1. YAZARLAR

  2. Niyazi Kızılyürek

  3. Seçim ve DİSİ’de Kriz, Karar ve Kararsızlık
Niyazi Kızılyürek

Niyazi Kızılyürek

Seçim ve DİSİ’de Kriz, Karar ve Kararsızlık

A+A-

Başımız Sağ olsun

“Haydi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları, Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları, Birbirinin üstüne yığılmış şu kadınları çocukları (...) Görün parçalayıp yuttuğu şu yüzbinlerce zavallıyı yeryüzünün! (...)

Diyebilir misiniz bu yasalar ‘sonucudur seçimi gerektiren, İyi ve özgür bir Tanrı’nın özgürce seçtiği yasaların’

Diyebilir misiniz, gördüğünüzde yığınla onca kurbanı: ‘Bedelidir ölümleri suçlarının, Tanrı öcünü aldı?’

Bu çocuklar hangi suçu, hangi hatayı işlemiş...”

Yukarıdaki dizeler Voltaire’in Lizbon 1755 yılında Lizbon depremi için yazdığı Lizbon Felaketi Üzerine Şiir adlı eserinden alınmıştır...


2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri DİSİ’de büyük bir krize yol açtı. Parti başkanı Averof Neofitos ikinci tura geçemedi ve yer yerinden oynadı. Partinin lider kadrosu içinde ciddi bölünmeler yaşanıyor. Bugün ikinci turda yarışan Andreas Mavroyannis ile Nikos Hristodoulidis arasında seçim yapmak zorunda kalan DİSİ’liler büyük bir şaşkınlık içine sürüklendiler.

Parti başkanı Averof Neofitos, Andreas Mavroyannis’i işaret ederken, Nikos Anastasiadis’in tavrını Hristodouldis’ten yana koyması, iki politikacı ve taraftarları arasında sert tartışmalara yol açtı. DİSİ’li seçmenlerin serbest bırakılması kararı alındı ama lider kadrosundan kimileri Mavroyannis, kimileri de Hristodoulidis için çalışıyor.

Bu arada, Averof Neofitos, 11 Martta olağanüstü kurultay toplanacağını açıkladı ve parti başkanlığına yeniden aday olacağını duyurdu.

Bu yazımızda, ciddi bölünmeler ve çalkantılar yaşayan DİSİ’nin dünden bugüne seyrine kısaca bir göz atacağız... 

Demokratik Seferberlik partisi (DİSİ) 1976 yılında Glafkos Kliridis tarafından kurludu. 1974’e kadar Makarios’un yanında yer alan Kliridis, 1974’ten sonra yollarını Makarios’tan ayırdı ve kendisine yeni bir yol haritası çizdi. Makarios’un izlediği politikaları yüksek sesle olmasa da eleştirdi ve partinin bünyesine Makarios karşıtı EOKA B kökenli milliyetçileri katmaktan kaçınmadı.

Makarios’un izlediği bağlantısızlık politikasına itiraz ederek, Kıbrıs’ın yüzünü Batı dünyasına dönmesini savundu. ABD ve İngiltere ile iyi ilişkiler kurdu.

Glafkos Kliridis karizmatik kişiliği ve liberal eğilimleriyle partiyi siyasi eşitlik temelinde federal devlet anlayışına bağlı tuttu.

Bu noktada şunu belirtmekte yarar vardır: 1974-Savaşıyla beraber Türk tarafının masaya koyduğu iki-bölgeli federasyon fikrinin ilk destekçilerinden biri Glafkos Kliridis olmuştu. Daha 1974 Ekiminde Lefkoşa’da Agro galerisinde yaptığı konuşmada tek gerçekçi çözümün iki bölgeli federasyon olduğunu söylemiş ve bütün şimşekleri üstüne çekmişti. Benzer biçimde, 1974 yılının Ekim sonu Kasım başında Kıbrıs Rum siyasilerin ve Yunan hükümetinin katılımıyla Atina’da gerçekleştirilen tarihse toplantıda, iki bölgeli federasyondan başka çıkar yol olmadığını bir kez daha vurguladı.

Kıbrıslı Türklere bakışı da diğer partilerden farklı idi.

Kliridis’e göre 1974 öncesinde Kıbrıs Türk toplumuna karşı haksızlıklar ve yanlışlıklar yapılmıştı. Nitekim 29 Mayıs 1975 tarihinde siyasi parti başkanlarının katılımıyla RİK televizyonunda yapılan bir tartışmadı, iki toplum arasında ilişkilerin bozulmasının temel nedeni olarak Kıbrıslı Rumların hatalarını gösteriyor ve Kıbrıslı Türklerle dostluk kurmakta Kıbrıslı Rumların başarısız olduğunu söylüyordu.

Cumhurbaşkanı seçildiği 1993 yılında 1 Ekim bağımsızlık günü vesilesiyle Kıbrıslı Türklerden özür dilemesi tesadüf değildi.  

DİSİ içinde Helen milliyetçiliğine bağlı kesimler olmakla beraber ve zaman zaman yalpalanmalar görülse de, -örneğin DİKO ile işbirliği döneminde Gali Fikirler Dizine karşı çıkmıştı- Kliridis, Annan Planına kadar geçen süre içinde adanın federal bir devlet yapısı temelinde yeniden birleşmesine önem veriyordu. Kıbrıslı Türklerle sürekli temas halindeydi. Rauf Denktaş’a bile sempatiyle yaklaşıyordu.

En önemli başarısı, kuşkusuz, 1999-2003 arasında Kıbrıs müzakerelerinde esneklik göstererek Kıbrıs’ın AB üyeliğini sağlaması oldu.

Federal çözüm ve Kıbrıs’ın AB üyeliğinin birbirine bağlantılı olduğunu fark eden Kliridis, Annan Planının ilk nüshası masaya konulduğu 2002 Kasım’ından itibaren uzlaşmaya açık bir tavır takındı. Daha da önemlisi, kendisini uzlaşmacı lider olarak dünya kamuoyuna kabul ettirdi.

Denktaş’ın tam ters bir istikamette ilerlemiş olması, Klirdis’in işini kolaylaştırmış, bu sayede, federal çözüm olmadan Kıbrıs’ı AB üyesi yapmayı başarmıştı.

2004 Nisanı’nda yapılan referandumlarda partinin tarihi lideri ve önde gelen kadrolarının tek başına kalmış olmalarına rağmen Annan Planına cesaretle “evet” demeleri, DİSİ’nin federal çözüm partisi olduğuna dair imajını daha da güçlendirdi.

Gelgelelim, Nikos Anastasiadis bu mirası elinin tersiyle bir kenara itti. Cumhurbaşkanı seçildiği 2013 yılından itibaren -özellikle Crans Montana’da yapılan Kıbrıs Konferansı’nın sonuçsuz dağılmasından sonra- izlediği politikalarla partiyi siyasi eşitlik temelinde federal çözüm anlayışından uzaklaştırdı. Giderek Tassos Papadopoullos ve Spiros Kiprianou’nun çizgisine kayan Anastasiadis, Kıbrıslı Türklerin federal organlara etkin katılımını, özellikle bir Kıbrıslı Türk bakanın olumlu oyunun aranmasını “devletin işlerliğini sabote edeceği” gerekçesiyle reddeder oldu.

Anastasiadis’in politikaları Kliridis ekolünden önemli bir kopuşa işaret ediyordu ve bu eğilim Parti kadroları arasında gün geçtikçe yaygınlık kazanıyordu.

Başta dışişleri eski bakanı Nikos Hristodoulidis ve DİSİ başkan yardımcısı Haris Georgiadis olmak üzere, önde gelen kadrolar arasında federal çözümden uzaklaşma eğilimi güçlenerek devam etti. Bunda, liberal kanadı oluşturan Alekos Markidis, Yannakis Kasoulidis, Keti Kliridis gibi isimlerin pasif kalması da etkili oldu.

Haris Georgiadis 3 Ocak 2021 tarihinde “Neo-Realismos” başlığı altında kaleme aldığı bir yazıda, DİSİ’nin “yeni” politikasını özetliyor ve Kıbrıs Cumhuriyeti devletinin egemenlik ve iktidarının Kıbrıslı Rumların elinde kalması ve Kıbrıslı Türklerle paylaşılmaktan kaçınılması gerektiğini yazıyordu.

Yazara göre, 1974’ten hemen sonra ve Annan Planı konuşulduğu döneme kadar (2004) geçen sürede mümkün bir çözüm şekli olan federasyon, günümüzün koşullarında artık gerçekçi değildi. Georgiadis, tezini şu argümanlarla desteklemeye çalışıyordu: Evlerine dönecek göçmenlerin çoğu öldü, Türk tarafı Maraşı ve Omorfoyu artık iade etmek istemiyor, Türk tarafı siyasi eşitlik talebinde maksimalisttir ve bu da federal devletin işlerliğini tehlikeye atan bir yaklaşımdır vs.

DİSİ başkan yardımcısı Kıbrıslı Rumlara “ne pahasına olursa olsun korumamız gereken şeyler vardır” diyordu. “O şeylerin” başında da Kıbrıs Cumhuriyeti devletinin “egemenliğinin korunmasını” sayıyordu. Bu kesinlikle federal çözüm karşıtı bir tutumdu.

Zamanla DİSİ içinde federal çözüme hayır diyen güçlerin ağırlığı arttı. Aslında bu güçler hep vardı. Parti tabanında milliyetçi eğilimler her zaman güçlüydü. Fakat lider kadrolarında Kliridis’in yolundan giden liberal unsurların ciddi bir ağırlığı vardı. Kıbrıslı Türklerle siyasi eşitlik temelinde aynı devlet çatısı altında birlikte yaşamaya yatkın olan bu kesimlerin etkisi giderek azaldı.

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri DİSİ’de büyük bir krize yol açtı. Partinin lider kadrosu içinde yer alan dışişleri eski bakanı Nikos Hristodoulidis seçimlere DİKO ve EDEK gibi federasyon karşıtı partilerin desteğinde girdi ve ikinci tura kaldı.

Hristodoulidis ve AKEL destekli bağımsız Mavroyannis’in yarıştığı ikinci turda partinin nasıl bir tavır takınacağı yoğun tartışmalara ve bölünmelere yol açtı. DİSİ’nin onur başkanı ve Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis, Nikos Hristodoulidis’in desteklenmesi için yoğun kulis çalışmaları yaptı ama sert tepkilerle karşılaştı. DİSİ başkanı Averof Neofitos hiçbir koşulda Hristodoulidis’i desteklemeyeceğini vurgularken, Keti Kliridis ve Yannakis Kasoulidis gibi isimler Andreas Mavroyannis’ten yana tavır aldılar.

Yoğun tartışmalar sonucunda partinin yetkili organları DİSİ üyelerini serbest bırakmaya ve önümüzdeki dönemde muhalefette kalmaya karar verdi ama Averof Neofitos, siyasi büro toplantısının kapanışında Hristodoulidis’e destek vermeyeceğini şu anlamlı sözlerle ifade etti: “Tarih bazen kahramanları unutabilir ama hainleri asla!”

Evet, DİSİ’lilerin çoğu öfkelidir ve Hristodulidis’i “hain” ve “dönek” olarak adlandırıyor.

Keti Kliridis dün sosyal medyada paylaştığı bir mesajda Nikos Anastasiadis’i yerden yere vurdu. Onu, Kliridis ekolünden kopmak, yolsuzluk batağına saplanmak, DİSİ’yi bölmek ve suçlarını örtmek için Nikos Hristodoulidis’i desteklemekle suçladı.

Görüleceği gibi, Anastasiadis’e karşı büyük öfke duyuluyor. Fakat bunun partiyi yeniden Kliridis çizgisine çekmek için bir ivme yaratıp yaratmayacağını ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Çünkü şurası da bir gerçektir ki, DİSİ’lilerin çoğu intikam hırsıyla davranıyor.  

Evet, DİSİ’de ciddi bir kriz yaşanıyor. Yunancada “kriz” ve “karar” aynı anlama geliyor ama DİSİ karardan çok kararsızlık ve bölünme sergiliyor. Seçimlerin sonucunu da bu kararsızlık belirleyecektir.

Yani, DİSİ üyelerinin çoğunluğu hangi adayı desteklerse, seçimi o kazanacaktır.

Sonucu bu akşam öğreneceğiz...

yanyana1.jpg yanyana-2.jpg

Bu yazı toplam 3370 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar