SEÇİMDE KİM, NE YAPACAK? (1)
2020 Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili süreç –gereksiz şekilde- çok erken başladı. Adaylık düşünenler uzunca bir süredir hazırlık içindeler.
Bana kalsa Nisan ayında ‘KKTC Cumhurbaşkanı’ değil, ‘Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Muavini’ seçimi yapmak ve statükoyu kökünden sarsmak lazım. Ama kimse bu ‘meşru’ yolu denemek niyetinde değil…
Kuşkusuz sağ partilerden bunu beklemek imkansız. Ancak sol partiler –hem kuzeydeki, hem de güneydeki- sürer durumu bir anda berhava edecek böyle bir adımı gündemlerine alabilirdi.
Macera mı olur?
Evet, macera...
Amma ve lakin KKTC de bir maceraydı ve bakın geldiğimiz konakta ne haldeyiz!
Çıkış yolu olmayan, kapana kısılmış bir durumda, birbirimizi yemeye devam ediyoruz.
Nisan seçiminde de farklı olmayacak.
**
Ne olacak seçimlerde?
Önce sağ siyasete bakalım ve şu tespiti tarihe not düşelim: KKTC’ci, vatanperver, milliyetçi cenah tarihte hiç bu kadar zor durumda ve de ‘adaysız’ kalmamıştı!
Sağın büyük partisi UBP, kendi içine sinecek bir isim bulamadı. Ortaya çıkan aday adayı isimlerinin seçimlerde kazanma, hatta ikinci tutu görme şansı yok.
Bunu bizzat UBP’liler söylüyor.
‘TC’nin adamı’ ve de ‘adayı’ diye imaj yaratmaya çalışan, öyle bir durumun olmadığı giderek daha yaygın şekilde konuşulan ama hırsı her halinden belli olan HP Başkanı Kudret Özersay’ın durumu ise içler acısı… Bir ‘sosyal medya fenomeni’ olarak doğan ve siyaseti kötüleye kötüleye siyasete giren, sürekli çelişkili ve tutarsız hal ve davranışlarıyla etrafında taraftarlarında büyük hayal kırıklığı yaratan Özersay’ın 2015’teki yüzde 20’lik oyun yarısı kadar bir desteği kaldığı görülüyor.
**
İşte tam da bu noktada kurnaz siyasetçi Serdar Denktaş geçen hafta sahne aldı ve tüm sağ partilere göz kırptı.
DP Genel Başkanlığı görevini kurultay tarihine kadar beklemeden, hemen bıraktı ve aslında şunu dedi:
“Aday arıyorsanız ben de varım. Soyadım Denktaş. Bütün sağ partilerde Rauf Denktaş’ın izi var. Sağın doğal lideri babamdı. Ben de hem UBP’de, hem DP’de uzun yıllar görev yaptım. Bugüne kadar hiç Cumhurbaşkanı adayı olmadım. Gelin, benim ismim üzerinde uzlaşalım. Yok olmazsa, ikinci tura sağda kim kalırsa onu destekleme sözleşmesi yapalım…”
Kuşkusuz sağ açısından kritik olan UBP’nin ve UBP’lilerin ne yapacağı… Çünkü sağın oy deposu UBP…
Kendi adaylarını çıkaracaklarını söylüyorlar ama herkesin onay verdiği bir isim ortada yok. Oğuzhan Hasipoğlu ne kadar oy alır, belli değil… Zorlu Töre’nin adaylığı hem UBP’yi oy bakımından geriletir hem de partinin çizgisini ülkücü ufuklara taşır, marjinalize eder. Belki YDP’den oy alır Töre ama kendi partisinin tabanından da epey kaybeder. Tahsin Ertuğruloğlu ‘teklif’ bekliyor ama öyle bir teklif gideceğini sanmam.
Çünkü UBP içinde iktidar kavgası var.
Derviş Eroğlu çok aktif değil belki ama mutlaka olacak.
Hüseyin Özgürgün ise tam tersi, çok hareketli ve intikam peşinde…
Genel Başkan Tatar her bakımdan eli kolu bağlı halde…
Şapkadan ‘tavşan’ çıkar mı peki bu durumda?
Tatar ‘kafa ata ata’ buralara kadar geldi ama, oturduğu koltuğun sağlam olmadığını biliyor.
(DEVAM EDECEK)