Seçimlere Müdahaleler Normalleştirilmeye Çalışılıyor
Türkiye’nin KKTC siyasi yaşamındaki rolü inkar edilemez. Bu etki geçmişten günümüze hep vardı ve hala devam ediyor.
Bu durum Ekim 2020 cumhurbaşkanlığı seçimi ile değişti. O güne kadar çeşitli zamanlarda seçimleri etkilemeye ve istediği sonucu çıkarmaya çalışan TC iktidarları Ekim 2020 seçimleri öncesi doğrudan müdahale ile KKTC siyasetini istediği gibi dizayn etti.
Hem Ersin Tatar’ı cumhurbaşkanı seçtirdi, hem de seçim sonrası için UBP-DP-YDP koalisyon hükümetini kurdurdu.
Üstelik sadece cumhurbaşkanını değil, başbakanı da tayin etti. UBP kurultayında en çok oyu alarak başkan seçilen Faiz Sucuoğlu’nu değil, en az oyu alan Ünal Üstel’i başbakan yaptı.
Bu durum KKTC’de demokrasinin tartışılmasına neden oldu. Ayrıca Kıbrıs Türk halkının seçme, seçilme hakkının gasp edilmesini getirdi.
Ekim 2020’den sonra yeni oluşturulan bu dönemde 3 tane seçim yaşandı. Ocak 2022’de yapılan erken genel seçimleri Faiz Sucuoğlu liderliğinde UBP kazandı.
Sucuoğlu kısa zamanda Ankara mutabakatına uygun olarak yeni bir UBP-DP-YDP hükümeti kurdu. Ama başbakanlığı fazla uzun sürmedi. Ankara’nın talimatıyla koltuğu Ünal Üstel’e devretti.
Üstel de Mayıs 2022’de yeni bir UBP-DP-YDP hükümeti kurdu. Bu hükümet tam iki yıldır görevdedir. Kıbrıs Türk halkı hem demokrasisinde, hem ekonomisinde en kötü 2 yılını bu dönemde yaşadı.
Aralık 2022’de bu kez gecikmeli yerel seçimler yapıldı. UBP bu seçimi kazanamadı. 6 ilçe merkezinden Lefkoşa’yı TDP, Mağusa, Girne ve Lefke’yi CTP, İskele ve Güzelyurt’ da UBP aldı.
Yerel seçimlerde en çok yeni belediye kazanan CTP en başarılı parti oldu. Ardından Haziran 2023’de Lefkoşa’da eksilen bir milletvekilliği için ülke genelinde ara seçim yapıldı. Bu seçimi de CTP açık ara önde tamamladı ve milletvekili sayısını artırdı.
Şimdi önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimi var. Ekim 2025’de yapılacak seçim için kulisler şimdiden çalıştırılmaya, bazı senaryolar yeni gibi vizyona konmaya çalışıyor.
Kimi köşe yazarları ısrarla bu hükümetin devam edeceğini, Ankara’nın 2025 cumhurbaşkanlığı seçimlerine bu hükümetle gidilmesi gerektiğini söylediğini ve Ersin Tatar’ın bu hükümetin tüm partileri tarafından ortak aday gösterileceğini, Ankara’nın desteğiyle de Tatar’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilme şansının arttığını iddia ediyorlar.
Kimi köşe yazarları da hükümet ne kadar yanlış yaparsa yapsın başbakanın değişmeyeceğini, Ankara’nın Üstel’den memnun olduğunu ısrarla iddia ediyor.
Yaklaşan UBP kurultayı ile ilgili de Ankara’nın tek adaylı bir kurultay için şimdiden baskı uyguladığını, bu nedenle Faiz Sucuoğlu’nun aday olmayacağı, adaylıkta hala ısrar eden Hasan Taçoy’un da çektirileceğini iddia ediyorlar.
Aslında bu senaryolar doğru da olabilir, uydurulmuş da olabilir. Ama birilerinin, KKTC siyasi yaşamını dizayn etmeye çalışan Ankara’dan birilerinin olası senaryoları biraz da tepkileri ölçmek ve değerlendirmek için bilerek yazdırıldığını tahmin etmek zor değil.
Ama bundan da önemlisi bu yöndeki dedikodu haberciliği aynı zamanda bu müdahaleleri normalleştirme çabasıdır.
2025 cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye’de değil, KKTC’de yapılacaktır. Seçilecek cumhurbaşkanı Türkiye’nin değil, KKTC’nin cumhurbaşkanı olacaktır.
Bu nedenle Ankara’nın istediği değil, Kıbrıs Türk halkının seçtiği kişi cumhurbaşkanı olacaktır.
Ekim 2020’de cumhurbaşkanı seçtirilen Ersin Tatar geçen akşam katıldığı bir TV programında “Türkiye başkasını desteklerse aday olur musunuz” sorusuna verdiği yanıtta “Yeni politika vardır. Tutanakları okuyoruz. Türkiye’nin yeni politikadan vazgeçeceğini düşünmüyorum. Vazgeçerse aday olmam söz konusu değildir” dedi. Böylece en yüksek düzeyde Ankara’nın müdahalesine yeşil ışık yakıyor.
Bu normal bir durum değil. Normalleştirmeye çalışılması da Kıbrıs Türk halkını görünmez kılmaktan öte, tamamen yok etmekle eş anlamlıdır.
Bu ülke biz Kıbrıs Türk halkınındır. Bizi kimin ya da kimlerin yöneteceğine de biz karar veririz.
Boşuna bu müdahaleleri normalleştirmeye çalışmayın başaramazsınız. Bugün size itaat edenler de yarın pişman olacaklar ve itaat yerine itiraz edecekler.