Seçimlere tarihi katılım sergileyip, iki eliyle tarağını dahi düzeltemeyenlerin berberlik yapması engellenmelidir
Ev veya iş yeri kirası ödüyorsunuz...
Sterlin üzerinden...
200, 300 veya 400 hatta 500, bilemediniz bin, 2 bin Sterlin!
Ödemeye devam mı edeceksiniz?
Mümkün değil!
-*-*-
Otomobiliniz için ayda 300 – 500 veya ne bileyim 800 Euro mu ödüyorsunuz?
Ödemeye devam etmeniz mümkün değil!
-*-*-
Fiyatlar her gün artıyor!
Hatta her saat başı bir yükseliş söz konusu!
Elektrik, akaryakıt, gaz artışta; ödeyebilecek misiniz?
İmkansız!
Kazık çifteli!
Bir yanda fiyatlar yükseliyor öte yanda Türk Lirası eriyor!
-*-*-
Ve gençlerimiz kaçıyor...
Bir çok anne – baba, üzüntünün zirvesinde...
-*-*-
Önemli sayıda insanımız Güney’de çalışıyor ve en az dört katı insanımız da aynı yerde çalışmak için sırada bekliyor...
Kaçmalarını nasıl engelleyeceksiniz?
İmkansız gibi duruyor!
Yani TC’deki ağalarınız “kapıları kapatın” mı diyecek?
Ve siz de kapatacak mısınız?
İç savaş çıkar kesinlikle!
Kapatamazsınız!
Diyelim ki kapattınız; ahali öteki tarafta yaşamayı seçmez mi?
Seçer!
-*-*-
Herkesi hain mi ilan edeceksiniz?
Oysa asıl hain bence sizlersiniz!
Dünkü yazımıza iyice bakın, Makarios, Grivas ve EOKA B’nin başaramadığını başardınız siz!
-*-*-
TC’de dün asgari ücret yükselmiş.
Yükselir yükselmez eridi elbette ama bizim için tehlikesi daha başka...
Bir çok TC’li çalışan için artık bu ülkede kalıp çalışmak, “akıllı bir iş” olmayacak...
Ciddi anlamda işgücü eksiği ortaya çıkabilir...
Çıkacak!
-*-*-
Üçüncü ülkelerden gelenler, geldikleri ülkeye “Dolar” gönderiyor...
Bir ay önce ayda 400 Dolar karşılığı Türk Lirası kazanıyorlardı, şu anda 200 Dolar kazanmıyorlar!
Onlar da kaçacak!
-*-*-
TC’den üniversite öğrencisi gelişi düşer mi?
Ev kiraları, mevcut pahalılık eminim TC’li öğrenci sayısını düşürecek...
-*-*-
Haaa, “konut sektörü”nde “yabancı müşteriye satışlar artabilir”...
Üniversite sektöründe “üçüncü ülkeden gelen öğrenci sayısı” yükselebilir.
Türkiye dışından gelen turist sayısı da yukarı çekilebilir ki bunlar önemlidir...
-*-*-
Levent Üretim İnşaat ve Tarım Grubu CEO’su Dr. Afif Say geçtiğimiz gün televizyon programımda konuğumdu; muhteşem fikirleri var...
Yıllarca yurt dışında çeşitli görevlerde bulunmuş, yedi yıldır ülkemizde...
Lütfen faydalanın...
-*-*-
Bir arkadaşım, bir başka profesör arkadaşıma “içinde olduğumuz felaketten beter duruma çözüm var mı?” diye yazdı. Profesör arkadaş, “Profesör Mete Feridun” diye isim verdi...
-*-*-
Yaşamı, iş başarıları ile dolu UBP’nin son dakikada kontenjandan kaybettiği Zeki Ziya var...
-*-*-
Elbette çok değerli, çok iyi iş bilen ve Torosların fotoğrafları, köpeklerin sevişmeleri ile değil, insanlarımızın mahvıyla ilgilenecek çok sayıda insan var...
Elbette bu değerliler arasında bir yığın da siyasi partili kardeşimiz var...
-*-*-
Ama tüm bu insanları toplayacak, toparlayacak, sorunlara çözüm üretmek için ciddi, güvenilir, planlamaya, hesaplamaya, hesap vermeye, şeffaflığa, dürüstlüğe önem veren bir hükümet gerekiyor değil mi?
Her gün Torosların fotoğraflarını paylaşan, abidik gubidik kabullerle zaman geçiren Cumhurbaşkanı ve Türkiye ile sebepsiz bir küslük yaşayan UBP Genel Başkanı bunu başaramaz. Gayet açıktır bu durum...
-*-*-
Birileri, bir şeyler yapmalıdır...
Ve bunun adı, seçimleri boykot değildir...
-*-*-
Tam tersine; seçimlere, belki de tarihi katılım sergileyip, bilinçli oy kullanıp, iki eliyle tarağını dahi düzeltemeyenlerin berberlik yapması engellenmelidir!
UBP ve Türkiye’ye her gün selam vermekten başka hiç işe yaramadığı gayet açık şekilde ortaya çıkan Ersin Tatar’ın “iktidarda” olmaması gerekmektedir...
-*-*-
Durum, boykotçu arkadaşların bir kez hatta birden çok kez düşünmesini gerektiren bir durumdur.
Sandığa gitmeyen her yurtsever; UBP ve Tatar ama onların ötesinde Erdoğan ve ekibinin ekmeğine bal sürecektir...
Lütfen çok iyi hesap yaparak; çok iyi hesap yapanları Meclis’e taşıyalım; işe yaramazsa, o Meclis binasını içindeki 50 kişiyle birlikte ateşe vermeyen her gün Torosların fotoğrafını paylaşmaktan başka bir şey yapamayanın durumuna düşsün!
İstirdat siyaseti çökmüştür yaşasın federal Kıbrıs!
Egemen ve eşit devlet iddiası sadece bir safsatadır.
Egemen ve eşit devlet iddiasını ileri taşıyan, taşıyacak olan, taşınmasına destek verecek olan hiç bir “kardeş, dost, kardeşten öte, milletdaş” devlet söz konusu değildir.
-*-*-
Gerçek apaçık ortadadır.
Türkiye, iflasın ötesinde yıkımla karşı karşıyadır ve bırakın bizi taşımayı, kendi hareket edemez durumdadır.
-*-*-
Türkiye, sadece ekonomik olarak çökmemiştir.
Bu çöküş, demokrasiyle gelmiş ama şeriat diktatörlüğüne doğru gidişin “kimsenin işine gelmediği” gerçeğinin siyasi anlamda nüksedişidir.
-*-*-
Türkiye’yi yöneten veya yönetenler, ipin ucunu kaçırmış durumdadır.
Türk Lirası’nın içine düştüğü krizin, yalandan savunması dahi artık mümkün değildir.
Propaganda şansı kalmamıştır.
-*-*-
Hala, hellimin tescili konusunda bile hamasi tavır takınan biatçılığın devri tamamlanmıştır.
-*-*-
Türkiye ve O’nun destekçilerinin 1958’den beri hayata geçirmek için büyük çaba sarf ettikleri “İstirdat Siyaseti” ömrünü tamamlamıştır.
“Kıbrıslıların, Kıbrıs’a” ve “Kıbrıs Türk toplumunun da toplumsal varlıklarına” gerçek anlamıyla, yalın şekliyle, sade yapısıyla sahip çıkmasının vakti gelmiştir.
Uyanın!
Yaşasın federal Kıbrıs!
O kadar!
Ahhhhhhh o günler ahhhhhh!