Seçim avcıları
Gazetede rakamlar çıktı. Doğru muydu o rakamlar ? Bilmiyorum… Bilmek istediğimden de pek emin değilim. .. Şaşırdım mı ? Yok… Şaşıran oldu mu ? Bilmem… Ben şaşırmadım. “Neden ?”diye sormayın sakın. Şaşırmadım çünkü alışmıştım buna ve bekliyordum.
Kırk yıl fiilen görev yaptım bu ülkede. Basın-Yayın sektöründe. Bu kırk yıl boyunca kaç ‘Seçim’ yaşadığımı hatırlayamıyorum. Ama, her Seçim öncesinde ‘İstihdam furyası’ yaşandığına hep tanık oldum malesef.
***
Ve yine bir Seçim var önümüzde. Ve gerçek şu ki, ‘fırsatçılar’, yahut ‘avcılar’ yine başrolde.
İşte kritik bir soru ve bir gerçek daha….
‘Fırsatçılar’ yahut ‘Avcılar’ dediklerimiz sadece siyasetçilerimiz mi ?
Siyasetçiler ‘avcı’ gibi. Gelenekselleşmiş gibi artık. Her zaman olduğu gibi pusuya yatmış avlarını bekliyorlar. Fırsatı yakaladıkları anda da, yapmaları gerekeni (!) yapıyorlar. Yandaşa iş.. Veya, yandaş adayına iş…
Bu bir gerçek…
Peki ama karşıdakiler kimler ? Karşıdakiler UFO mu ? Fırsatı ganimet bilip, kapı önünde bekleyenler ? Onlar da bizim insanımız değil mi ? Onlar da ‘fırsatçı’ onlar da ‘çıkarcı’ değil mi?
***
Ahlak da ahlaksızlık da tek taraflı değerlendirilemez. Her zaman ‘iki taraf’ vardır. Ahlaksızlık da istismar da, karşılıklı dayanışma (!) gerçekleşirse vardır. Ve malesef ‘İstihdamlar’ konusunda da bir ahlaksızlık ve/veya istismar söz konusuysa, iki ‘taraf’a da bakmak gerek. Sadece teklif edene değil, kabul edene, fırsattan yararlanma peşinde koşanlara da…
Neler oluyor ?
Bir yanda dünyanın bütününün savaşmaya çalıştığı ölümcül bir ‘virüs’. Virüs’ün neden olduğu krizler ülkeleri sarsarken ve dikkatların yoğunlaştığı nokta buymuş gibi görünürken, başka başka çok önemli gelişmeler ikinci hatta üçüncü planda gibi görünüyor.
Avusturalya’da yaşanan felaket nerdeyse unutuldu gibi… Beyrut’ta yaşanan felaket bir-iki günlüğüne gündemin birinci sırasındaydı. Şimdi ikiye-üçe hatta dördüncü sıraya düşmeye başladı bile. Birkaç hafta sonra unutulur da herhalde.. Seri depremler de var bu arada…
***
Bunlar bir yana, Türkiye bir süre önce İran’a girmişti. Orada şimdilerde neler olup bittiğinden , ayrıntılı haber var mı ? Irak’ta neler oluyor bilen var mı ? Ya Libya’da ?
Ayrıntı pek yok..Hepsi de başlıklar halinde…
Bir de, başrollerden birini oynamaya hazır Türkiye, ve ‘Azerbaycan – Ermenistan’ krizini de unutmayalım….
***
Bizi çok yakından ilgilendiren, Doğu Akdeniz’deki ‘arama-araştırma’ krizi hakkında ayrıntılı bilgi var mı ? Ne oluyor ? Neler olabilir ? Ne olacak ? Bizi nasıl etkileyecek ?
Ege’deki kriz ?.... Savaş gemileri kol geziyor. “Benim bölgem…” kavgası her an patlamaya hazır bir bomba gibi.
“Aman virüsssss…Dikkatttt…” … Peki diğer çılgınlıklar ?
Sokak Ağzı
“Özgürgün’ün istifasını Kabul etmelerini beklemeyin. Çünkü böyle birşey yaparlarsa başka kavgalar başlayacak partileri içinde.” (Nermin)
***
“Koalisyon hükümetimizin kör-topal devam ettiğini herkes biliyor. Ama vazgeçen yok. Çünkü her iki taraf da şimdi seçim derdinde. Olan halka oluyor ama umurlarında bile değil.” (M.Moralı)
***
“BRT tarihinde bir ilk daha yaşandı galiba. Bir Yönetim Kurulu Başkanı sendikaya sosyal medyadan çağrıda bulundu. Daha neler göreceğiz acaba ?” (BRT’li)
***
“Kalp krizinden, kanserden ölenlerin sayısı korona’dan ölenlerden fazladır galiba ? Bu gidişnan delirenlerin sayısı çok daha fazla olacak gibime geliyor.” (Dinçer-Mağusa)
***
“Dörtbin küsur kişi bu kriz sırasında işten durdurulmuş. Bu insanlar ne yiyor ne içiyor ? Nasıl yaşıyorlar ? Hayatlarını nasıl sürdürüyorlar ? Bir bilen var mı ?” (Nesrin-Lefkoşa)
***
“Türk cetlerine alışmıştık. Şimdi Fransız cetleri de dolanmaya başlayıyor kafamızın üstünde. Yakındalarda Amerikalıların Rusların da dolaştığını görürsek şaşırmayız. Değil ?” (Mustafa K.)
Anlayana
“Sevmek keman çalmak gibidir. Bilmeyen kötü sesler çıkarır”. (Bolivya Atasözü)