Şimdiden "seçim kostümleri"ni giyenler var.
Özersay gibi.
Akıncı gibi.
Söylemlerine, eylemlerine, temaslarına, gezilerine, pozlarına, günlük rutinlerine bakınız anlarsınız.
Ortalık buram buram "seçim" kokmaya başladı. O nedenle “mesaj vermek kaygısı” fazlaca sırıtıyor. Memleket giderek “seçim” filminin “plato”suna dönüşüyor. Gelecekten “rol” çalınıyor.

* * *

Toplumdaki çoğunluğun kilitlendiği unsur "kim seçilecek" duygusudur.
“Merak” ağır basıyor en önce...
Bir de “hesap.”

Benimse farklı! 
"Kim, ne yapacak?" diye sorguluyorum.
Nasıl bir gelecek vaat ediyorlar?

* * *

Yine de bu yazı “merak edenler” için ışık tutuyor. 
Kim, ne öneriyor, bilmiyoruz henüz.

* * *

Bir masada oturuyorum, karşımda, köklü bir “Ulusalcı” ailenin kızı var. Yanında “demokrat” gelenekten bir çift oturuyor. İkisi de, Tufan Erhürman'a oy vereceğini söylüyor. Bir avukat arkadaşım, aynı masada, "En şanslı Erhürman" diyor. Berberim de aynısını söylüyor.

* * *

Henüz "oy vereceğim" cümlesi içinde Erhürman ya da Akıncı dışında bir ismin geçtiğini duymadım.
Ama doğrusu...
"Erhürman girerse kazanır" görüşünün bu kadar baskın dile gelmesi beni de şaşırtıyor.
Bir dönem - hani o Annan Planı süreci - "Talat kazanır" diyenlerden dahi çok daha geniş bir yelpaze var.
Özellikle de dörtlü koalisyon sonrası bu yoğunluk dikkat çekiyor.
- Şimdi şu sıralar, daha yüksek sesli ve etkin koalisyon beklentisi de konuşuluyor -

Yine görüyorum ki bu seçimde “adaylar” partilerin önünde olacak.
Tüm adaylar "bağımsız" gibi yarışacak neredeyse...
Bu tablo düşündürüyor.

* * * 

Kanımca kilidi UBP açacak.
Örneğin Oğuzhan Hasipoğlu, partisi yanında durursa, önemli bir potansiyel yaratabilir.
Eğer UBP'nin niyeti gerçekten kendi adayıyla ortaya çıkmaksa!
Yok eğer amaç, Özersay'ı ikinci tura taşımak, ilk turda "miş gibi" yapmaksa o ayrı!
Örneğin Töre...
Eğer seçime girerse, seçmenin yüzde kaçı "Türkiye'yle entegrasyona dahi razı” su yüzüne çıkacak.

* * *

Özersay'a dair o eski sempati, ilgi, umut yok sokakta... Birkaç sene öncenin o “siyasi masumiyeti" çoktan yitirilmiş. Hele son dörtlü hükümetin devrilme sürecinde, "sen de hepsi gibisin" şarkısı çalıyor.
Sokaktan okuduğum nabız bu.
En azından kendi mahallemde...

* * *

Akıncı'nın şansı mı?
Bilmiyorum.
Ama ben halen Akıncı gibi düşünüyorum: 
Kendi kuşağı adına son denemesini yapıyor.
Olur mu?
Belki son aylarda bizi yanıltır.
Suçlamak yerine, çözüm arar.
Belki seçime değil yarına oynar.
Plato yıkılır.
Hepimize gün doğar.