Sarayönü’nde Bir Lezzet Mekanı İzzet’in Yeri
Sarayönü’nde Bir Lezzet Mekanı İzzet’in Yeri
Zekai Altan
Sarayönü, günümüze kadar çok değişti. Eski Bayramların yapıldığı en önemli yerdi. Üzerinde St. Mark amblemi olan Dikilitaş trafikte bir çember fonksiyonuna sahipti. İngiliz kraliyet ambleminin bulunduğu yer ise nutuk atma yeri idi. Mitinglerin düzenlendiği yer idi. İngiliz Sömürge dönemine ait yapıların çevrelendiği alan içerisinde küçük lokantalar, seyyar satıcılar ve esnafın renkliliği vardı. Biz Lurucina’dan Şehere yani Lefkoşa’ya geldiğimizde en çok sevdiğim arabacıklarda satılan helva, çörek ve çakızdes satın alıp yemekti. Şu anda seyyar satıcılarımızın sayısı parmak sayıları kadar azdır. Sarayönü’nde bir tek iki tane sandviççi ve bir de sulu mahallebici satan Aşık dostum vardır. Bunlara ödül vermek gerekir. Ekmek paralarını en azından geleneksel bir kültür olarak sürdürüyorlar. Halbuki bu ülkede ciddi bağımsız bir politika olsa “ki yoktur, olamaz da” kendi öz değerini taşıyan kültürüne sahip çıkan bir irade ile çok güzel politikalar geliştirilip seyyar satıcılarımızın sürdrülebilir lezzetlerin yaşatılmasının “hijyen koşulları içerisinde” yanısıra turizme de ciddi bir kent kültürünün bir turistik ürün olarak sunulması sağlanabilirdi. Bu da geleneksel kültürel değerlerle sağlanabilir. Tabii bu politikayı yürütecek olanlar kültürel bilgi yönünden fakir olanlar olduğu Kıbrıs kültürünü yok sayanlar ve bunun yerine yeni bir Kıbrıs Türk kültürü monte etmek isteyenler olduğu sürece ve bu kültürü bilmeyenler olduğu sürece bu mümkün değildir. Sarayönü bugün çok değişti. Farklı kültürler ile karışan bir çehreye sahip. Modern kent demek bile doğru değildir. Farklı düznlemeler ile biraz da böyle bistro, cafee imajı verilmek istendi de denemez. Öylesine bir uygulama ile birşeyler yapılmak istendi. Buradaki düzenlemler içerisinde göze batan bir mekan vardır. İzzet’in Yeri.
İzzet’in Yeri
İzzet’in Yeri tam olarak Sarayönü meydanında. Taksicilerin yanında. Açık alanda büyük şemsiyeler altında oturma mekanı. Şemsiyelerin de önünde İzzet’in Yeri yazılı kara tahtada yazılı mönü ile burayı hemen fark edersiniz. Biraz da böyle meydan cafeleri görünümü var. Burası bir meydan restorantı hizmeti vermektedir. Günboyu. Burada tipik bir restorant atmosferi bulamazsınız. Çok doğal olarak meydanlara özgü bir restorant vardır. Masaları, sandalyeleri ve servisi ile. Yolunuz buraya düşerse durak yeriniz olabilir. Gerek yemek yemek veya sıcak, soğuk birşeyler içmek için.
Mönü ve Lezzet
Eşim ve kızımla uğradığım mekanda bir öğle yemeği aldık. Temmuz sıcağı içerisinde. Burada esinti vardı. Mekanda mola verirken kahve, bira içenlerden tutun yemek yiyenlere kadar bir hareket. Mönü listesini aldık. Mönü listesi kaliteli bir baskı. Açıklamalı ve fiyatlandırılmış. Oldukça zengin içerikli. Bir restorantta sunulan mönüleri burada da bulabilirsiniz. Vaktimiz kısa olduğu için hızlı bir mönü almayı tercih ettik. Seçtiklerimiz benim favorim ciğer kebabı. Hava sıcak olmasına rağmen bu tadı burada tatmayı istedim. Kızım et şiş kebabı eşim de iskender siparişi verdi. Standart bir sipariş. Bu arada mutfağı ve kapalı alanı ziyaret ettim. İzzet bey mutfakta iki çalışanı ile birlikte çalışıyor. Canla başla. On üç yıllık bir meslek geçmişi. Şu anki mekanda da altı yıllık bir geçmiş. Veya bir tecrübe. İzzet bey dönerin başında çalışır iken onu izledim. Döneri bitmişti. Döneri çok iyi hazırladığını söyleyebilirim. Hazırlığı döneri takması anlamında değil. Etinden malzemesine kadar. Yaprak dönerin etleri çok taze ve özenle kesilip hazırlandığını söyleyebilirim. Hijyen koşulları içerisinde. Personeli de özerili. Canla başla çalışıyorlar. Mutfak personeli hijyenik.
Ciğer ve iskender
Bu arada siparişlerimiz hazırlandı ve servis edildi. Ciğer kızartılmış patates, pilav ve kızartılmış yeşil uzun biber ile servis edildi. Tipik Kıbrıs ciğeri. İskender ise farklı lezzette. İskender mutfağımıza sonradan geldi. Kökeni Bursa. Tüm dünyaya da buradan yayıldı. İskenderin tarihçesine bakacak olursak, Bursa’dan tüm dünyaya yayılan bir marka olarak İskender Kebabı 150 yıl önce keşfedildi. Kebapçı İskender Bey (1848-1934), 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar, yüzlerce yıldır ateşe paralel pişirilen kuzuyu, kemik ve sinirlerinden arındırarak dikey madeni çubuk üzerinde, kendi ekseni etrafında döndürerek yeni bir kebap icat etmiş, İskender Kebabı böyle ortaya çıkmıştır. İskender Kebabı, sadece şişin dik tutulmasından ibaret bir iş değildir. Uludağ’ın nefis yağlarından ve zümrüt yaylalarında otlayan çok lezzetli etleri olan koyunlarından yapılan bu kebaplar, yiyenlere derin bir haz ve iştah verir. Döner kebabının üç ana maddesi vardır: Et, pide, yağ. Bu üç ürünün en iyisinden seçilmelidir. Birinin kalitesi bozuk olduğu zaman kebap güzel olmaz. Etin yağsız kısımları, ince dilimler haline getirilerek şişe geçirilir. Pideler de iyi pişmiş olmalıdır. Közün önünde döne döne kızarmış olan etler ince ince kesilerek pidenin üzerine yayılır. Üzerine tereyağı, sulandırılıp ısıtılmış salça, istenirse yoğurt dökülür. Böylece dünyaca ünlü, “Bursa’nın Döner Kebabı” yapılmış olur. İzzet bey de ayni titizlikle İskenderi hazırlar. Yaprak olarak kesmesinden malzemesine kadar. Yolunuz Lefkoşa Sarayönüne düşerse buraya mutlaka uğrayın ve İzzet beyin kendisinin hazırladığı iskenderi tadın. Fiyatları da makul. Hergün iki farklı ev yemeği, mangalda Kıbrıs mangal kebapları, sandviç ve tost ve kahveniz de kumda pişirilir. Cuma günleri de kişi başına 20.00 TL fırın kebabı yapılmaktadır.
Mönü;
Ev yemeği: 12.00 TL
Et ve tavuk dönerler: 15.00 TL
Fırın kebabı: 20.00 TL
TEL: 0533 877 77 22-0542 853 27 90-227 86 29
ADRES: SARAYÖNÜ LEFKOŞA
SERVİS SAATLERİ: 07.00-21.00