1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. SAVAŞ TAMTAMLARI
Sami Özuslu

Sami Özuslu

SAVAŞ TAMTAMLARI

A+A-

Bölge gergin. Çünkü bölge ülkeleri denizi ve havayı paylaşamıyor. Paylaşmak için bir araya gelemiyor. ‘Herkesin ortak paydası’ nedir sorusuna yanıt aranmıyor. Bölgeye gelen ama bölgeyle alakası olmayan büyük güçler kendi çıkarlarının peşinden koşuyor.
İşin aslı, dev petrol şirketleri perde arkasında çıkar kavgası veriyor. Büyük büyük ülkeler bu şirketlere hem hamilik yapıyor, ama hem de bölgede nüfuz sahibi olmak için çaba sarf ediyor.
Bölge ülkelerinin gerilmesine, hatta savaş tamtamlarının çalınmasına kadar varan bu ortamın bölge halklarına bir faydası var mı peki?
Asıl sorulması gereken soru budur.
Halklar ne kazanıyor bu işten?
Yanıtı bellidir: Hiçbir şey!..
Hatta bu yanıt da yeterli değil. Bölge halkları çok şey kaybediyor!..

*  *  *

Türkiye ile Yunanistan halkları mesela, kah Ege Denizi’nde, kah Akdeniz’de yaşanan ‘it dalaşları’ndan ne geçiyor ellerine?
‘Bizimkiler onlarınkileri püskürttü’ şeklindeki abartılı, ordu çıkışlı propaganda haberleri milli duyguları okşuyor ama diğer yandan da her iki ülke de milli servetinden yiyor.
Her ne kadar pandemi süreci sektörü zora sokmuşsa da ikisi de turizmden büyük paylar alan iki komşu ülke, turistlere “Bize gelmeyin, biz savaş provası yapıyoruz” mesajları veriyor.
Diğer yandan savunma sanayiine, yani silah tüccarlarına tonla para ödüyor her iki ülke de… Bu paralar kendi koltuklarını koruma telaşıyla gerginlik siyasetine oynayan politikacıların değil, vatandaşların cebinden çıkıyor.

*  *  *

Peki ama bu olup bitenler Kıbrıs’a, Kıbrıs’ta yaşayan insanlara nasıl yansıyor?
Türkiye ve Yunanistan halkları kaybediyor da Kıbrıs’ta yaşayanların başı göğe mi eriyor?
Yanıt bellidir: Elbette hayır!..
Elbette Kıbrıs halkları da kaybedenler kulübündedir. 
Hatta en fazla kaybedenler burada yaşayanlardır.
Geçtiğimiz yüzyılda bu topraklar bilerek isteyerek ekilmiş etnik milliyetçilik tohumlarının geçmişte yaşattığı acılar hala sarılabilmiş değil. 
Topraktan hala kayıpların kalıntıları fışkırıyor bu ülkede…
Analar, kardeşler, evlatlar şehit ve kayıpların acılarını yaşıyor hala…
Nesilden nesile aktarılan, asla dinmeyen bir acıdır bu tür ölümler, katliamlar, yok edişler…
Emperyalizmin bölgede birçok ülkede uyguladığı böl-parçala-yönet taktiğinin ürünü savaşların, göçlerin, sürgünlerin, kayıpların acıları aradan geçen onlarca yıla rağmen dinmedi.
Peki ama yenilerini yaşamak istiyor mu bu ada insanı?

*  *  *

Konu siyasidir. Uluslararası bir mevzudur. Çıkar çatışmasıdır. Bölgeye hükmetme meselesidir. Enerji politikasıdır. Küresel boyuttadır. Büyük şirketlerin büyük servetleri söz konusudur. Büyük ülkelerin büyük idealleri mevzubahistir.
Doğru mu bunlar?
Doğru olsa ne yazar!
Bölgede huzur yoksa, insanlar sürekli tedirgin yaşıyorsa, yarınından endişe ediyorsa, bu güzelim coğrafyanın tadını çıkaramıyorsa, çocuklar güzel günlere doğru yelken açacakken savaşa gönderilecek potansiyel insan gücü olarak görülüyorsa bu işte bir terslik var demektir.
Bölgedeki gerginlik politikası bir an önce terk edilmelidir. Bu adanın sahipleri seslerini en yüksek perdeden çıkarmalı, Kıbrıs’ın bir ‘barış adası’ olması sağlanmalıdır.
Kıbrıs ‘barış adası’ olursa eğer, bölge halkları da daha huzurlu olacak.
Meydanı savaş tamtamcılarına bırakmayalım!
 

Bu yazı toplam 2032 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar