'Şeffaflık' seçim broşüründe...
Kıbrıs sorununun en çetrefilli konularından olan “mülkiyet ve toprak” masada…
Liderler konuyu bir süredir ele alıyor.
Sağ olsun Kıbrıslı Rum liderliği kendi basınını bilgi açısından besliyor da; bizler de nelerin konuşulduğunu öğreniyoruz.
En azından Kıbrıs Rum tarafının bakışı ile sunulan haberleri okuyarak neler konuşulmuş, anlamaya çalışıyoruz.
Rum liderliği sağ olsun diyorum, çünkü bizim tarafta her zaman olduğu gibi karartma var.
Bilgi veren yok.
Masada neler konuşuluyor?
Hemen hemen herkesi ilgilendiren mülkiyet konusunda tarafların tutumu ne?
Cumhurbaşkanlığı bilgi vermiyor.
‘Cumhurbaşkanlığı Sözcülüğü’ ne yazık ki yetersiz kalıyor.
(Zaten her gün onlarca kabulü olan ve her kabulde açıklama yapan bir Cumhurbaşkanı'nın 'sözcüye' ne ihtiyacı vardı? Bu da ayrı bir tartışma konusu…)
***
Seçimden önce 'şeffaflık' diye diye propaganda yapanlar şimdi en önemli bilgileri toplumdan gizliyor.
Rum basının geçtiğimiz haftadan beri yayın yapıyor.
Biz izliyoruz, okuyoruz.
“Güvenilir kaynaklar” diyerek dayandırılan resmi açıklamalarla topluma bilgiler servis ediliyor.
Doğru veya yanlış, bir bilgi akışı var.
Basında kalem oynatan birçok meslektaşım günlerdir bu konuya işaret ediyor, Cumhurbaşkanlığı'nın neden sessiz kaldığını sorguluyor.
Halklılar!..
Neden kendi toplumuna bilgi vermiyor Akıncı?
Nerede şeffaflık?
Yandı, bitti, kül oldu?
***
Canlı yayında hep birlikte izledik.
'Mülkiyet Komisyonu'nun konuşulduğu görüşmeden sonra basının karşısına geçen BM temsilcisi Eide konunun detayları hakkında bilgi verdi.
Bu açıklamanın ardından görüşme alanından çıkan Cumhurbaşkanı Akıncı, Saray'a geldi.
Basının gözü Akıncı'nın üzerindeydi.
Günledir Rum basınının yazdığını bu kez Eide açıklamıştı.
Bu konuda bir sözü olmalıydı.
Tek söz söylemedi, “mülkiyet ve toprak konuşuldu” demekle yetindi.
Yuvarlak cümleler kullandı.
Soru sorulmasına da fırsat vermeden dönüp arkasını Saray’a girdi.
Mustafa Akıncı Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ısrarla kendini toplumdan uzaklaştırıyor.
Ve ne yazık ki 'şeffaflık' seçim broşüründe kalıyor.
***
Buraya kadar yazıklarım konunun şekliyle ilgili…
Olayın bir de 'içerik' tarafı var tabii…
‘Mülkiyet’ meselesinde uzlaşılan ya da ulaşılamayan konuların detayında neler var?
Örneğin Rum basını “iki kesimliliğin ortadan kalktığını” yazıyor.
POLİTİS gazetesi “Mülkiyette Bozma Adımı... Toplu Takastan Kişisel Haklara... Anlaşmayla Ayrılık Kavramı İptal Ediliyor” başlıklı haberinde, olası bir çözüm sonrasında ‘iki bölgelilik’ kavramının iptali konusunda uzlaşıya varıldığını yazıyor.
Gazete “Anlaşma, Kıbrıs Türk tarafının, toplu mal mübadelesi (takası) tezini değiştirip etnik köken temelinde ayrılık (iki bölgelilik) anlayışını iptal ederek, bir göçmenin öteki toplumun oluşturucu devletinde dahi malına geri dönme olasılığını açık bırakması ile mülkiyetin kapatılması için ilk adımı oluşturuyor” yorumunu yapıyor.
Öte yandan eski Müzakereci Kudret Özersay ise müzakerelerdeki seyirle ilgili açıklama yapıyor ve ‘AB müktesebatı’ konusunda uyarıda bulunuyor.
Özersay “Sayın Eide’nin dediği şekilde ‘AB müktesebatına tam uyumlu bir çözüm’ yaklaşımı kabul ediliyorsa bu kadar yıllık mücadele ile yerleşmiş bir BM parametresi haline gelen ‘sarih çoğunluğu’ ve kurucu devletlerin iki-kesimlilik karakterine saygıyı herkes artık unutabilir. Eide’nin 11 Şubat Ortak Açıklaması’na ters düşen, Kıbrıs Türk tarafını ciddi bir cendere altına koyan bu yaklaşımının düzeltilmesi için acilen girişim yapılması gerekir diye düşünüyorum.” diyor…
***
Şimdi tüm bu iddialar ışığında Cumhurbaşkanı’nın kapsamlı bir açıklama yapması gerekmez mi?
Önceki gün Sözcü Barış Burcu’nın BRT’de yaptığı açıklamalar yeterli değil kanımca... Akıncı’nın konunun içeriğiyle ilgili bu topluma bir açıklama borcu olduğunu düşünüyorum. Eğer bu yapılmazsa kuzey ve güneyde manipülasyonlar devreye girecek, iş içinden çıkılmaz bir hale gelecek. Mülkiyet gibi bir konuda toplumdan bilgi gizlemek, tarafımızın bakışını ortaya koymamak süreci zora sokacak. Bizden söylemesi…
----------------------
Kıbrıs sorununda meclis sürece ne kadar dahil?
Ne kadar bilgili?.. Konuştuğum bazı vekiller “müzakere tutanaklarının meclise çok geç geldiğini” söylüyor... Acaba Cumhurbaşkanı meclisi bilgilendirmeyi düşünüyor mu? En azından tutanakları bir ay gecikmeyle değil, erken yollasa daha iyi olmaz mı?