Savcılığın Meriç Erülkü Kavgası…
Evet, doğru okudunuz, Savcılık şu anda Meriç Erülkü ile kavgadadır…
Kimdir Meriç Erülkü?! Eski bir UBP’li, parti yönetim kadrolarında görev yapmış, Temmuz 2010 – Ocak 2013 döneminde UBP’den seçilmiş olarak Lefkoşa Türk Belediye Meclisi üyeliğini yürütmüş bir iş insanı… Şimdilerde herhangi bir partiden yana duruşu yok…
Neredeyse iki yıla yakın süreden beri bir bankanın ihmal ve kusurları ile ilgili olarak iddiaları var, somut kanıtları olduğunu da kamuoyu ile değişik medya mecralarından paylaşıyor. Bu kanıtları önceleri polis, savcılık, hükümetler ile paylaşmış ve onların bankanın ihmal ve kusurları üzerine yargı marifeti ile adımlar atmasını beklemiş… Somut ve olması gereken gelişmeler olmadığı tespiti ile de bankanın ihmal ve kusurlarını kamuoyu ile de paylaşmış, savcılık önünde pankartlı eyleme de başlamış…
Derdi ne?! Resmi ve sorumlu makamların, bir bankanın ihmal ve kusurlarına dair iddiaların peşine düşmediği hallerde geleceğe dair sadece mali sektör için değil, sosyal ve siyasal yaşam ile demokrasi kalitesi üzerinde de endişeleri oluşmuş… Şurasını da belirtmekte yarar var, “İhmal ve kusur var mı – yok mu?” diye konuyu araştırıp, artık kamuoyunun da bilgisine gelmiş olan bu konuda, konuyu temize havale edecek resmi bir çaba olmaması hem finans sektörünü yönetenler hem de ülkeyi yönetenler açısından da büyük bir ihmal ve kusurdur. Ve Meriç Erülkü’nün dertlendiği konu, bu nedenle herkesin dertlenmesi gereken bir konu olmuştur. Ve dahi, ülkeyi yönetenlerin hukukçusu olan savcılık ve onların TSK tarafından fiilen yönetilen kolluk kuvveti olan polis tarafından Meriç Erülkü’ye resmi suçlama okunduğu ve fakat konu banka ile ilgili yasal yollar kullanılıp kamuoyu nezdinde doğruların ortaya çıkarılması adımları görülmediği cihetle Meriç Erülkü’nün ortaya attığı ve herkesin de paylaşması gereken dertlenme konusu daha da önem kazanmıştır. Durum, konunun üzerine giden Meriç Ülkü üzerinden halkı da susturmak girişimi olarak bile yorumlanabilir; durum yargıyı kullanmadan kullanıyormuş gibi yaparak halkı sindirme konusunda deneme olarak da yorumlanabilir… Ancak, kesin olan şudur ki, bu konudaki gelişmeler demokrasinin ve onun temelleri olan tüm unsurların ve değerlerin üzerine resmi bir saldırıdır.
Kendisine polis tarafından suçlama okunması üzerine Meriç Erülkü sosyal medya hesabından aşağıdaki paylaşımı yaptı:
“Geleceğimiz için endişelenme vakti gelmiştir ama susmak/durmak yok!!!
“Bugün olanlardan sonra bence herkes adalet konusunda ve ülkemizin geleceği ile ilgili ciddi anlamda endişelenmelidir. Kanıtları poliste olan "sahte banka bilançoları" ve daha birçok suç ile ilgili yaklaşık bir buçuk yıldır adalet kavgası vermekteyim. Tek amacım, tüm ülkemiz için herkese eşit bir adalet arayışı olmuştur.
“Bizler kanıtlarıyla polise sunulan suçları işleyenler aleyhine dava açılmasını beklerken, yaklaşık bir saat önce polise gidip savcılığın talebiyle BENİM ALEYHİME okunan davaları dinledim. Evet, benim aleyhime tam 6 dava okundu. Davaların tümü suçları ifşa ederek bankacılık yasasına aykırı davrandığım iddiasıyla okundu. Tabi ki, doğal olarak, suçlamaları kabul etmedim. Henüz davalar açılmadı ama açılmasını dilerim. Yargı önünde iddialarımın tümünü kanıtlamaya hazırım. Zaten, savcılık sunulan kanıtları incelemiş olsa, esas suçluları tespit edip onların aleyhine çoktan işlem yapmış olurdu.
“Bir benzetme yaparsak: Yolda giderken bir evden çaldığı eşyalarla çıkan hırsızı gören vatandaş fotoğrafını çekip polise başvurur. Polis hırsızlığı tespit eder ve savcılığa bildirir. Hırsıza dava açılması gerekirken fotoğrafı çekene "özel hayatın gizliliğini ihlal etmek" suçundan dava okunur. Hırsız serbest, fotoğrafı çeken suçlu. Tam da bu durumdayız...
“Bunları sizlerle paylaştım çünkü endişelenmeniz gerekiyor. Bana dava okunduğu için benim adıma üzülmeyin. Ben kendimi savunabilecek donanıma sahibim ve savunacağım da. Ancak, çocuklarınız için ciddi anlamda üzülmeye ve endişelenmeye başlayın. Onlar bu ülkede kendilerine gelecek kurmakta zorlanacaklar. Esas üzülmemiz gereken mesele budur.
“Not:
“1. Kamyonumuz pankartıyla yerinde duruyor. Durmaya da devam edecek.
“2. Bu yapılan beni susturamaz, bilakis daha fazla konuşmamı sağlar. Artık adaletin olmadığının kanıtları da elimde.
“3. Suçları ifşa etmenin suç teşkil edebileceği tek ülke olduğumuzu dünyaya kanıtladık.
“4. Bu ülkeyi yaşanmaz hale getirmeye çalışan tüm idarecilerimizi kutlarım.”
Son cümledeki serzenişinin haksız olduğunu söylemek de mümkün değil… Konu artık savcılığın inisiyatifinden alınıp meclise taşınmalı, meclis araştırması istenmeli… Muhalefet bu konuda gerekli girişimleri yapmalı… Konunun kendisinden de önemli bir hal almıştır konunun ellenmesi veya ellenmemesi… Konu artık bir bankanın ihmal ve kusurları konusu yanında halkın yönetilmesinin ve demokrasinin kalitesi ile ilgili bir hal almıştır. Konu artık bugüne ve geleceğe baktığımızda “Temiz eller” görebilmemizle ilgilidir. Konu artık insanları susturmak için yasalar haricinde nelerin nasıl yapılabildiği, yapılabiliyor olması ve yapılabileceği ile ilgilidir…
Kuzey Kıbrıs insanının şimdiki azınlık hükümetinden yana derdi çok, muhalefet partilerinin dertlendiği olaylar da çok; bu konu da bu birçok dertten biridir ama geleceğe dair verdiği endişeler diğer birçok dertten geri değildir.
Ya devlet başa, ya kuzgun leşe…