Seçimi Boykota Dair
Halen meclis dışında olan sol partiler 23 Ocak erken genel seçimlere katılmama ve oy kullanmama kararı aldı; kısacası seçimleri boykot ediyorlar. Kararlarına katılmamakla birlikte, demokrasi gereği, saygı duymuyorum…
Sol… Radikal sol… Diğerlerinin kendinden başka olduğunu iddia ederek onlara ayar çeken sol… Türkiye sol ve devrimci hareketinin bugün neredeyse yoklukla malul yapısını yaratan “Kim daha sol, kim gerçek sol?” klik tartışmaları ve parçalanmaları; kendinden üreyen tek hücreli canlı amip gibi çoğalmaları… Marksist, Marksist- Leninist, Stalinist, Troçkist, Maocu, Titocu, Çavuşeskucu, Enver Hocacı, Kıvılcımlıcı, Orducu, Acilci, Goşist ve daha nice sosyalist gruplar… Sağ ve partizan olmayan seçmene yönelmeden ve onları kendi ideolojilerinin siyasi programlarına destek isteyecek çalışmalar yapmadan, diğer sol partilerin oy havuzundan ne kadar pay alabilirse onunla yetinmek, onu başarı saymak… Ve dolayısıyla ülke siyasetinde halkı ve adına siyaset yaptıkları işçi sınıfını, emekçileri, köylülüğü koruyacak hiçbir köşe taşı tutmadan onları sağ siyasete teslim etmek… Lenin işte bunu önlemek için ve Menşeviklerin provokasyonlarına rağmen Rus Çar’ının Duma’sına katılmayı boykot etmeyi doğru bulmamıştı. Ve aynı Lenin, aynı Menşeviklerin Rus devrim tarihine ‘Kanlı Pazar’ olarak kaydedilen bir eyleminin yanlış olduğunu söylemesine rağmen Menşeviklerle dayanışma içinde olma ilkesi ile Bolşeviklerin katılmasını sağlamıştı.
Solun bu çok parçalı durumu sadece Türkiye’de değil, benzer süreçler Yunanistan’da, İspanya’da, İtalya’da, Fransa’da, Şili’de, Arjantin’de, Meksika’da, Kamboçya’da ve daha birçok ülkede de yaşandı… Kuzey Kıbrıs’ta da sol kliklerin siyasi partileşmesi olgusu yaşanmaktadır… Nerdeyse tamamı da bir başka sol partiden klikleşerek ayrılma ile oluştu… Ve ayrılanlar “Sol refik” değil, “Sol rakip” olarak siyaset yaşamında yer edinmeye çalıştı, çalışıyor. Dayanışma yerine yarışma tercih ediliyor… Sonra da Kuzey Kıbrıs siyasetinde solun etki derecesinden mutlu olmayıp dertleniyor ve Türkiye’nin siyasal İslamcı AKP Hükümetinin Kuzey Kıbrıs siyasetine ve seçimlerine karışmasından ve belirleyici olacak etkisinden yakınıyor. Bunu kırmak için solun bir çatı altında toplanıp siyasi mücadele etmesini ve seçimlere katılmasını istiyorlar; “Birlikten kuvvet doğar” diyorlar… Zamanında birlikte, bir çatı altında değil miydi bu sol gruplar?! Klikleşerek ayrıldıktan sonra, kendisinden başka sol partileri sol ideoloji adına eleştirmemiş, yermemiş, sol olmadıklarını söylememişler miydi? Yeterince sol bulmadıkları partilerden kopup kendi sol partilerini kuranlar şimdi eski partilerine “Solun bir çatı altında toparlanması” önerisini yaparken, o eski çatıdan kopup gitmiş olmanın özeleştirisini yapmayacaklar mı?!
Şimdi seçimler öncesi… Sırası değil böyle eleştirilerin, ayar çekmelerin ve sağ partiler yerine sol partileri yermenin… Boykot kararı almış olanlar, kararlarını almıştır; yollarında yürürken eleştirmeleri ve halka şikâyet etmeleri gereken boykot kararlarına ve hatta bir çatı altında seçime gitme stratejisine katılmayan diğer sol partiler değil, siyasal İslamcı AKP’ye biat eden sağ partiler olmalıdır. O zaman boykot kararının nedeni anlaşılabilir; yoksa boykota katılmayan sol partileri suçlamak üzerinden yapacakları tüm çalışmalar samimi maksadı aşan bir durum olacaktır.
Seçime katılacak olan sol partilerin de boykot kararı alan siyasi partilere yönelik eleştirileri, kampanyalar döneminde zaman kaybı, solda gerilim yaratmak ve yanlış anlaşılmak olacaktır. Kaldı ki, boykot kararı alan sol partilerin tabanı bu karara ne kadar uyacak da belli değildir. Seçime katılan sol partiler kendi kararını bu tabana iyi anlatabilirse, mutlaka oy vermeye gideceklerdir çünkü sol tabanın entelektüel düzeyi yüksektir, sürü psikolojisine de kapılmaz… Ve ayrıca, seçime katılan sol partiler boykot kararı alan partilere seçim sonuçları ne olursa olsun, hükümette olacak olsalar dahi, seçimden sonraki süreçte boykotçu sol partilerle mücadelenin vizyonunu, stratejisini ve taktiklerini görüşmek üzere şimdiden randevulaşmayı önerirse, yerinde bir tavır olacaktır; geleceğe dair umutları güçlendirmiş olacaktır. Ve boykot kararı alan sol partilerin derdi de siyasi İslamcı AKP’nin Kuzey Kıbrıs siyasetine ve Kıbrıs sorunu çözüm sürecine egemen olmasını önlemek ise ve bunun için tüm sol partilerin birlikte mücadelesinin önemini vurguluyorlarsa, seçime katılan sol partilerin, seçimlerdeki sonuçlarına bakılmaksızın, seçim sonrası süreci sol siyaset bağlamında yönetmek ise bu randevuya katılacaklardır herhalde… Ama yok, “Siz seçime katıldınız, biz bundan dolayı sizlerle birlikte siyasi mücadele yapmayız” derlerse, demokrasi onlara bu düşüncelerini uygulama hakkını veriyor.
Dolayısıyla, Kuzey Kıbrıs insanının mutlu geleceği ve Kıbrıs sorununun BM Ölçütlerinde çözümü için seçime katılan sol partiler seçim kampanyalarına yoğunlaşsın, boykot eden sol partiler de özellikle sağ seçmene ülkenin bugünkü durumunun destekledikleri partilerin AKP’ye biatı nedeniyle olduğunu anlatsın… Ve tüm sol partiler seçimlerden sonrası siyasi mücadeleyi kurgulamak üzere, örneğin 25 Ocak Salı günü buluşmaya şimdiden randevulaşsın… Geleceği kurtarmak için…