Savaşı kazanan Türkler ve kaybeden Rumlar!
Sene 1974!
Bir grup geri zekalı faşist Rum, bir grup daha faşist ve daha geri zekalı Yunanlı ile birlikte, Kıbrıs’a son yüzyılın en büyük ihanetini yaptılar!
Günlerden 15 Temmuz’du!
-*-*-
Derken, bu ihaneti gerekçe gösteren garantör Türkiye, aynı yıl içerisinde iki askeri operasyon gerçekleştirip, Kıbrıs Adası’nın yaklaşık yüzde 40 arazisini kapsayan Kuzey bölümünü kontrolü altına aldı.
-*-*-
Önce Kıbrıslı Türkler’in tamamı, akabindeki bir kaç yıl içerisinde ve sonrasında hiç durmaksızın Türkiyeli göçmenler Kuzey’e yerleştirildi!
-*-*-
Rum, Maronit, Ermeni ve Latinlerin de tamamına yakını Güney’e gönderildi!
Ada, etnik temelde ikiye bölündü!
Coğrafi temelde de ikiye bölündü!
-*-*-
Kuzey’de KTFD kısa adıyla bir devlet ilan edildi!
Sekiz sene sonra, KKTC kısa adıyla yeni bir devlet daha kuruldu!
Hala da o devlet “var” kabul ediliyor!
Kim tarafından “var” kabul ediliyor?
Bir grup ganimetçi hırsız diyeceğim, ağırlarına gidecek, haliyle demeyeyim!
-*-*-
Güney’de ne oldu?
Güney, “1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin üzerine yattı” diyebiliriz...
“Yasal devlet Rumlara kaldı” da diyebiliriz!
-*-*-
Kuzey’de kurulan devletler ve Kuzey’i sömüren kemirgenler, ne buldularsa çaldılar, sattılar...
Suyu kuruttular, plansız programsız yapılaşmayla ülkeyi beton kirliliğine, plansız ve çarpık ama aynı zamanda çevreye zarar veren yapılaşmaya boğdular!
-*-*-
Çalmaya, çırpmaya ve satmaya, rüşveti eklediler...
Büyük ihaleler yaptılar ve bundan mammalar götürdüler...
Kamu bankalarından kredi aldılar, geri ödemediler...
Sözde devletin olanaklarından fazlasıyla faydalananlar ve sürekli kandırılanlar sayesinde, “Kıbrıs’ta çözüm karşıtı ve hırsızlık – ganimet yandaşları” hep veya çoğunlukla iktidarda kaldı.
-*-*-
Ve geldik 2023’ün Temmuz ayına...
Güney’deki devleti tüm Dünya kabul ediyor...
Güney’deki devlet, Avrupa Birliği üyesi...
Uluslararası uçuşlara açık nefis iki havaalanları var...
Şahane limanlar yaptılar, özellikle Limasol Limanı’nı, Doğu Akdeniz’in en önemli noktası haline getirdiler.
-*-*-
Turizmde Dünya devleri ile yarışır hale geldiler...
Eğitimde kaliteyi hiç düşürmediler.
Sağlıkta hiç bir vatandaşlarını yolda bırakmadılar...
Anavatan Yunanistan’a sevk ettikleri acil hastaları mutlaka olmuştur, oradaki özel hastanelere milyonlarca dolarlık borç takmadılar...
-*-*-
Kıbrıslı Rumlar, kendi yaşadıkları devlette azınlık olmadılar...
Kıbrıslı Rumların iç ve dış politikasını, ihalelerini, limanlarını, yollarını Yunanistan yapmadı!
Kıbrıslı Rumların en Elen milliyetçisi partilerine, Yunanistan’daki siyasilerin müdahalesini, “ben Yunanım Kıbrıslı değilim” diyen Elen faşisti bile kabul etmedi!
-*-*-
Elbette AEK’yı, Olimpiakos’u, Panathinaikos’u da desteklediler ama Omonia’dan, Apoel’den, AEL’den, Anorthosis’ten, Nea Salamina’dan, Aris’ten, Apollon’dan hiç vaz geçmediler...
-*-*-
Şeftali kebabına Sheftalia dediler, sahip çıktılar, “Şef Ali” diye ezdirmediler...
Pilavuna dediğimize Flauna dediler, sahiplendiler...
Hellim’i onlar kurtardılar...
Şimdi benzincilerimiz, marketlerimizi, restoranlarımızı, hatta eczanelerimizi ayakta tuttukları gibi!
-*-*-
Su sorunları vardı, çözdüler...
34 tane baraj inşa ettiler...
-*-*-
Elektrik sorunları yok; üretim fazlasını bazen bize satıyorlar; şimdi de İsrail’e satmak için anlaşma yapmaya hazırlanıyorlar...
-*-*-
Bir devletleri, bir kimlikleri, bir de pasaportları var; KKTC İçişleri Bakanlığı Muhaceret Dairesi’nde kuyruğa girip de KKTC pasaportu veya kimlik kartı almak isteyen bir tek Rum’a rastlayamazsınız ama Güney’deki pasaport dairesinde, KKTC’yi yönetenlere, olasıdır, Ersin Tatar ve ailesine bile rastlayabilirsiniz!
Hatta en acısı; Türkiyeli olup da Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olmak için her türlü ali cengiz oyununa başvuranları görebilirsiniz!
-*-*-
KKTC’de çalışan tek bir Rum yok!
Güney’de çalışan Türklerin resmi sayısı 3 bin...
Gayrı resmi sayı veya yaz aylarında otellerde çalışanların sayısı bence en az 6 bin...
-*-*-
KKTC’den emekli maaşı alan tek bir Rum yok!
Güney’deki devletten çatır çatır emekli maaşı alan yüzlerce yaşlı Türk var!
-*-*-
1974’te her şeylerini bırakıp Güney’e kaçarken, Kuzey’de 200’e yakın çalışır durumda fabrika bıraktılar...
Sadece Güzelyurt bölgesinde, Dünya’nın en iyi narenciye bahçelerini terk ettiler...
Bu bölgede devlet ve özel kişilere ait yaklaşık 10 portakal paketleme fabrikası vardı...
Bahçeleri kuruttuk, fabrikaları batırdık, kapattık...
-*-*-
Ve yukarıdaki paragrafta adından bahsettiğim Ersin Tatar ve O’nun gibi; Türkiye’nin göreve getirdiği “uşaklar” diyorlar ki; “KKTC bir başarı öyküsüdür!”
-*-*-
Gülüyorum...
Biliyor musunuz; bugün Bayram...
İslam Dünyası’nın en önemli bayramı...
Ve inanın, Kuzey’de ekonomi o kadar berbat, kullanılan para birimi o kadar değersiz ki; bayramı bile Ortodoks Rumlar kutlayacak; Müslüman Türkler izleyecek!
Kutlu olsun!
-*-*-
KKTC bir başarı öyküsü değil, bir fiyaskodur!
-*-*-
Ambargolar ve izolasyonlar mı?
Hala bunları mazeret olarak saymak, 1974 sonrasının en büyük başarısızlığıdır...
Ali Başman neden kaybetti?
Kesinlikle karşısındaki rakip çok iyiydi...
Ama, UBP çok az da olsa kımıldasa, Başman kesin kazanırdı...
Peki UBP neden hiç kımıldamadı?
-*-*-
Çünkü Ersin Tatar ve Ünal Üstel dışında kalan tüm UBP’liler, son döneme damgasını vuran “atamalar, müdahaleler, darbeler, rüşvet iddiaları, ihale iddiaları” gibi bir takım “rezaletlerden” usandı...
-*-*-
Usanmanın yanında, ciddi UBP’liler, hem Tatar hem de Üstel’den “utanır” haldedir...
-*-*-
Başman’ın seçim kaybetmesinin sorumluları Tatar ve Üstel’dir...
İkisinin de siyasetten çekilmeleri, özelde UBP’nin, genelde Kıbrıs Türk toplumunun faydasınadır...
(Türkiye’yi bilmiyorum...)
İzninizle dört gün yazmayacağım... Yenidüzen Gazetesi, 29 ve 30 Haziran ile 1 ve 2 Temmuz günleri yayınlanmayacak... 3 Temmuz Pazartesi Yenidüzen yeniden basılacak... Ama yeniduzen.com hiç kapalı olmayacak... Bunu belirtelim... Bu yazıdan sonraki ilk yazım, 2 Temmuz akşam üzeri yeniduzen.com’da, 3 Temmuz sabahı da Yenidüzen gazetesinde olacak... Bayramınız kutlu olsun!