1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Saygılıyız Ama…
Saygılıyız Ama…

Saygılıyız Ama…

Saygılıyız Ama…

A+A-

Beste Çağla Özata
Uzm. Psikolojik Danışman
[email protected]


Günümüzde ve toplumumuzda insan ilişkileri yozlaşma ve duyarsızlaşmaya doğru hızlıca ilerlerken bunun önüne geçme vaktimizin gelip çattığını ve bu konuya biraz değinmem gerektiğini düşündüm… Üstün Dökmen ’in yazdığı yazı beni gerçekten çok etkiledi sizlerle paylaşmak ve bunun üzerinden ilerlemek istiyorum.

“Çocuğunuz;
– Varsın, bir çivi bile çakamasın… ama, dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın… ama, matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin… ama, notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın… ama, fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün… ama, sınıfın birincisi olsun.
– Varsın, kendisinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin… ama, öğretmenlerinin gözdesi olsun.
– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “ Ya siz nasılsınız efendim…” diyemesin… ama, yabancı dili mükemmel olsun.
– Varsın, oyun arkadaşları olmasın… ama, sınavlarda “on” çeksin.
– Varsın;
– Taziye nedir, bilmesin,
– Başın sağ olsun ne demek, anlamasın,
– Geçmiş olsun kime denir, niçin denir, haberi olmasın,
– Uğurlar olsun, ne anlama gelir farkında olmasın,
– Ama… karneleri süper olsun.
– Evet…varsın, tek dostu olmasın…ama, iyi gelir getiren bir mesleği olsun…öyle mi…”

Gerçekten istediğimiz bu mu?

Hepimiz doğal olarak çocuklarımızın başarılı olmasını ve hayatta en iyi yerlere gelmesini isteriz  fakat bunun yanında onları, gerçekten güzel ve iyi insan olmanın gerektirdiği meziyetlerle  de donanmış görmek   istemez miyiz?

İnsan olabilmenin bir takım yazılı olmayan kuralları vardır. Tabi bunları sıralamaya kalksam bir yazı dizisi çıkar. Ama en temel olanlarından bahsedecek olursam,  hepimizin bildiği fakat önemsemediği ya da bir takım önceliklerimizden dolayı göz ardı ettiğimiz "SAYGI" dır.  Günlük yaşantımızda ve insanlarla ilişkilerimizde onların önemli ve değerli olduğu bilinciyle hareket edersek saygı denen kavramın başlangıç noktasındayız demektir. Gelin, hepimizin çok iyi bildiği fakat açıklamakta güçlük çektiğimiz “SAYGI” kavramının tanımına bir bakalım. Türk dil kurumuna göre “değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hürmet, ihtiram” olarak tanımlanmıştır. Saygı tohumunun atıldığı her yerde olumlu duygular yeşerir ve beraberinde sevgiyi de getirir. Hayatımızda saygıyı ön plana çıkartarak yaşarsak göreceğiz ki daha olumlu, mutlu, huzurlu, tatminkar, kaliteli ve verimli bir hayat yaşamış oluruz.

Saygılı davranışlar içinde olmayan bireyler bir süre sonra toplum tarafından dışlanmakta ve istenmemektedir. Hayatımızda saygıyı ön plana çıkarmadan yaşadığımız taktirde saygısızlıklara maruz kalır ve bununla beraber hayatımız da kalitesizleşir. Saygısızlığın hayatımızı bu denli kötü etkilediğinden bahsetmişken bu durumu birkaç örnekle açıklayalım. Mesela, yardıma ihtiyacı olan(engelli, hasta, yaşlı, hamile vb) kişileri görmezden gelmek, büyüklerine karşı gereken hürmet ve anlayışı göstermemek, çevreye, doğaya, hayvanlara karşı duyarsız kalmak ve daha bir çok bunlar gibi  saygısızlıklar..

Başkalarına saygılı ve saygısız olmamızdan bahsettik ya bizim kendimize olan özsaygımız? Evet, başkalarına saygı göstermek için önce kendimizi sayıp sevmemiz ve değerli olduğumuzun bilincinde olmalıyız. Özsaygısı olan insanların karşısındaki kişilere de saygısı olur. Sahip olmadığımız bir şeyi nasıl başkalarına verebiliriz ki? Önce bizim bunu sahiplenmemiz gerekir ki başkalarına da gösterebilelim...

Bu yazıyı yazarken bir kere daha anladım ki saygı denen kavram çok geniş kapsamlıdır ve yazmakla bitmez. Saygıyı sadece okuyarak değil yaşayarak öğreniriz ve her geçen gün eksik kalan parçasını tamamlarız. Bu öğrenmenin de sonu hiç gelmez. Yazımı sonlandırmadan önce Mevlana’nın bir sözünü aktarmak isterim.
“Ana babanı sayarsan, oğlundan da saygı görürsün. Saygı ve sevginin bir arada bulunduğu toplumlar uzun ömürlü olur ve hiçbir zaman kargaşa içine düşmez. O toplumda saygı ve sevgi ne zaman kaybolur ise o zaman o toplum çöker.”

Saygılı ve huzurlu bir toplum olmamız dileğiyle… Bir sonraki yazıda görüşmek üzere…

Bu haber toplam 1395 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 253. Sayısı

Adres Kıbrıs 253. Sayısı