1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. “Sekiz dakika uzaklıkta saklanıyorlardı ve kaçtılar”
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

“Sekiz dakika uzaklıkta saklanıyorlardı ve kaçtılar”

A+A-

Pervin Aksoy İpekçioğlu bir ceza hukukçusu ve Serin’in annesi…
O korkunç depremde evladını yitiren annelerden biri…
Dahası…
O gün, o an, oradaydı…
İsias Otel’in “yıkıntılarından” başını kaldırdı, nefes aldı, çocuklarının ismini haykırdı, nefessiz kaldı; 39 kişilik Kıbrıs kafilesinde depremden sağ kurtulan dört kişiden biri…
6 Şubat Adıyaman felaketini her yönüyle yaşadı.
Evladını yitirdi, canından can bıraktı, şimdi adalet peşinde…

Çok samimi bir temennisi var.
“Aileler olarak içimiz soğur mu, bu acı geçer mi, asla geçmez. Ama en azından adalet yerini bulursa, belki, gelecekte böylesi acıların yinelenmesini önleyebiliriz. Bir herkes için adalet istiyoruz, deprem sanıklarının tümünün hak ettiği cezayı almasını talep ediyoruz.”

Kanal Sim’de İsias Dosyası’nı “Masa”ya taşıdık, sevgili Aysu’yla birlikte hayatımızın en zor programlarından birini yaptık.

Pervin hanım “Ayakta durmamızın tek nedeni adalet mücadelemizdir” diyor ve özellikle altını çiziyor, “Birbirimize böyle kenetlendik. Şimdi en kritik dönemdeyiz. Çok daha dirayetli durmamız gerekiyor. Acı hep aynı acı…”

***

“Otel sahiplerinden, ailesinden, avukatlarından bugüne kadar sizinle temas kuran oldu mu” diye soruyorum Pervin Aksoy İpekçioğlu’na…
“Yok” diyor.
- “Beklediniz mi?”
- “Yok, beklemedim, nasıl tepki vereceğimi de bilemem.”

Sonrasında anlattıkları…
Gözleri derinleşerek ve boğazından sözcükler düğümlenerek, yüreğini yüreklerimize taşıyarak adeta parça parça…
“Biz orada canlarımızı kurtarmaya çalışırken, otel sahibi bu insanlar, kendi evlerinden çıkmış, Adıyaman şehrinin girişinde, otele sekiz dakika uzaklıkta bir yerde saklanıyordu. Aksaray’dan kızı ve damadı geldi, kendilerini aldı, eşini Aksaray’a kızının yanına götürdü. Kendileri de oğluyla birlikte Kocaeli’nde yakandı, üzerlerinde ruhsatlı tabancaları ve parayla…”

- “Gelip otele bakmadılar bile…”
- “Telefonla otelin müdürünü oraya gönderdiler ve arayarak, sağ çıkan var mı diye sordular. Otelin yıkıldığını duydular tabi… Gelmediler bile…”

- “Bu nasıl bir vicdan…”
- “Vicdanları olsaydı böyle bir bina yapmazlardı zaten…”

isias-002.jpg


“Bina en baştan itibaren taşıyışı sistemlerinde bir düzensizlik üzerine kurulmuş” 

İddianame Adıyaman 3'üncü Ceza Mahkemesi'nin önünde...
Duruşmaların başlamasına artık sayılı günler var.

"17 Kasım'da iddianame tamamlandı, ilk okuduğumda bizim için yeni bir yıkım oldu."

Bilirkişi Raporu’nu Karadeniz Teknik Üniversitesi hazırladı.

Otelin 1993'te alınan yapı rushatı "apartman"dı.

2001 yılında yapının otele dönüştürülmesi kararlaştırıldı.

"Statik proje" ya da "statik hesap" ortada yok.

O dönemki deprem haritasına göre Adıyaman 2'nci deprem bölgesiydi.
“Siyasi nüfuzu olan bir aile…”
“Belediyeden yapı ruhsatı alınırken görevli kişiler hiçbir proje, hesaplama talep etmedi…”

Sonrasında aynı memurlar kendini otel olarak satan binaya “yapı kullanım izni”ni de verdi.
Bu cinayete “devlet” ya da siyasi iktidar ortak aslında!

5 tutuklu var şimdi, 3’ü otelin sahibi…
2 de mimar, mühendis.
Ayrıca…
2 mimar mühendis de yaş haddinden dolayı adli kontrolde…
Yine aileden 2 kişi daha adli kontrolde…
Toplamda 11 sanık…

İnşaata izin veren, denetlemeyen, göz yuman “kamu görevlileri” için henüz bir soruşturma yok.
“Bina en baştan itibaren taşıyışı sistemlerinde bir düzensizlik üzerine kurulmuş”  diyor Pervin Aksoy İpekçioğlu.
“410 metrekarelik kaç kat var, ancak binanın yıkılmasının tek sebebi o kaçak kat değildir. Binanın yapımında onlarca hata var.”

isias-2.jpg


“72 canın bedeli 7,8 yıl olamaz”

“İlk on saniyede bu bina patladı ve öne doğru düştü.”
O korkunç binadan sağ çıkan kişi olarak, kendi yaşadıklarını, birince tanıklıkla anlatıyor Pervin hoca…
“Bina kum yığınına dönmüştü, nefes alacak hiçbir yaşam alanı yoktu.”

Şimdi ortada bir iddianame var.
Sorumlular “Bilinçli taksir” ile suçlanıyor.
Ceza Hukukçusu olarak “olası kast” diyor Pervin Aksoy İpekçioğlu.

Bunlar belki hukuki terimler ama işin özü şu…
O çürük yapının sorumlularını “bilinçli taksir”le suçlarsanız eğer kimi tedbirleri aldığını ön görürsünüz.
Halbuki mal sahipleri binayı en baştan itibaren kalitesiz, yetersiz ve sorumsuzca inşa ettiler.
Taşıyıcı sistem düzensizliği olan bir binanın ayakta kalması mucize olurdu.
Umursamadılar.
“Olası Kast” bu!

72 can kaybedildi İsias’da…
35 evladımız…
“Bilinçli Taksir”den mahkûmiyet gelirse…
7-8 yıl sonra “özgür” bu insanlar…
“Olası Kast” ile yargılanırlarsa, her bir can için verilecek ceza çarpılacak.

“72 canın bedeli 7,8 yıl olamaz” diyor Pervin hoca, haklı…

isias-3.jpg


“O binayı sağlam yaptıklarını benim yüzüme söylemelerini isterim…”

Yargılamalar başladığında yeniden Adıyaman’a gidecek aileler…
Çok kolay değil…
O acıyı yenide yaşanacak…
Çocuklarının seslerini, gözlerini, düşlerini alacaklar yanlarına ve gidecekler…
En önemlisi de ilk kez yüzleşecekler, kendine ‘otel’ diyen yapının sahipleriyle, mimarlarıyla…
“Cinayet mahalline” gidecek ve aslında “katillerle” yüzleşmeyi deneyecekler.
Nasıl dayanacaklar, bilemiyorum.

“Biz orada 6 gün geçirdik ve orası cehennemdi. Hem uzun hem de yıpratıcı bir süreç olacak. Biz aileler için özellikle… Mahkemede yüzleşeceğiz. Belki de yüzleşmemiz gerekir. Hesaplaşmak dediğimiz o aslında… Yüzümüze söylemelerini isterim ben… O binayı sağlam yaptıklarını benim yüzüme söylemelerini isterim…”

Adıyaman’da havaalanı var ancak iç hatlar için kullanılıyor.
Şimdi aileler Kıbrıs’tan direkt sefer istiyor.
Mahkemeye gitmek, geri dönmek istiyorlar, her duruşmada...
Her duruşmada bir aile grubunun temsiliyeti planlanıyor…
İlk duruşmada tüm aileler orada olacak.
Kıbrıs’ın tümü orada olmalıyız ilk duruşmada…
Vekiller de olmalı sivil toplum da…
Ne kadar çok olursak…
Bu davaya nasıl sahip çıktığımızı hissetmeli mahkeme…
Yanlarında olmalıyız…
Ne kadar çok olabilirsek…

Bu yazı toplam 4640 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar