1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Şehitlerin kanlarına  ihanet eden gafiller!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Şehitlerin kanlarına  ihanet eden gafiller!

A+A-

Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, “Eğitimde belli ki yanlış giden bir şeyler var” itirafında bulundu.
Gerçekten kutluyorum…
Çünkü, bu ülkede eğitimde yanlış giden bence çok şey var…

-*-*-

Çavuşoğlu’nun bahsettiği, “40 bin yabancı işçinin ülkede çalıştığı ama ülke insanının iş bulamadığı” ile ilgili “yanlışlık”…

-*-*-

Dün televizyon programında Çavuşoğlu’nun itirafından söz ettiğimde, “Maaşları doğru dürüst yapsınlar, çocuklarımız kaçmak zorunda kalmasın” dedi bir izleyici…

-*-*-

Çavuşoğlu’nun itirafında, “plansızlık” bence en göze çarpan kısımdır…
Peki plansızlık nedir?

-*-*-

Mesela doğru ve de düzgün bir nüfus politikamız olmadı.
Dileyen bu ülkeye geldi.
Hatta buraya nüfus taşımak bir siyaset olarak uygulandı.

-*-*-

Hala da aynı sömürgeci, yayılmacı siyasetin uygulaması sürüyor.

-*-*-

Ama bu gelenlerin eğitim, sağlık ve barınma ile alakalı sıkıntılarına çözüm üretildi mi?
Hayır!

-*-*-

Çocuklar sınıflara yığılıyor; ders kalitesi düşüyor…
Kültür seviyesi ve kültürel uyumsuzluk ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.

-*-*-

Özel ve devlet ayrımı artıyor.
Akabinde ekonomik sıkıntılarla birlikte, özelden devlete plansız bir kayış da yaşanıyor ve bu konuda da çözüm üretilemiyor.
Öğrenci hesaplanamadığı için, öğretmen hiç hesaplanamıyor.
Her şey her geçen gün daha da kötüye gidiyor.

-*-*-

Ve daha nicesi…

-*-*-

Geçmiş mi?
Geçmişte ilkokul 6 seneydi, 5’e indirdik.
Bence büyük bir hata ve büyük bir kültürel bozulma sebebi.

-*-*-

Bir yandan nüfus arttı, öte yandan okullardaki “oyun” veya “sosyal faaliyet” saatleri azaldı.
Tam gün eğitimden vaz geçildi.
Dediğim gibi, daha nice yanlışlar yapıldı.

-*-*-

Kültürel asimilasyon had safhaya çıkarken, yine ithal Kuran kursları da ciddi eğitim kalitesi sıkıntısı yarattı.
Bu konuda en basit eleştiriyi yapacak olursam; örneğin, Arapça öğrenen çocuklar, Suudi Arabistan’da eğitime gitmedi…

-*-*-

Ama hepsinden öteye; özellikle 2020 ve 2021 yıllarında “uzaktan eğitim” fiyaskosu yaşandı.
Bir yandan binlerce çocuk sıfır eğitim aldı, öte yandan zengin – yoksul ayrımı arttı.

-*-*-

Ve bütün Dünya şu anda bu iki yıllık pandemi dolayısıyla yaşana kapanma sürecinde, çocukların psikolojik sorun ya da travmalarının arttığı gerçeğini ortaya koyarken, bizde bu konuda “sıfır” çalışma yapıldı.

-*-*-

Devlet, iki yıl uzaktan eğitim ve eve kapanma nedeniyle çocuklarımızda yaşanmış olması muhtemel anksiyete ve depresyon gibi ruhsal sıkıntıların oranını kesinlikle saptamadı.

-*-*-

Amerikalı ve İngiliz uzmanlara göre, yoksul ailelerin çocukları, pandemi sürecini, zengin ailelerin çocuklarına göre çok daha kötü ve verimsiz geçirdi.
Ve bu süreçte, anksiyete ve depresyon oranı, yoksul ailelerin çocuklarında, zenginlere göre daha yüksekti…

-*-*-

Biz ne mi yapıyoruz?
Abi biz hükümet değiştiriyoruz.
Başbakan deviriyoruz.
Ersin Tatar’a açılış yaptırıyoruz, sera ve bittacı gezdiriyoruz.
Çözüm isteyenlere sövdürüyoruz, sonra eleştirenleri de “hain” ilan etmek gibi “milli ve de ulvi” işlerle ilgileniyoruz.

-*-*-

Elektrik hırsızları ve hırsızlıkları ile uğraşıyoruz.
Üretimden koparılıyoruz.
Güney Kıbrıs’ta iş bulmaya zorlanıyoruz.

-*-*-

Protokoller imzalayıp, bir yandan parasızlığımıza çare arıyorken aşağılanıyoruz; öte yandan “dinsizliğimize!!!”, “sahih” yani “gerçek” din eğitimiyle çare olmanın hesaplarına imzalar atıyoruz!

-*-*-

Turist getiremiyoruz.

-*-*-

Kısacası her açıdan batıyoruz.
Eğitim dahil tabii ki!

-*-*-

Yapmamız gereken bir çok şey var, yapmıyoruz!
Bunları eleştirince de, “şehitlerimizin kanlarına ihanet eden gafiller” oluveriyoruz!

 


“Devletiniz gibi, sizin 
dostluğunuz da mı sahte?”


Halil Falyalı öldürüleli neredeyse 4 ay oldu…
Arada bir adı haberlerde yer alıyor.
O kadar.
Ne Türkiye’deki soruşturmalardan haber var, ne de KKTC’dekilerden…

-*-*-

Oysa, şu anda KKTC’de iktidarın tüm koltuklarını tutanlar arasında, haftada en az 20 kez telefonda görüştükleri; haftada en az beşer kez birlikte yemek yedikleri var…

-*-*-

Bunlar, dostları değil miydi?

-*-*-

Bu “dostlar!!!”, örneğin Türkiye ziyaretlerinde, “Halil Falyalı cinayeti ile ilgili soruşturmanın gidişatı” hakkında soru soruyorlar mı?

-*-*-

Örneğin Polis Genel Müdürü veya Başsavcı, soruşturma veya soruşturmaların seyri konusunda topluma açıklama yapma gereği duyuyor mu?

-*-*-

Yoksa o mesele kapandı mı?

-*-*-

EOKA vurdu diyelim mi?
Evet, kalleş Rumlar vurdu canım!
İster misiniz, “Grivas planı yaptı, Nikos Sampson vurdu” diye bir de yazılı açıklama yapılsın?
Olur mu olur!

-*-*-

Bazılarını tenzih ederim ama Cumhurbaşkanı dahil, tüm UBP yetkilileri ve KKTC yöneticilerine bir tek soru sormak istiyorum:
“Devletiniz gibi, sizin dostluğunuz da mı sahte?”


banda.jpg

Joyce Hilda Banda… Beş çocuk annesi… Malavili eğitimci ve siyasetçi. Banda, Afrika ülkesi Malavi'de 2012 ile 2014 yılları arasında ülkenin ilk kadın devlet başkanı olarak görev yaptı… Göreve gelir gelmez, “başkanlık jeti” ile “başkanlığa ve diğer makamlara ait” 40 lüks aracı sattı. Elde edilen para, açlık yaşayan 1 milyon insana dağıtıldı… Prestij ve itibar için 3 koruma alma gibi bir hedefi hiç olmadı… Memleket açlıkla sınav verirken, kendime bir külliye yaptırayım gibi bir görgüsüzlükle de hiç uğraşmadı. Banda’ya ne mi diyorlar? “Çok büyük bir insan”…

 

Bu yazı toplam 2011 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar