Seçmen Eğilimleri
Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşıyor.. Henüz adayların oy oranları ve sıralanması ile ilgili güvenilir bir kamuoyu yoklaması açıklanmadı.
Adayların ve siyasi partilerin kendi amaçları için anketler yaptırdığını duyuyoruz ama açıklanmıyor.
Bir ay kadar önce, Türkiye’den Metropoll şirketi Kıbrıs’taki Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik bir araştırma yapmıştı. Ancak sonuçları kamuoyu ile paylaşılmadı.
Şirketin internet sayfasını sürekli yokluyorum ama anket verileri nedense açıklanmıyor. Türk basınına da henüz sızmadı. Belki de TR’deki bir kurum için istek üzerine yapılmıştır..
Son dönemlerdeki seçimler için yapılan araştırmalar doğru tahmin edilemedi. Bu nedenle hiç bir şirket bu riski göze alıp anket yayınlamıyor.
Siyasi partiler veya adaylar anket yaptırıyor ama açıklanmasını istemiyor.
İnsan hak veriyor..Avrupa’daki gibi “olgun ve özgür” seçmene sahip değiliz. Çoğu insan hem etki altında hem de oy vermeyi düşündüğü aday ile yarışan siyasi parti veya diğer adayların duymasını, bilmesini istemiyor.
Diğer yandan yapılan kamoyu yoklamasında çıkan sonuçların, en yükseklerde çıkanların leyhine işleyebileceği düşünülüyor. Seçmenlerimizin önde giden adaya yönelebileceği varsayılıyor.
1976 yılından günümüze uzanan seçimler, zamanın ve toplumun içinde bulunduğu durum, siyasi-sosyal ilişkiler ile biçimlenmiştir. Bu zaman dilimi içindeki seçimlerde, seçilecek kişi ve partiler önceden belliydi. O yılların ortamında, bu gerçeğe rağmen, seçilmeyeceğini bildiği halde bazı aday ve partilere oy vermeye devam edenlerin demokratik sıkıntısını yaşayanlar bilir.
19 Nisan 2015 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk kez kıran kırana bir yarış olacak gibi görünüyor. Adaylar oldukça kaliteli. Seçimin 1.turda bitmeyeceği belli olunca ilk iki sırayı kimin alacağı ön plana çıkıyor. İki turun da çok heyecanlı geçeceği bellidir.
Bir süre önce yapılan “halkın eğilimleri” araştırması, cumhurbaşkanı adayları için iyi bir yol göstericidir. Toplumun “sorun” olarak gördüğü konular en yüksek orandan başalayarak dizilmiştir. Geçmiş seçimlerin aksine “Kıbrıs sorunu” %13 oranındaki kişi tarafından sorun olarak alt sıralara yerleşmiştir.
Bu durum, halkın çözüm istemediği şeklinde asla yorumlanamaz. Ancak çözüleceğine olan inanç azalmıştır. Bunca yıldır çözümlenmeyen bir konuda verilecek sözler biraz havada kalacaktır.
İlk kez, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde toplum sorunları ön plana çıkıyor. İşsizlik, pahalılık, düşük ücret ve maaşlar, adaletsizlik, torpil, kayırmacılık, yolsuzluk, denetimsizlik, kamu yönetiminin zayıflığı, eğitim, çevre sorunları, beledi sorunlar, sağlık problemleri gibi..
Bu sorunlar yıllardır çözümlenecek sanıldı ama aksine katlanarak devam ediyor.
Genel seçimlerde bu sorunları aşacak olan hükümetlere umut bağlanmıştı. Ne yazık ki bu devasa sorunlar çözülecek gibi görünmüyor. Yapısal sorunlar ortada durdukça çok daha karmaşıklaşıyor. Ayrıca, seçimlerden tek parti hükümeti çıkma olasılığı da kalmadı. Tüm siyasi partilerin bir araya gelip ortak bir reformda uzlaşmaları gerekiyor ama olması mümkün değil.
Seçmenin 2015 cumhurbaşkanlığı seçimleri için sosyo-psikolojik eğilimi şöyle özetlenebilir:
• Toplumun sorunlarına eğilip, hükümetleri uyarıp anayasa çerçevesinde denetçilik yapacak bir lider aranıyor.
• Partizanlığı, yolsuzluğu ve haksızlığı sonlandıracak, bağımsız davranabilecek bir lider isteniyor.
• Kendi toplumundan başka hiç bir yerden yönlendirme ve emir almayacak bir cumhurbaşkanı aranıyor.
• Kıbrıs sorunu çözülmese de tek taraflı dahi olsa insiyatif alacak, Maraş’ın ve daha fazla sınır kapıları açılması, mevcut barikatlarda daha rahat geçilmesinin düzenlenmesi ve iki toplumu daha fazla yakınlaştıracak güven yaratıcı önlemleri hayata geçirecek bir cumhurbaşkanı özleniyor..