Sel, hapisteki müdür, Saray’daki panik
Hafta sonu yazmayınca böyle oldu.
Üç farklı konu başlığa çıktı.
Lefkoşa’yı sel aldı, götürdü. İlk değil. Son olma ihtimali zayıf… Belediye başkanlarına yükleniliyor hep, ama Lefkoşa’nın bu hali bir ‘ortak akıl’ işi…
Ya da ‘ortak akılsızlık’!..
Belediye de sorumluluk sahibi elbette, ama Şehir Planlama da, ama Su İşleri de, ama Karayolları da, ama Telekomünikasyon da…
Ama dere yataklarının yönünü değiştiren askeri makamlar da!..
Ama torpille ya da kaçak yollarla bir yolunu bulup ‘doğaya aykırı’ inşaat yapan sıradan vatandaş da…
Ama müşterisinin ısrarına boyun eğen mimar da, mühendis de…
Plansızlık, koordinasyonsuzluk, ihmal, vurdumduymazlık ya da maddi beklentiler…
Bunların hepsinin rolü var her yağmurun felakete dönüşmesinde…
İğneyi, çuvaldızı doğru yere batırmaz, birkaç gün ‘günah keçisi’ arayıp, bulup, döveriz, sonra kent aynen kalakalır. Bir sonraki sağanağa kadar…
**
Hafta sonu gündemi sel belirledi. Oysa hafta sonunun önemli gündem maddesi ‘hapisteyken atanan müdür’dü!
Havadis’in cumartesi manşetten verdiği haber, gerçekten de sadece KKTC’de olabilecek cinstendi.
Her ne kadar hukuken bir sorun olmasa da, hapisteki bir kişiyi müdür atamak doğru muydu?
Bu soruya şöyle bir soruyla yanıt vermek lazım: Hapiste yatan kişi bir tiyatrocu, örneğin Yaşar Ersoy olsaydı, atanması doğru olur muydu?
Ya da Erol Refikoğlu… Veya Osman Alkaş… Kıymet Karabiber yahut bir diğeri…
Zaten mesele de burada!
Atanan kişinin ‘sanatsal tarafı’, ‘tiyatroyla alakası’ var mı, yok mu? Sıfırı tüketen Devlet Tiyatrosu’nu bir yerden alıp bir yere taşıyabilecek biri mi?
Bunların yanıtı “Evet” olsa, isterse tiyatroyu hapisteki hücresinden yönetsin!
Vizyon, bilgi, tecrübe olduktan sonra, gerisi teferruat kalır sadece…
**
Sel, hapisteki müdür derken, az kalsın Cumhurbaşkanı’nın hafta sonu hareketleri de güme gidiyordu.
Eroğlu son bir haftadır ciddi bir panik içine girdi. Nisan 2015 seçimlerinde işinin giderek zorlaştığını anladığından olmalı, peş peşe hamleler yapıyor.
Kudret Özersay’ı görevden alması, Talat’ın Kanal SİM’de söylediklerine içerleyip cevap vermesi, Müzakerecilik görevine Denktaş’ın yakın çalışma arkadaşı Ergün Olgun’u ataması Eroğlu’nun sıkıntısını dışa vuran adımlar…
Ama asıl paniğini belli eden konu, ‘erken seçim’den söz etmeye başlamış olması!..
Tamamen ‘danışıklı dövüş’ şeklinde, UBP’lilerden oluşan heyetlerin kendisini ziyaret ederek “Aday ol” demesi üzerine kurduğu cümleler ve muhalefet lideri gibi hükümete yüklenmesi, Eroğlu’nun yeni stratejisi olabilir.
Sağda başka adayların da çıkacak olmasının bu tavırda rolü var sanırım. Ayrıca DP’den UBP’ye yeni bir ‘transfer dönemi’ de başlayacak gibi görünüyor.
Amma hafta sonuydu!..