Selamün aleyküm!..

Aleyküm selam!..

Bismillahirrahmenirrahim!..

Bismillahirrahmenirrahim!..

Hade hep beraber bir Fatiha süresi…

Elhamdülillahi, rabbin alemin…..

Hade şimdi hep beraber camiye…

Daha dün gittiydik hocam!..

Bre kâfir… Namazın dünü bugünü mü var? Her gün beş vakit…

Ders ne zaman yapacağız hocam?

Bre kâfir… En büyük ders bu işte.

Ödevler var ama hocam…

Bre kâfir… bundan büyük ödev mi olur?

Ama biraz oynasaydık hocam…

Bre kâfir… Oyun yaşını çoktan geçtiniz siz… Ne oyunu?

Ama hocam biz daha küçüğüz…

Ne küçüğü bre kâfirler… Bıraksam ………..

Ama ayıp olmuyor mu hocam!..

Bre kâfir… Bir din adamına nasıl konuşma bu böyle!..

Ama hocam…

Çıkar potinlerini… Falakaya yatıracam.

Nedir o hocam? Güneş de yok ki… Yağmur yağar dışarıda… Nereye yatacam?

Ne güneşi, ne yağmuru… Görürsün sen şimdi güneşi da yağmuru da…

                            ***

Belki biraz abartılı ama aşağı yukarı benzeri bir eğitim sistemi geliyor artık…

“Yok yahu” demeyin sakın.

İlahiyat Fakültesi’nden sonra şimdi de meslek lisesinde ilahiyat bölümü…

Nereden çıktı bu! diye sorarsanız eğer,

“Bu konuda talep var” diye yanıt alacaksınız mutlaka…

Çok da haksız bir yanıt olmaz çünkü evet bu konuda talepleri olabilecek nüfus artık ülkemizde çok var.

Ama bu sözünü ettiğimiz nüfusu oluşturan insanların talebi olmasa dahi bu insanlara mutlaka bu eğitim verilmeli!

Neden?

Çünkü öyle gelmiş, böyle gitmesi gerekir.

Türkiye’nin özellikle doğusundaki eğitim çoğu yerde okulla değil, kuran kurslarıyla verilir. Çocuk belki yazmayı, okumayı bilmez ama kuranı ezbere bilir… İkiyle ikiyi çarpmayı öğrenmemiştir belki ama bütün sureleri sırasıyla okur.

                            ***

Yukarıda gördüğünüz fotoğrafın ülkemizde de gerçekleşmesi çok zor değil.

Zaten ilahiyat bölümü açılacaksa meslek lisesinde böyle olması gerekmez mi?

Sınıfların da haremlik, selamlık olacağı…

Çiçek suyu kokan nalınlı hocaların ders vereceği…

Ve bu örneğin diğer okullara da zamanla yayılacağı…

                            ***

Buna engel olacak birileri var mı?

Tamam, örgütler, sendikalar, halk karşı çıkacak, tepki gösterecek…

Peki hükümet!

Var mı onlarda cesaret!

Veya niyet…

Birilerine hoş görünmek değil mi onların derdi?

Neyse bu hoş görünmenin yöntemleri, hepsini yapmaya hazır değil mi zaten!

Bizim en büyük sorunumuz da bu değil mi?

Yani hoş görünmek, her ay başı para alabilmek için her şeyi yapmaya sorgusuz sualsiz hazır bir hükümet.

Ne diyelim?

Allah hakkımıza hayır!