SEÇİM BEYANNAMELERİNDE KIBRIS
7 Haziran’da milletvekili genel seçimlerinin yapılacağı Türkiye’de, siyasi partilerin Kıbrıs sorunu ve Kıbrıslı Türkler ile ilişkilere nasıl baktığı, neler önerdiği, Kıbrıslı Türkleri de yakından ilgilendiriyor.
AKP SEÇİM BEYANNAMELERİNDE KIBRIS
AKP’nin 2015 Seçim Beyannamesinde Kıbrıs konusu “Kıbrıs Türk Halkının uluslararası toplum içerisindeki haklı yerini alabilmesi temel önceliklerimizden biridir. KKTC’nin ekonomik altyapısının güçlendirilmesi ve refahının artırılması için bu güne kadar kararlılıkla attığımız adımlara devam edeceğiz. Kıbrıs’ta her iki halkın asli kurucu iradelerini, siyasi eşitliklerini ve Ada’nın ortak sahibi olmalarını temel alan müzakere edilmiş adil ve kalıcı bir çözüm için garantör ülke olarak yapıcı katkımızı sürdüreceğiz ve BM’nin bu yöndeki çabalarını destekleyeceğiz” cümleleriyle yer buluyor.
Kıbrıs konusu; AKP’nin 2011 Seçim Beyannamesinde daha iyimser bir dille yer buluyordu: “Türkiye’nin Kıbrıs politikasının iki ana stratejik hedefi Kıbrıs Türk Halkının çıkarlarının korunması, ve Doğu Akdenizde bir istikrar ortamının yaratılmasıdır. Kıbrıs Türk Halkının güvenlik ve refahının sağlanması için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin her alanda uluslararası saygınlığını ve etkinliğini artırmak için bugüne kadar gösterdiğimiz çabayı bundan sonra da sürdüreceğiz. Ak Parti iktidarı döneminde KKTC’nin uluslararası tanınması ve saygınlığı önceki yıllarla mukayese edilmeyecek kadar artmıştır. Yeni dönemde bu çalışmalarımız aynı kararlılıkla devam edecektir. Kıbrıs’ın bir barış ve huzur adası haline gelmesi için yürüttüğümüz ilkeli ve kararlı dış politika bundan sonra da Kıbrıs politikamızın ana çerçevesini oluşturacaktır.”
2011 ve 2015 Seçim Beyannameleri karşılaştırıldığında, AKP’nin Kıbrıs konusunda daha temkinli ve garantörlüğün de altını çizen “resmi” bir dil kurduğu görülüyor.
Her 2 seçim beyannamesinin zeminini oluşturan Parti Programında durum ne peki? Hemen bakalım:
“Kıbrıs sorunu”nun çözümünde, adadaki Türk halkının varlığının, kimliğinin ve kendi geleceğini tayin etme hakkının gözardı edilemeyeceği görüşünde olup; çözümün, adada mevcut iki devletin varacağı uzlaşmaya dayanması gerektiğine ve bu sorun çözümlenmeden Kıbrıs Rum Kesimi’nin Avrupa Birliği’ne alınmasının, sorunu daha karmaşık hale getireceğine inanmaktadır.” (AKP Parti Programından)
CHP SEÇİM BEYANNAMELERİNDE KIBRIS
CHP 2015 Seçim Beyannamesi “KIBRIS’TA KALICI ÇÖZÜM” başlığıyla yer alıyor:
“Kıbrıs sorununda adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılması için çalışacağız. Kıbrıs sorununu, KKTC’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk halkının kazanılmış haklarını koruyarak ve Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların siyasal eşitliğini sağlayarak çözeceğiz. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki gücünü artıracak ve Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının adil bölüşümünü sağlayacağız. Kıbrıs Türk halkını ekonomik yaptırım ve uluslararası ambargolara karşı desteklemeye devam edeceğiz. Kıbrıs Türk halkı uluslararası alanda eşit temsil olanağına kavuşana kadar, Kıbrıslı Türklerin siyasi temsili için gerekli tüm desteği vereceğiz. Kıbrıs’ta makul bir süre içinde bir çözüme ulaşılamaması halinde, KKTC’nin uluslararası alanda tanınması için aktif bir diplomasi stratejisi uygulayacağız.”
Beyannamenin “KKTC İLE İLİŞKİLER” başlığında ise şu vaadlere yer veriliyor:
KKTC’nin egemenlik haklarını ve demokratik iradesini savunacağız. KKTC’nin iç işlerine müdahale edilmesine izin vermeyeceğiz. Kıbrıs Türk halkının haysiyetini inciten söylem ve uygulamalara son vereceğiz. Bağımsız KKTC’nin anayasal kurumlarıyla karşılıklı saygı çerçevesinde iletişim kuracağız.”
2011 Seçim Beyannamesinde CHP’nin Kıbrıs başlıklı vaadleri şöyle sıralanıyordu:
“CHP, Kıbrıs sorununun, Kıbrıs Türk ve Rum taraflarınca kabul edilebilecek, adil bir çözüme ulaştırılması için yapılacak tüm görüşmeleri destekleyecektir. CHP, Kıbrıs sorununun kalıcı bir şekilde çözüme kavuşması ve Doğu Akdeniz’in bir barış havzası haline gelmesi için tüm gücü ile çalışacaktır. Türkiye, Kıbrıs sorununun, KKTC’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk halkının kazanılmış hakları korunarak ve Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların siyasal eşitliği sağlanarak çözülmesini destekleyecektir. Türkiye’nin Kıbrıs’taki mevcudiyetinin ve garantörlük hakkının temeli Kıbrıslı Türklerdir. Türkiye’nin KKTC ile ilişkisi, Kıbrıslı Türklerin egemen eşitliği ilkesi uyarınca gelişecek, Kıbrıslı Türklerin demokratik iradesine saygı gösterilmesi, iç işlerine müdahil olunmaması esas olacaktır. Türkiye Kıbrıslı Türkler istediği sürece kendilerini desteğe devam edecektir. CHP, bu bağlamda, uluslararası ambargolarla boğuşmakta olan Kıbrıs Türk halkına AKP yönetiminin yönelttiği mali ve ekonomik yaptırım tehditlerini ve Kıbrıslı Türklerin haysiyetini incitecek söylemleri şiddetle kınamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti tarafından tanınan bağımsız ve demokratik bir devlet olan KKTC’ye, uluslararası diplomasi kurallarının ve devletlerin egemen eşitliğinin gerektirdiği saygı eksiksiz gösterilecektir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Kıbrıslı Türkleri temsil etmemektedir. Kıbrıslı Türklerin uluslararası alanda temsil hakları ellerinden alınmıştır. Kıbrıslı Türkler eşit temsil olanağı kazanana kadar Türkiye kendilerinin her alanda temsili için tüm gerekli destekleri vermeye devam edecektir. KKTC’ye karşı uygulanan ambargoların ve Kıbrıs Türklerini dünyadan tecrit etme sonucuna yol açan uygulamaların kaldırılması için siyasi, diplomatik ve hukuki her türlü girişim yapılacaktır. Kıbrıs’ta makul bir süre içinde, adadaki iki halkın eşitliğine dayalı, adil ve kalıcı bir barışa ulaşılamaması halinde, KKTC’nin uluslararası alanda kabulü ve tanınması için gösterilen çabalar artırılacak”
2015 seçim beyannamesinde “milli dava” olarak görülen Kıbrıs sorununa 2011’e kıyasla çok daha dar bir alan ayıran CHP’nin söylemlerini de görece yuvarladığı, daha temkinli bir dil tercih ettiği gözleniyor.
Her 2 seçim beyannamesine zemin oluşturan CHP Parti Programında Kıbrıs ile ilgili bölüm ise şöyle:
“CHP, Kıbrıs sorununun ancak Kuzey Kıbrıs Turk Cumhuriyetinin ve Kuzey Kıbrıs halkının kazanılmış haklarının korunmasını, Ada’daki her iki tarafın egemen eşitliğine dayanan bir yaklaşımla cozumlenmesini destekler. Kıbrıs’ta mevcut olan iki ayrı devlet arasındaki ilişkilerin ancak bu anlayış doğrultusunda dostluk, dayanışma, işbirliği ile kalıcı bir barışa donuşturulebileceğine inanır. Bu cercevede eşitlik ve karşılıklı saygı ilkelerine dayalı olarak yurutulecek barış goruşmelerini destekler. Kıbrıs sorununa Rum tarafını tatmin etme amacıyla yapılacak baskılarla ve dayatmalarla care aranması yaklaşımını reddeder. Kıbrıs Rum Yonetimini Kıbrıs’ı temsil eden tek meşru devlet sayan yaklaşıma kesinlikle karşıdır. Kıbrıs Rum Yonetiminin uluslararası kuruluşlarda, bu arada Avrupa Birliğinde butun Kıbrıs’ı temsil ettiği anlayışını kabul etmez. Kuzey Kıbrıs Turk Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda tanınması icin caba gosterilmesi gerektiğini savunur. KKTC’ye karşı uygulanan ambargolara ve Kıbrıs Turklerini dunyadan tecrit etme gayretlerine karşı cıkar. Makul bir sure icinde egemen eşitliğe dayalı, kalıcı, adil ve şerefli bir barışa ulaşılamadığı takdirde, Kıbrıs’ta iki bağımsız devletin yan yana, barış icinde yaşaması ve uluslararası toplumun da bu gerceği kabul etmesi icin Turkiye’nin caba gostermesi gerektiğine inanır.” (CHP Parti Programından)
MHP SEÇİM BEYANNAMESİNDE KIBRIS
MHP’nin 2015 Seçim Beyannamesinde Kıbrıs konulu vaadler şöyle sıralanıyor:
“Kıbrıs, Türkiye’nin en önemli milli davasıdır. Türkiye’nin Kıbrıs üzerinde kurucu antlaşmalardan kaynaklanan vazgeçilemeyecek ve tartışılamayacak ahdi hak ve yükümlülükleri bulunmaktadır. Siyasi çözüm kapsamında Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin aşındırılması ya da olumsuz etkilenmesi hiçbir şart altında kabul edilmeyecektir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşayan soydaşlarımızın uzun yıllardır büyük bir sabır ve feragatle sürdürdüğü onurlu mücadeleyi, Türkiye her şart altında desteklemeye devam edecektir. Türkiye, Kıbrıslı soydaşlarının varlığını tehdit eden hiç bir yaklaşımın yanında olmayacaktır. Partimiz, Kıbrıs’ta tek gerçekçi uygulanabilir ve yaşayabilir çözümün; iki bölgeli, iki milletli ve iki devletli bir ortaklık yapılanmasına dayanması gerektiğine inanmaktadır. Böylesi bir çözüm için tek taraflı iyi niyetimizin yeterli olmadığı defaâtle ortaya çıkmış olduğundan, hem Rum yönetiminin hem de AB’nin bu konuya artık iyi niyetli ve yapıcı bir şekilde yaklaşması beklentimizdir. Rum tarafının uzlaşmaz tutumunda Avrupa Birliği’nin kendileri lehine takındığı tutumun önemli bir etken olduğunu düşünen Partimiz, AB ile yürütülecek müzakere sürecinde Kıbrıs Türkünün menfaatlerini sonuna kadar savunmaya devam edecek, Kıbrıs’ın AB üyeliğine ön şart olarak ileri sürülmesine bedeli ne olursa olsun karşı çıkacaktır.”
MHP’nin 2011 Seçim Beyannamesinde Kıbrıs konulu vaadler şöyle sıralanıyordu:
“Siyasi çözüm adı altında Kıbrıs Türklüğünün yok edilmesine izin verilmeyecek” sözleriyle başlayan bölüm “Kıbrıs, Türkiye’nin en önemli milli davasıdır. Türkiye’nin Kıbrıs üzerinde kurucu antlaşmalardan kaynaklanan vazgeçilemeyecek ve tartışılamayacak ahdi hak ve yükümlülükleri bulunmaktadır. Siyasi çözüm kapsamında Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin sulandırılması ya da olumsuz etkilenmesi hiçbir şart altında kabul edilmeyecektir. Partimiz, Kıbrıs’ta tek gerçekçi uygulanabilir ve yaşayabilir çözümün; iki bölgeli, iki milletli ve iki devletli bir ortaklık yapılanmasına dayanması gerektiğine inanmaktadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşayan soydaşlarımızın uzun yıllardır büyük bir sabır ve feragatle sürdürdüğü onurlu mücadeleyi, Türkiye her şart altında desteklemeye devam edecektir. Türkiye, Kıbrıs’lı soydaşlarının varlığını tehdit eden hiç bir yaklaşımın yanında olmayacaktır.”
Her 2 seçim beyannamesine zemin oluşturan MHP Parti Programında ise Kıbrıs konusu şu cümlelerle yer alıyor:
“Kıbrıs sorununun iki toplum arasında karşılıklı güven ve uzlaşma ile çözülebileceğine, insanî ve kalıcı bir barışın ancak bu şekilde tesis edilebileceğine inanmaktayız.”
HDP Seçim Beyannamesinde Kıbrıs/ 2015
Milletvekili Genel Seçimlerine ilk kez parti olarak katılan Halkların Demokrasi Partisi (HDP) nin Kıbrıs sorununa ilişkin yaklaşımı tek cümleyle ifade edilmiş:
“HDP, Kıbrıslı Türk ve Rum Halklarının Ada’nın bölünmüşlüğüne son vermek için ortaya koydukları çözüm önerilerini ve çabalarını desteklemeye devam edecek”
Kıbrıslı Türkleri ve Rumları “Kıbrıs sorununun çözülmesinde özne” olarak gördüğü ve bu konudaki rolünü sadece tarafların çabalarını desteklemekle sınırlandırdığı anlaşılan HDP’nin seçim beyannamesinde ayrıntıdan uzak durmayı tercih ettiği görülüyor. Bunun “bilinçli bir tutum mu” yoksa “ilgi ve bilgi eksikliğinden kaynaklanan bir zaaf mı” olduğunu ilerideki günlerde anlayacağız…