'SAVAŞ OLMAMASI BARIŞIN VAR OLDUĞU ANLAMINA GELMİYOR'
Sosyalist Enternasyonal üyeleri Lizbon’da ‘kriz’ ve ‘kadın’ı tartıştı. Kıbrıs’tan katılan CTP’li heyet, ülke ve bölgedeki gelişmeleri aktardı, Türkiye’ye bağımlı hale gelen ekonominin kadın üzerindeki etkile
CTP Kadın Örgütü Başkanı Sibel Sorakın ve Dış İlişkiler Sekreteri Fazilet Özdenefe, Sosyalist Enternasyonal’in Lizbon'da gerçekleştirilen konsey toplantısına katıldı. Bu yıl, ‘uluslararası finansal kriz ve kadın üzerindeki etkisi’ ana başlığı altında toplanan Sosyalist Enternasyonal Kadın Konseyi, 1-2 Şubat tarihlerinde birçok ülkenin katılımıyla 2013’ün yol haritasını belirledi.
Toplantının ilk gününde Portekiz Sosyalist Partisi Genel Sekreteri Antonio Jose Seguro ve partinin ilk kadın genel başkanı da olan Başkan Maria de Belem Roseira konuşma yaptı. Portekiz'de ilk kez sosyalist parti döneminde Cinsiyet Eşitliği Bakanlığı kurulduğunu aktaran Roseira, ‘doğum’ izinlerinin 'ebeveyn' izni olarak revize edildiğini böylece çocuk bakımına kadın ve erkeğin eşit katkısının da desteklendiği belirtti.
Angola, Mısır Arjantin, Finlandiya ve Kamerun'dan katılan konuşmacılar global ekonomik krizin kendi ülke ve bölgelerini özellikle de kadınları nasıl etkilediği ile ilgili değerlendirmelerde bulundular ve krizden çıkışın kadın üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmanın yolları ile ilgili önerilerini sundular.
MUHAFAZAKÂR GÖRÜŞ YÜKSELİŞTE
Toplantılarda, krizin en kötü sonuçlarından biri olarak kadının rolü ile ilgili muhafazakar görüşlerin yükselişe geçmesi, kadına yönelik şiddetin dünya genelinde artış göstermesi vurgulandı. Özellikle Mali'deki kadınların durumunun çok kritik olduğu belirtilirken, Afrika kıtasındaki kadınların krizden çok daha kötü şekilde etkilendiği kaydedildi. Toplumun genelinde etkili olacak ve hayatın her alanı ile ilgili toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarına ihtiyaç duyulduğu vurgulanırken, kadınların sadece kadın oldukları için değil en az erkekler kadar yeterli ve daha da sağduyulu oldukları için siyasette yer almalıları gerektiği belirtildi.
Neoliberal küreselleşmenin sonucu oluşan global ekonomik krizin bedelini en fakirlerin ve özellikle de kadınların ödediği belirtilirken ülkelerdeki işsizlik ile yiyecek fiyatlarındaki artışın, kadına şiddeti ciddi boyutta tetiklediği aktarıldı. Bu süreç içerisinde toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının pahalı ve gereksiz olarak algılandığı ancak aslında devletler için esas tehlikenin bu politikaların eksikliği sonucu artacak olan sosyal ayrımlar, eşitsizlikler ve bunların zaman içerisinde getireceği daha ağır maliyet ve bedeller olacağı belirtildi.
ÖNEMLİ KARARLAR ALINDI
Dünya genelinde vergilendirmelerin hayata geçirilerek varlıkların daha adil dağıtılması, tüm politikaların temeline insan haklarının oturtulması, cinsel şiddetin ve tecavüzün savaş silahı olarak kullanımının sonlandırılması, cinsiyet eşitliğinin sosyal ve ekonomik gelişmenin itici gücü olduğunun fark edilmesi, gelişmekte olan ve fakir ülkelere yapılan yardımların azaltılmaları, kadınların ekonomik bağımsızlığının sağlanması için çalışma hayatına ulaşımının sağlanması konularında karar üreten Sosyalist Enternasyonal Kadın Konseyi çalışmalarını tamamladı.
ÖZDENEFE: TÜRKİYE’YE DAHA DA BAĞIMLI HALE GELDİK
Katılımcıların ülke ve bölgelerindeki sorunları aktardığı toplantılarda söz alan CTP Kadın Örgütü Dış İlişkiler Sekreteri Fazilet Özdenefe ise Kuzey Kıbrıs'ın hala daha dünyadan kopuk olduğunu, Kıbrıslı Türklerin izolasyonlar altında yaşadığını ve BM denetimindeki görüşmelerden bir sonuç çıkmadığını aktardı.
Özdenfene, “Her ne kadar şu anda dünyanın birçok yerinde sıcak savaşta ölüm kalım mücadelesi verilmekte ve Kıbrıs’a yoğunlaşmayı gerektirecek acil bir sorun yokmuş gibi gözükse de Kıbrıs’ta barış henüz tesis edilmemiştir ve savaşın olmaması barışın var olduğu anlamına gelmemektedir” dedi.
Hukuka uygun ve adil bir düzenin tesisinin önemine değinen Özdenefe, Arap dünyasının bir kısmının örnek aldığı Türkiye'deki demokratikleşme ve sivilleşme sürecinin Kuzey Kıbrıs'a paralel bir yansıması olmadığını vurguladı. Kıbrıslı Türklerin de ekonomik ve sosyal bir kriz döneminden geçtiğini aktaran Özdenefe, bunun bile dünyada yaşananlar ile paralel olmadığını ve gün geçtikçe Türkiye'ye daha da bağımlı hale gelindiğini ifade etti.
HÜKÜMET CEDAW’I UYGULAMIYOR
Mevcut sağ hükümetin beceriksizlikleri yüzünden artık her şeyin Türkiye tarafından dikte edildiği ve bunun artık Kıbrıs Türk kimliğini tehlikeye sokar boyutlara geldiğini vurgulayan Özdenefe, kemer sıkma politikaları çerçevesinde elektrik kurumu gibi özelleştirilmesi halinde tekele dönüşmesi kaçınılmaz olan stratejik kurumların özelleştirmesi için başlatılan girişimleri aktardı.
Kıbrıslı Türk kadınların izolasyonlar ve ekonomik baskılar arasında kimlik ve varoluş mücadelesi vermekte olduğunu belirten Özdenefe, mevcut sağ hükümetin, Kadına Karşı Her Türlü Şiddet ve Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi CEDAW’ın etkili olabilmesi için gerekli mekanizmaları hayata geçirmekten kaçındığını kaydetti. Kıbrıs'ın kuzeyinin Avrupa'nın eşiğinde bir insan kaçakçılığı ve seks köleliği cennetine dönüştüğünü de aktaran Özdenefe, Kıbrıs'ın bölgedeki stratejik pozisyonu yüzünden uluslararası güçler arasındaki güç çekişmelerinden etkilendiği, son dönemde bulunan doğal gazın milliyetçi söylemlerin bir parçası yapılarak Kıbrıslıların daha büyük bedeller ödeme riski ile karşı karşıya getirildiğini vurguladı.
Tüm bunlar ışığında sosyalist güçlerin Kıbrıs'ta bugüne kadar yapılan görüşmelerin ve anlaşmaların temelinde federal bir çözüm için baskı yapmaları gerektiğini ifade eden Özdenefe, aksi taktirde orta ve uzun vadede Kıbrıs’taki çözümsüzlüğün bölge için bir tehdit olma riski taşıdığı tespitlerini ileterek sosyalist güçlerden destek talep etti.