Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Sefiller

A+A-

Şiddet çok fazla arttı hayatımızda...
Tecavüz, çok arttı, çok...
Cezaevinde geçmişte hırsız vardı, en fazla...
“İpten çamaşırları bile çalıyorlar” derdi anam, savaştan sonra ilk yıllarda...
Şimdi insanı alıyorlar ipten!

*  *  *

Cezaevindeki rakamlar ürpertiyor.
Uyuşturucu var en fazla...
Asıl korkunç tablo sonrasında...
Cinayet, tecavüz, taciz, cinsel istismar suçları geliyor peş peşe...
Çocuklara yönelik istismar suçları çoğunlukla...
Birisi çocuğumuzun yanına yanaşsa, korkuyoruz.

*  *  *

Hırsız doldu memleket” derdik.
Şimdi neredeyse razıyız!
Çünkü şimdi sapık kaynıyor ortalık.
En güzel yerleri bu ülkenin, en romantik ve doğa harikası, hepsi “cinayet mahalline” dönüştü.

*  *  *

Bir içerideki cezaevi var, bir de dışarıdaki...
İçerideki suçlular katiller, sapıklar...
Mafya çoğunlukla dışarıda...
Bir de “kirli para” var, oluk oluk akan...
Bahsin, kumarın, fuhuşun yasa dışı olanını kanıksadık artık...
“Ne olmuş canım” diyoruz, “para kazanıyor insanlar, dünya kadar insana ekmek veriyor...
Eğer kan akmıyorsa, içinde şiddet yoksa, can almıyorsa birileri, çoğu kirlilik “ekonomik faaliyet” kabul ediliyor.

*  *  *

Başka başka “kayıt dışı” işlerin lafı dahi olmaz artık.
Faturasız iş yapmış.
Vergi kaçırmış.
Kamudaki işini paravana çevirmiş, şirket kurmuş dışarıda...
“Ne olacak canım, yapmayan mı var…”

*  *  *

Tam bir “korsan” adasına dönüştük, farkında mısınız?
Tam!
Neredeyse adım attığımız her yer kamera olacak yakında, karakollar hep dolu, yeni ve çok daha büyük cezaevinin eli kulağında…
 

*  *  *

Farkında mısınız, bu düzen “iki devletli.”
Bu düzenin “garantörü” var.
Her dairenin biri koltukta, biri yedek dört-beş müdürü, müsteşarı var…
Meclis’te üç, cezaevinde dört sendika var örgütlü…
Yirmiden fazla üniversite, belki otuz bin asker var.
“Canımızı kurtardık” diyorlar bu düzenin adına!

*  *  *

Ciddi misiniz gerçekten!
Hani Victor Hugo’nun “Sefiller”inden bir söz geliyor aklıma...
“İyi olmak sadece doğal olmakken, neden herkes rol yapıyor.”
Sefilliğimiz anlaşılmasın diye, kim bilir...

 

 

Bu yazı toplam 2347 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar