Saray Otel’in lobisi (!)
"Başbakan" Hüseyin Özgürgün dün Genç TV canlı yayınındaydı.
Dikkatlice dinledim.
Kıbrıs Türk sağının lideri olarak ne diyecek diye merak içindeydim.
Özellikle Kıbrıs sorunu ile ilgili söylediklerini dinleme fırsatı buldum.
Çok samimi ve içten buldum (!)
Neden samimi biliyor musunuz?
Kendileri bir kere çözüm filan istemiyor.
Bunu gizlemek için de süslü laflar kullanmıyor.
"İyi ki müzakereler durdu" diyor, samimi içten!
Canlı yayınlar konusunda kazaları ile bilinen, açık kalan mikrofonu unutarak halkına “geri zekalı” diyen bir siyasetçiden de böylesi bir “samimiyet” beklenirdi zaten…
Bir kere "toprak" konusunda görüşlerinde ilerleme olduğunu anladık dünkü programdan.
Zira güneye toprak iadesi ile ilgili “bir sınır düzenlemesi olabilir” dedi, buna ek olarak Erdoğan'ın Maraş-Erenköy fikrini kabul ettiğini söyledi.
Yani "bir karış vermeyik"ten öte bir noktaya gelerek, Maraş'ı ve sınır düzenlemesi olarak adlandırdığı "bazı boş alanları" güneye verdi, gitti!..
Haritayı görmediğini söyledi, ama az çok tahmin ettiğini belirtti.
Cenevre harcamaları devlet tarafından mı ödendi sorusuna, “Kendi cebimden mi ödeyecektim” diye soru sorarak karşılık verdi ve en önemli flaşı patlattı: Cevrevre'ye başbakan olarak gittim.
Cenevre “gezmesi”nde otel lobisinden dünyayı yöneten bizim “başbakan” Cenevre'de "başbakan" olarak muamele gördüğünü açıkladı!
* * *
Şaka yapmıyorum, bunları söyledi.
Cenevre'de "başbakan olarak muamele gördüğünü” anlattı.
Allah Allah!
Cenevre Hükümeti bizim Hüseyin Özgürgün’e “Başbakan” olarak devlet protokolünü mü uyguladı?
Havaalanında kırmızı halı filan?
Ne bileyim, atlı şövalyeler yanda!
Askeri birlikleri selamlama!
-“Merhaba asker, sağol!”
Bu, oradaki gazeteci arkadaşlarımızın gözünden nasıl kaçmış olabilir (!)
Benim bildiğim Özgürgün otel lobisinden dışarıya çıkmadı!
“Lobi başbakanı”, öyle hissetmiş olabilir.
Kendisine başbakan olarak davrananlar acaba Serdar Bey ve diğer Başbakanlık personeli miydi?
Onların “başbakan gibi” davrandıkları Hüseyin Özgürgün kendisini gerçekten başbakan gibi hissetmiş olabilir mi?
Bu arada “Cumhurbaşkanı’nın bilgilendirme toplantısına neden katılmadınız” sorusuna ise fıkra gibi bir cevap verdi.
Katılmama sebebini ilginç bir gerekçeye bağlayarak açıkladı.
Cumhurbaşkanı’ndan görüşme talep ettiklerini ancak “yoğunluğundan dolayı geri çevirdiğini” bu nedenle daha sonra Akıncı’dan gelen bilgilendirme davetine katılmadıklarını söyledi.
Yani bilgilendirme olmadı diyen, bu durumdan şikayet eden Özgürgün, bilgilendirme toplantısını protesto etmiş anlayacağınız!
“Yani biz isteyince verecek, o isteyince değil” demeye getirdi, sonuçta “başbakan”…
* * *
Cenevre gezmesinde otel lobisinden dışarıya çıkmayan, lobiden BM’yi, BM Genel Sekreteri’ni, Kıbrıslı Türk lideri, müzakere heyetini, Rum lideri, Yunan Dışişleri Bakanı’nı kınayan “başbakan” lobi başbakanı olarak tarihe geçti (!)
Ve hiç kızarmadan, müzakerelerin devamını kastederek “Bir daha Cenevre’ye gitmeye gerek yok” dedi.
Doğru söyledi.
Evet sayın “başbakan” sizin bir daha Cenevre’ye gitmenize gerek yok.
Saray Otel’in lobisinden de kınayabilirsiniz dünyayı!
Ne de olsa “başbakan” değil misiniz?
‘Muamele o!’
Yeni KKTC, yeni BRT!