü yıllardan kalan buluntular, o yıllarda şarap üretildiğini kanıtlamaktadır…
-*-*-
Ve orijinal adı Commandaria olan, Kıbrıslı Türk ağzında “Gommandarga” olarak da söylenen “şarap”, Dünya’da bilinen ilk şarap türü olarak kabul görmektedir…
St. Johns Kinghts ya da bizde bilinen isimleriyle Malta Şövalyeleri’nin ilk kez “Commandaria” üretmeye başladıkları yıl, 1200’lerdedir…
-*-*-
Limasol’da her yıl, Ağustos’un sonu ile Eylül’ün ilk haftasında düzenlenen Şarap Festivali’nde, tonlarca şarap bedava dağıtılmaktadır… Uluslararası bir şenliğe çevrilen bu festivale on binlerce turist katılmakta ve Güney Kıbrıs, günümüzde Dünya’nın önde gelen “şarap turizmi” merkezlerinden biri olmaktadır…
-*-*-
Şarap turizmi…
Şarap üretimi…
Bağcılık…
Bunlar, yatırım, üretim, istihdam, turizm, ihracat demektir…
Ve sonucu, “kazanç”tır!
-*-*-
Kıbrıs’ta 1974 sonrasında hep birileri deniyor…
Asil Nadir, yıllar önce Mehmetçik’te şarap üretmek için milyonlarca Sterlin harcadı…
Olmadı…
Bağlarıyla ünlü köyde önce su tükendi, sonra bağlar kurudu…
-*-*-
Çok laf ürettik bu konuda…
Çok da vaatler dinledik…
Şimdi, “şarapçılığın büyük getirisi” bir yana “büyük bir geleneğimiz ve geçmişimiz yatıyor” ama her türlü bürokratik engeli kendi kendimize çıkarıyoruz…
Ayağımıza kurşun sıkıyoruz!
Yine de deneyenler, üretmeye çalışanlar yok değil.
-*-*-
1571’de Osmanlılar Ada’yı aldığında, dönemin padişahı II. Selim’in korkunç bir şarap tutkunu olduğu ve bu yüzden Kıbrıs’ı aldığı söylentiler arasındaymış…
Elbette bu bir söylenti…
Ama bilinen bir şey var; Osmanlılar Ada’yı İngilizlere devredinceye kadar geçen yaklaşık 350 yılda, Ada’daki şarapçılık çok zayıflamış…
Sonra İngilizler teşvik ederek, geliştirmiş…
Acaba diyorum; bizdeki bürokratik engellerin şu andaki sebebi, o zamanki “sebeplerle” aynı mı?
Kafa aynı kafa da!
Neyse!
-*-*-
Bir de aklıma geldi; şunu sormak istiyorum; “Kıbrıslı Türk ve Rumların ciddi anlamda alkol severliğinin, Linobambagilikle de bağlantısı var mıdır?”
-*-*-
Hade şerefe!
Benim atalarım İskoçyalı olmalı; çünkü acayip “Scotchsever”im de!
Hepimiz tumarhanalık!
Yoksullaşıyormuşuz!
Haddinizi bilin, ne yoksullaşması!
-*-*-
Dövizdeki yükseliş, yedi sülalemizle tıngır mıngır!
KKTC her geçen gün güçleniyor, yok öyle bir şey!
-*-*-
Gençler ülkeyi terk ediyor, kaçıyor… Güney’de iş bulan, oraya gidiyor.
Rumcu uydurmasıdır, inanmayın!
-*-*-
Enflasyon çok yükseldi, bu fiyatlara bütçe dayanmaz, aç kalıyor insanlar!
Federasyoncu PKK’li hainler sizi!
-*-*-
Ülkeye ilaç gelmeyebilir; kimse artık çocuğunu özel okulda okutamayacak, eğitim darmadağın olacak!
Yok öyle bir şey, ilahiyat okulları açacağız ve herkes “eğitilecek!”. (Maşaallah!)
-*-*-
Daha ne yazalım ki?
Kimi eleştirelim?
Kime anlatalım derdimizi?
-*-*-
Hava sıcak.
Çiçekleri sulayın.
Su pahalı mı oldu?
Köklerine işeyin!
-*-*-
Hava güzel; yemeği azaltın, ucuz şeyler satın alın…
Elde avuçta kalmışsa bir şeyler; ne bileyim satın!
-*-*-
Unutmayın, hala minare gölgesi ve davul tozu ile zurna sesi bedavadır!
Haa bir de tatbikat çok başarılı geçti!
Bayraklar gökte!
Ezan sesi susmadı!
Neyinize yetmez ki sizi gidi federasyoncu Rumcu hainler?
-*-*-
Mahsun Kırmızıgül’ün bir şarkısı vardı; “Hepimiz kardeşiz” diye…
O’nun bize yani “Kıbrıslı ağzına” uyarlamasını yazdım; “Hepimiz tumarhanalık!”
-*-*-
Hepimiz tumarhanalığık / Bu öfke ne diye…
Bir ana ağlıyor / evladım göç etti diye…
Bayrak oy oy oy / ezan oy oy oy.
Bayrak oy oy oy / ezan oy oy oy.
Bayrak oy oy, ezan oy!
Kıbrıs şaraplarından bahsettik bir yazımızda bugün. Ama Kıbrıs’ın kedileri de ünlüdür… Milattan Önce 7500 yılında Ada’da insanlarla birlikte yaşayan yaban kedilerinin olduğu söylenir… Bir arkeolojik kazıda, kedi yavrusu ile bir adamın birlikte gömülmüş olarak bulunmaları, bu konudaki en önemli kanıt olarak kabul edilir… Ancak Kıbrıs'ta kedilerin bilinen en eski yazılı kaydı, Milattan Sonra 326 yılına aittir… Konstantinopolisli Helena ya da Aziz Helen, iddialara göre, bahsedilen yıl, Mısır veya Filistin'den iki gemi dolusu kediyi bir yılan istilasıyla başa çıkmak için adadaki bir manastıra gönderir… O zamandan bu yana, Kıbrıs'taki kediler, çok az dış etki ile yüzyıllardır üremeyi başarmıştır…
(Fotoğraf: Cyprus Mail)