SEÇİMLE İLGİLİ
Bu yazıyı seçimde daha oy verme devam ederken kaleme aldım. Sonuçlarla ilgili her hangi bir değer çıkmadan.
Bu seçim döneminde aday olmam ve siyasi tartışmalarda yazılıp söylenen bazı sözler nedeni ile genellikle seçimlerle ilgili yazı yazmamaya özen gösterdim.
Daha ziyade hem seçimlerde fazla ele alınmayan, hem de halkın gündeminden düşürülmeye çalışılan Kıbrıs sorunu ile ilgili yazılar yazdım.
Ancak bu seçim dönemi ile ilgili olarak şimdi ki bence gelecekte çok tartışılması gereken bazı noktaları ele almak istiyorum.
Bu seçimde çok açık olarak belirgin olan bir şey vardı. Devlet ve hükümet olanakları halk iradesinin üzerinde, onu ipoteğe alacak şekilde düşmedi. UBP hükümetinin seçim yasakları başlayana kadar yaptıkları ortadadır. Eğer, UBP hükümeti iş başında kalsaydı, bunların yüz misli daha yaşanacak, devlet gücü yurttaşın üzerinde fırtına gibi esecekti.
Bu olmadı. Bu yüzden seçimlerde çok büyük gerginlikler yaşanmazken, ayni zamanda yurttaşın iradesi üzerinde de sınırlı oranda ipotek koyabildi devlet gücü.
Sibel Siber Hükümeti, gerçekten ülkeye demokratik bir seçim dönemi yaşattı. Bu yüzden gelecekte Anayasa değişiklikleri ele alınırken bu husus, yani seçimlere belli bir süre kala, tarafsız hükümet formülü tartışmanın odağına oturmalıdır.
Artık net olarak açığa çıkan bir olgu var. Bu ülkede devlet, siyaset, kamu yönetimi ve ekonomi yeniden, Sil Baştan düzenlenmelidir.
Bu çok açık bir ihtiyaçtır. Sonuç ne isterse olsun, herkes, her eğilim bunu görmelidir. Mevcut yapı ile iş artık sürdürülemez. Seçim sistemi tek bölgeye dönmelidir. Seçilen parlamentoya bu bir baskı olarak gelmelidir. Sivil toplum, aydınlar, siyasi güçler bunu ele almalıdır.
Bu seçim döneminde en sakıncalı hususlardan biri, düzeltme adına yapılan daha da bozma oldu. Seçim öncesi, kimin, hangi sıradan seçime gireceği en önemli mesele haline döndürülürken, seçim döneminde de kimin seçileceği ile birlikte, kimin hangi sıradan seçimden çıkacağı mesele haline döndürüldü.
Partilerin ne alacağı değil, şahısların ne olacağı merak konusu oldu. Siyaset, daha da ilkesiz hale döndürülmeye çalışıldı.
Bozulan noktalardan biride, partilerden, parlamentodan şikayet üzerine kurulan düşüncelere bağlı olarak, karma oy ele alındı. Kışkırtıldı. Böylece ne oldu bilir misiniz?
Karma oy borsaları ve bunun simsarları oluştu.
Evet, eskiden de bu alanda istismar vardı. Ama örtülü, utanarak, korkarak, bu yüzden de sınırlı olurdu bu simsarlık. İş daha ziyade doğallığında giderdi.
Ama şimdi, resmen simsarlar çıktı. Şu partiden filan, öteki partiden filanca diyerek al gülüm, ver takke işleri tezgahlandı.
Tam simsarlıklar yapıldı. Karma listeleri dağıtıldı. Şahıs indeksli siyaset kültürü hortlatıldı.
Bu arada partiler içinde de tercih çalışması eskiden de vardı. Ama daha ziyade sınırlı, örtülü yapılırdı. Şimdi o denli açık, o denli bir birine rakip olarak ve açık yapıldı ki kurumsal varlıkların uzun süre içine sıkıntı taşıyacak gelişmeler yaşandı.
Bu seçim döneminde bazı adayların, kendi ticari ve ekonomik varlıkları seçimde partilerinde evvel kendilerinin kazanması için devreye sokuldu. Çalışanları, ayrı ekipler, ayrı görevliler oluşturuldu. Bir tohum atıldı.
Yani Parası olan yarışır. Dayanışma, ortak hareket etme, ideallere, ilkeler saygı yaralandı. Bilgi birikimi es geçti. Gençlik ile tecrübenin bağı kopartılmaya çalışıldı.
Bence bu seçim döneminde, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ,demokratik, siyasi çıkmazın fotoğrafı tam halka yansımadı. Propagandalarda bu eksik kaldı. Evet, belli başlı konularda ilk defa açık mesajlar verildi. Tabloya dair.
Ancak, iktidar olanlar işi gizlemeye, kendini aykırı sayanlarda, örneğin, CTP’ den farkını koyacak diye yalnızca bozulmanın sonuçları üzerinden ajitasyonla yetinmeye kalktılar. Nedenler, niçinler, nasıllar tam anlamı ile ele alınmadı.
UBP liderliği dün Atatürk ve milliyetçilik üzerinden diğerlerini, özellikle, CTP’ yi ötekileştirmeye çabalardı. Bu seçim döneminde bu kez din istismarcılığı ile bunu yapmaya çalıştı. AK Parti’ye dönük yağ için. Dün ayni yağı, Kemalistlere dökerdi. Hala akıl koymadılar.
Ayrıca bir rezalet daha yaşandı.
Kendisi telefonlarının dinlendiğinden, dün kızının konuşmalarının basında yansıtılmasından şikayet eden C.B Eroğlu. Sahte imza olayı ile yazmadığı bir yazının kendisine mal edilmesinden ötürü mağduriyet yaşayan İrsen Küçük.
Casusluk suçlaması ile büyük mağduriyet yaşayan Şener Levent. Bürükselde söylemediklerinin söylemiş gibi yansıtılmasından, bu manipülasyondan şikayet eden Şener Elcil, hepsi, 2. CB Talat’ın ofisinden yapılan konuşmaların kasetinin yayınlanmasından mutluluk duydular. Kullanmaya kalktılar.Yazık. İlkeselliğin bu denli ayaklar altında olması çok düşündürücüdür.
Bu kaset olayları ilkelliği ile yola çıkanlar, yarın her şeyin demokrasi dışı güçler tarafında bozulmasına en büyük zemini sağlıyorlar. Ha içerik.
Bu konuda konuşması gereken insanların beklide en başında ben gelirim. Ama konuşmak, bence bu ilkesizliğe çanak tutmak demektir. Evet, bu seçim döneminde yaşadığımız her şeyi ele almalıyız. Sil Baştan düzenlenmenin beklide en gerekeni budur. Ders almak gerekiyor.
Eskiden şikayet ederken, yeni diye yapılanlar eskinin en ilkel düşüncelerinin boyanarak gün ışığına sürülmesi ise yeni ve farklı diye bir şey üremez.