Seçim bitti (mi?)
Büyük tantanalar ve havaya atılan paraların ardından, bir seçimi daha geride bıraktık…
Kendi içinde büyük sürprizler taşıyan; parti başkanlarını, sekreterlerini meclis dışı bırakan;
pek çok eskiyi “mahalleye yollayan” ve geçmiştekilere benzer bir şekilde, sağ ve sola eşit (%50,50) davranan bir seçim yaşadık…
“Şöyle olmazsa istifa ederim” diye seçmeni örtülü bir biçimde tehdit eden anlı şanlı liderlerin hızlı bir şekilde (ve belki de onuncu kez) sözünden döndüğünü de gördük…
Seçimden 15 gün önce yayınlanan yazımın sonuna koyduğum ankette CTP, UBP ve TDP’nin çıkaracağı milletvekili sayılarını (ilk rakamlarda)tam tutturmama karşın; bu üçüne verdiğim +1’lerin tümünü DP’nin alacağını düşünememişim… (Anketim şöyleydi: CTP : 21-22 ; UBP: 14-15; DP: 8-9; TDP: 3-4 )
Her yılın sonunda yayınladığım (gelecek yılda) NE OLCAK yazılarımdaki öngörülerin (büyük çoğunluğu) ardından, bu anketteki başarımı(!) da gördükten sonra; “Sence ben kaç yıl daha yaşarım?” diye soran okuyucumun haksız sayılmadığını düşünmeye başladım!..
Hekimliği bırakıp; biliciliğe, büyücülüğe, medyumluğa mı başlasam acaba?
Bu işlerde daha çok (üstelik de sıfır masrafla) kazanabileceğim açık; ama bizim nüfus az, kaç kişiyi ne kadar kandırabilirim ki? Bu işe soyunacaksam, uluslar arası boyutlara taşımam gerek işleri… Ada dışında şubeler açmak; yandaş medya bulmak; çevreme, beni pofpoflaycak; yalakalık yapacak insanlar bulmam gerek… (“bunları bulsan, parti başkanı olurdun” dediğinizi duyar gibiyim…)
İşin gırgırı bir yana, geçen haftaki köşe yazımda ve Haberdar gazetesindeki söyleşimde ısrarla üzerinde durduğum “SİVİL bireyler/kurumlar olma” konusunun ciddi anlamda destek bulması sevindirici oldu benim için…
Temiz olmanın yetmediği; sivil olmanın öneminin giderek arttığı daha çok konuşulacak bu seçimden sonra…
Siyasi partileri (ve yöneticilerini) tartıştığımız kadar; sivil toplum örgütlerini, sendikaları, ve devlet bağlantılı kurumları (ve onların da yöneticilerini) de tartışacağız…
Kendilerini Tabulaştıran oluşumların üzerine gitmek; sorgulamak ve en önemlisi, Sivil İtaatsizliği/direnişi yükseltmek gerek…
Sosyal medyada, “Külliye kaldırılsın; heykeldeki kılıcın yerine defne dalı konsun” gibi TALEPLERde bulunmanın; bir şeyleri değiştirmek için yeterli olmadığını (en azından Gezi Direnişinden sonra) anlamış olmalıyız…
Seçim bitti ama; içimiz, dışımız, çevremiz, siyasetimiz, dağımız, denizimiz şu fotoğraftaki kadar kirlidir henüz daha…
Temizlemek için SİVİL ve İTAATSİZ olmak gerek…