“Niye seçim yaptık” diye soruyor çok insan…
Sonuç değişmiyorsa bunun kabahatini sadece seçime yüklemek değil seçene de sormak gerekmiyor mu?
Çünkü illaki seçimler yenilenecek belirli bir süreçte, zaten, normal seçim tarihi de kapıya dayanmıştı.

Üstelik “hiçbir şey değişmedi” de yanlış…
En azından partisinden istifa ederek, siyasi pazarlıkla azınlık hükümetine destek veren vekiller Meclis’in dışına itildi.
Dersini aldı kimileri…

Öyle “aman aman” bir değişim olmadı, evet…
Bunun sebepleri de çok daha iyi irdelenmeli…

***

Yine Ulusal Birlik Partisi – Demokrat Parti – Yeniden Doğuş Partisi Koalisyonu kurulacaksa, bu şartlarda, kimseler çok fazla ömür biçmiyor.
“Güzel bir dönem olacak” umudu UBP’ye oy verenler dahil kimsede yok!

Peki ne?
Yine kaos bekliyor hepimizi…
Yine yoksulluk, yoksunluk, vasatlık…
Öyle görünüyor.

***

Ulusal Birlik Partisi’ni de anlamıyorum.
Örneğin “istikrar” diyorlar ama yeni bir hükümeti, eski ortaklarla kurarken altüstlük istiyorlar.
Akıl, mantık ne der…
Demokrat Parti’ye Turizm ile Çalışma bakanlıklarını ver yeniden…
En azından aynı bakanlıklar devam eder…
İyi de iki müsteşar var, Turizm’de Serhan Aktunç, Çalışma’da Erman Yaylalı…
Sistem bozulmaz en azından…

Hem “istikrar” diyorlar ama hem de bakanlıkları değiştir, dairelerin yerini, yine dünya kadar yeni görevlendirme, yine kaos…

Anlamıyorum!

***

İşin aslı şu!
Yönetmek değil hükümette olmak istiyorlar aslında…
“Makam” sahibi olmak..
Üleşmek…
Çünkü bu ülkeyi yönettiklerine inanmıyorlar.
Biat, itaat, yaranmayla koltuk tutmak, Türkiye’nin uygun göreceği projelerin açılış törenlerinde konuşma yapmak, maaş ödeyecek kadar para bulmak ve nabza göre şerbet dağıtmak...
İş bu..

Sonuç şimdiden ortada!
 

Örneğin “istikrar” diyorlar ama yeni bir hükümeti, eski ortaklarla kurarken altüstlük istiyorlar. Akıl, mantık ne der… Demokrat Parti’ye Turizm ile Çalışma bakanlıklarını ver yeniden… En azından aynı bakanlıklar devam eder… İyi de iki müsteşar var, Turizm’de Serhan Aktunç, Çalışma’da Erman Yaylalı…
Sistem bozulmaz en azından…
 

İlaç yok ilaç

Hastanede ilaç yok.
Yoksul insanlar ne yapıyor, kimi kimsesi olmayanlar nasıl yaşıyor, diye sormuştum.
İnsanlar dolu, isyanda, öfkeli, üzgün…
Nasıl mesaj yağdı, nasıl da tepkiler döküldü ortaya…

Ne yazık ki “Hasta Hakları Yasası” uzun yıllardır bekliyor.
Engelleniyor!

Yasa geçse çözüm olacak mı, sanmam…
Hangi yasa uygulanıyor ki?
Kimin gücü varsa, yasa o!

Sağlıkta hasta, eğitimde öğrenci özne değil!
Yurttaşın hizmet hakkı üzerine kurulmuş bir organizasyon yok.

***

“İlaç günü geldiğinde, sabahın kör karanlığında sıra numarası almaya gidilir, doktor saat 10’da gelir ilaçları yazar, eczaneye gidince ilaçlar yok yanıtı alınır, sonra dünya parası ödenir ve bu ilaçlar dışarıdan alınır” diye anlatıyor bir okur…
Ne kadar dramatik bir özet…
Hatta çoğu ilaç özel eczanelerde bile yok..
Bir başka okurun isyanı çok daha haklı:
“Dışardan alacaksınız diyorlar. O zaman 30 yıl ne diye benden sağlık için sigorta kesintisi yaptınız?”

İşte kimilerinin böbürlendiği devlet bu!


***
Türkiye’den Sosyal Sigortalı hasta, geliyor, Yakın Doğu’da örneğin ücretsiz hizmet alıyor.
Adana’dan gelen kartını gösteriyor, Lefkoşa’dan gelen üç yüz elli lira ödüyor!
Sistem bu!

***

Güneyde “Genel Sağlık Sigortası” yürülüğe girdi, doktorunu da biliyor herkes, eczanesini de…
Sistemi ödüyor!

Çoğu insan ya evladının eğitimi için çalışıyor ülkede, ya da sevdiklerinin sağlığı…
İkisi de “ücretsiz” güya!

Süs, püs, gösteriş içinde hayat kalitemiz dibi görüyor giderek…

Hatırlatma!

Toplumsal önceliklerimizin listesini yapınız önce…
Sonra “bütçe”deki öncelikleri…
Birlikte okuyunuz lütfen!

 

Girne’den bir mektup:
“19 Mayıs Koleji’ne daha fazla öğrenci alınamaz mı?”

“Sevgili Cenk;
Girne bölgesinde nüfus artışından dolayı milletvekili sayısı 1 arttı. Nüfus artmışsa, doğal olarak çocuk sayısı da artmıştır. O zaman 19 Mayıs Koleji’ne alınması gereken öğrenci sayısının da 100’ün üzerine çıkması gerekmez mi?

Bu söylendiği zaman sınıf ve öğretmen sayısının yetersiz olduğu belirtiliyor.
Aileler çocuklarını İngilizce eğitim veren 19 Mayıs Koleje göndermek istiyorlar. Çünkü özel okullarda okutacak imkanları yok.
Bu sayının çoğatılması ile daha çok çocuğa imkân verilmiş olacaktır.”

* * *
İnsanlar haklı, çocuklarına hem ücretsiz hem de daha nitelikli bir eğitim istiyor.
Tabii bir kentte nüfus arttığı zaman o okulun kapasitesi de artmıyor.
Bunun için planlama gerekiyor.
Nüfusa uyumlu “vekil” sayısını artıranlar, umarım, 19 Mayıs Koleji’ne yatırım yaparlar.
Yeni bir “Kolej” yapılsa keşke Girne’ye…