Sektörde iki olgu: Kurumsal hafıza ve uzman eksikliği
Ülkemizde eksikliğini hissettiğimiz ama özellikle Şans Oyunları sektöründe bizim her an yaşadığımız iki olgu: Kurumsal hafıza ve uzman eksikliğidir.
YENİDÜZEN ADVERTORIAL
Casino İşletmecileri Birliği | Ahmet Arkın
Ülkemizin birçok sorunu vardır. Gerek ekonomik, gerek sosyal, gerekse siyasal alanda farklı farklı sorunlarla her gün karşı karşıya gelmekteyiz.
Aslında yaşamın her alanı günlük olarak karşılaştığımız sorunları çözme üzerine kuruludur. Her gün karşımıza çıkan bir sorunu çözerken bir başka sorunla karşılaşırız. Sorunsuz, yani mücadelesiz hayat zaten düşünülemez.
Ancak modern toplumlar sorunlarını çözmek için çeşitli yapılar geliştirmişlerdir. Çözsünler veya çözemesinler karşılaştıkları sorunlarla ilgili bir birikim oluşturarak, yapıların kurumsal hafızaya sahip olmasını sağlamışlardır.
Böylelikle bir süreklilik arz eden kurumlar yaratmışlar ve farklı konularda uzmanlaşmaya sahip olmuşlardır. Toplumsal yaşamı oluşturan, ekonomik, sosyal-kültürel ve siyasal alanların sürdürülebilirliği bir ölçüde hatalardan ne oranda ders çıkartıldığıyla ilişkilidir. Hatalardan ders çıkarma ise kurumsal hafıza ve uzmanlaşma ile yakından ilişkilidir.
Ülkemizde eksikliğini hissettiğimiz ama özellikle Şans Oyunları sektöründe bizim her an yaşadığımız iki olgu: Kurumsal hafıza ve uzman eksikliğidir.
Başkanı olduğum Birlik, ülkemizdeki Şans Oyunu Salonlarını (Casino) temsilen yasa ile kurulmuş bir Birliktir. Birliğin temsil ettiği sektör ise medyada ve özellikle sosyal medyada en fazla saldırı, haksız eleştiriye ve itibarsızlaştırılmaya çalışılan sektördür. En kolay hedeftir saldırılar için.
Kuruluş yasamız bizlere “Şans Oyunu Salonu faaliyetlerini organize ederek uygun biçimde gelişmelerini sağlayacak önlemleri almak, mesleki ahlak ve birliği korumak” görevini verir. Bu görevimizi yerine getirirken bir yanda Şans Oyunu Salonları diğer yanda ise devlette bağlı olduğumuz kurum esas paydaşlarımızdır.
Sektörümüz Maliye Bakanlığına bağlı Devlet Emlak Dairesi Müdürlüğünce denetlenmekte ve idare edilmektedir. Zaten sadece bu ifade dahi sanırım devletin sektörümüze bakışını anlatmakta yeterlidir. Uzmanlık alanı devlet mülkleri olan bir kurum, ülkeye yıllık katkısı neredeyse 700 milyon doları bulan bir sektörü denetlemekle görevlendirilmiştir.
Daire içerisinde iyi niyetle çalışan ve sektörü yakından tanıma tecrübesine ulaşmış birkaç çalışan vardır ancak bu dairenin kuruluşu, yapısı ve yasası gereği sektörümüzdeki herhangi bir gelişmeyi takip etmesi, yenliklerden haberdar olması, uluslararası ilişkiler kurması mümkün değildir. Bizi denetlemeleri ise ancak oyun makinelerini saymakla sınırlıdır.
Bu kurum içerisinde veya dışarıdan hizmet alarak çalıştığı konuyla ilgili ne bir sosyal bilimci, ne bir psikolog, ne bir muhasebe uzmanı ne bir hukuk uzmanı bulunmaktadır. Böyle bir yapının şans oyunları sektörünü ne denetlemesi ne etkilerini araştırabilmesi ne de çözüm önerileri üretebilmesi mümkündür. Geliştirilmesi için yapacakları önerileri düşünemiyorum dahi…
Bu dairenin uluslararası alanda Casino sektörüyle ilgili gelişmeleri yakından takip etmesi de gerekmektedir. Tanınmamış bir ülke olduğumuzdan sektörle ilgili yeni normlar, yasalar, uygulamalar, kısıtlamalar, önlemler, denetimler ve teknolojik gelişmeler bizlere normal iletişim veya ilişki kanallarından ulaşmamaktadır. Bizler bu bilgilere ulaşmak için ekstra çaba sarf etmeliyiz. Ancak bağlı olduğumuz kurumun bunu yapabilecek ne insan kaynakları, ne yasası ne bütçesi ne de buna yönelik organizasyon yapısı vardır.
Acı bir örnek vereyim; IAGR (International Association of Gaming Regulators) her ülkenin Şans Oyunlarını denetleyen kurulların uluslararası birliğidir. Her ülkenin ilgili denetleyici kurulu buraya üyedir. Bu kuruluşa İngiltere de, Yunanistan da ABD’deki federal organlar da, Norveç de, Brezilya da vs vs neredeyse tüm ülkeler üyedir. Bu üyelerden bir tanesi de KKTC’dir.
Bu uluslararası birlik, şans oyunu salonlarıyla ilgili tüm yeni gelişmeleri takip eden, yeni kurallar ve denetim modelleri geliştiren çok önemli bir birliktir. Biz sektör olarak devleti bu birliğe üye yaptık.
KKTC’nin sanırım tek tam anlamıyla uluslararası üyeliği bu birliğedir. Devleti yönetenler doğal olarak bu birlikten haberdar dahi değildi.
Biz kendi girişimlerimizle bu uluslararası kuruluşa ulaştık, devletin başvurusunu hazırlaması için yardımcı olduk ve işin acı tarafı üyelik aidatını da kendi kredi kartımızla ödedik. Neden?
Devlet kurumlarımız bu alanda tanınmışlık sağlasın, uluslararası network’ün parçası olsun, gelişmeleri takip etsin ve bizleri tüm dünyada uygulanan kurallar çerçevesinde daha verimli olarak denetleyebilsin diye.
Ancak bağlı olduğumuz devlet dairesi bu uluslararası kuruluşla ilişkilerini sürdürecek kapasiteye sahip değildir.
Bu kuruluşun her yıl düzenlenen kongrelerine (ki bu kongrelere Dünya Bankası, IMF, AB ve TASK Force gibi önemli kurumlar katılmaktadır) bir kez dahi katılamamış, tek bir araştırma raporu, kendi ülkemizde yapılan çalışmalarla ilgili tek bir bildiri sunamamış bir yapı var elimizde. Ülke içindeki “utangaç casinoculuğu” ülke dışında da sürdürmeye çalışan bir yapımız var maalesef.
Makineleri sayarak daha fazla vergi nasıl toplarım sorusunun ötesine geçemeyen sektörümüzle ilgili devlet organizasyonu, kendi eksikliğini örtmek için de maalesef sıkça bizleri hedef tahtasına koymaktadır.
Yıllardır bir türlü yasalaşamayan Şans Oyunları Yasa Tasarısının yasalaşması artık aciliyet taşımaktadır. Bu konuda kamuoyunu daha detaylı bilgilendirme süreci başlatacağız önümüzdeki günlerde.
Casinoların ülkemizdeki varlığı yarım asra yakındır. Ülkeye bu süre içerisinde bizim yaptığımız ekonomik katkı on milyarlarca dolardır. Peki devlet bu süre içerisinde sürekli saldırı altında olan ve kendilerine “altın yumurtlayan tavuğun” sosyal etkileriyle ilgili ne çalışma yapmıştır? Kocaman hiç. Bizler haksız yere saldırı altında kaldığımız zaman, devlet kurumları, kişiler, yetkililer ortadan kaybolmakta, gerçekleri söylemekten korkmakta ve bizleri her türlü ateşe atmaktadırlar.
Bu kısa makalemle yeni bir süreç başlatmak istiyoruz. Her taraftan saldırı altında olan sektörle ilgili bilinmeyenleri, öne çıkarılmayanları, devletin eksikliklerini yanlışlıklarını, bunların düzeltilmesine katkı sağlamak amacıyla da halkımızı bilgilendirme süreci olarak tanımladığımız bu sürecin parçası olarak zaman zaman makaleler, zaman zaman haberler ve gelişmeleri kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz.
Pandemi süreci ile beraber boşalan çarşı sokaklarının, siftah yapmadan kapayan esnafın, hasadını, ürününü satamayan, üretimi durma aşamasına gelen yerel üretimcilerimizin, odaları boş kalan otellerimizin, sattıkları ithal ürünlerinin yarı yarıya düşmesini yaşayan ithalatçılarımızın, yolcu bulamayan taksicilerimizin, bilet kesemeyen seyahat acentelerimizin, uçamayan uçaklarımızın nasıl bir zincirin parçaları olarak sektörümüzle yakından ilişkili olduğunu yaşadık yaşıyoruz.
Ekonomiye olan katkımızın iyi günlerde göz ardı edildiğini şimdi bu kötü günlerde fark edilmesi maalesef üzücüdür. İyi günlerde bizleri yerden yere vuranlar oldu. Bizler ekonomik alanın birer halkası olarak ayni zincire tutunmaktayız. Kopan bir halka geriye kalanları anlamsız hale getirmektedir. Ekonomik alanın tüm paydaşlarının birlikte hareket etme zamanı gelmiştir.