“Sendikalaşma insan hakkı”
“Dernek ve birlik kurma hakkı, vatandaş hakkı olarak görülüyor ama sendika kurma, sendikalaşma hakkı artık insan hakkı olarak değerlendiriyor”
Uzun yıllar Almanya’da sendikacılık yapan, Almanya Türk Toplumu Genel Başkanı Safter Çınar, sendikal faaliyetlerin demokrasinin bir parçası olduğunun altını çizdi
Ödül Aşık Ülker
Uzun yıllar Almanya’da sendikacılık yapan, Almanya Türk Toplumu Genel Başkanı Safter Çınar, sendikal faaliyetlerin demokrasinin bir parçası olduğunun altını çizerek, sendikalaşmanın insan hakkı olarak değerlendirildiğini vurguladı.
Kıbrıs Türk Tabipler Odası’nın düzenlediği bir sempozyuma konuşmacı olarak katılmak için Kuzey Kıbrıs’a gelen Çınar, Face to Face’in sorularını yanıtladı ve Almanya’daki sendikal haklar hakkında bilgi verdi.
Almanya’da sendikalar, grev ve toplu sözleşme gibi konularda yasa olmadığına, bu konuların içtihatlarla düzenlendiğine dikkat çeken Çınar, “Sendikalaşma, grev, toplu sözleşme, gösteri ve yürüyüş hakları Almanya’da çok geniş ve mahkemeler de bu hakları koruyorlar. Umarım Kıbrıs’ta da böyle gelişir” dedi.
“Temel haklar anayasanın güvencesi altında”
• Soru: Sendikalaşmanın önemi nedir? Almanya’da bu konudaki düzenleme nedir?
• Çınar: Sendikal faaliyetler demokrasinin bir parçası. Demokratik bir takım hakların gelişmesiyle içiçe bir konu. Kıbrıs’ta da bir bütünleşme olmasını umuyoruz. Görünen o ki, şu veya bu şekilde fedaratif yapıda birşey olacak. Almanya da federal bir devlet, 16 eyaletten oluşuyor. Hem federal anayasa var, hem de eyaletlerin anayasaları var. Eyalet anayasaları federal anayasanın öngördüğü temel hak ve özgürlükleri federal anayasaya aykırı olmamak kaydıyla daha geniş tanımlayabilir.
Federal Almanya Anayasası’nın dokuzuncu maddesi örgütlenme özgürlüğüyle ilgili. Burada çok ilginç birşey var. 9’un birinci fıkrası “her federal Almanya Cumhuriyeti vatandaşı dernek ve birlikler kurma hakkına sahiptir” diyor. Dokuzun üçüncü fıkrası “çalışma ve ekonomik koşulları geliştirmek, korumak ve geliştirmek için birlikler kurmak (yani sendikalaşma) hakkı herkes ve tüm meslekler için güvence altına alınmıştır”diyor. Burada önemli olan nokta şu, dernek ve birlik kurma hakkını, vatandaş hakkı olarak görülüyor ama sendika kurma, sendikalaşma hakkını insan hakkı olarak değerlendiriyor. Daha da önemlisi, anayasada “bu sendikal haklar savaş hali, iç huzursuzluk ve doğal afetler durumunda bile kısıtlanamaz ve engellenemez” deniliyor. Yani “bir yerde su bastı, grev yapamazsın”, “savaşa girdik, grev yapamazsın” diye bir durum anayasaya göre mümkün değil. Bu temel haklar anayasanın güvencesi altında, bu demokratiklik açısından önemli bir husus.
“Yasalar olmadan da toplum yürüyebiliyor”
• Soru: Bu hakların anayasanın güvencesi altında olduğunu söylüyorsunuz. Bu hakları düzenleyen yasalar ne diyor?
• Çınar: Bu konularda herhangi bir yasa yok. Sendikalar Yasası, Grev-Lockout Yasası yok. Bir Toplu Sözleşme Yasası var ama o da sadece 7 maddelik bir yasa ve bir toplu sözleşmenin hukuksal şeklini belirliyor. Toplu sözleşmenin şekil olarak nasıl olması gerektiğini anlatıyor, içerikle ilgili bir düzenleme yok. Yasalar olmadan da toplum yürüyebiliyor.
Mahkemelerin rolü...
• Soru: Sendikalaşma özgürlüğü, toplu sözleşme, grev alanındaki anlaşmazlıklar nasıl çözülüyor?
• Çınar: Bir takım anlaşmazlıklar her zaman oluyor, bunun mahkemeleri var. Devlet sektöründe İdari Mahkemeler rol oynayabiliyor. Devlette üç statüde çalışan var, memur, sözleşmeli ve işçi. Memurlarla işveren arasındaki anlaşmazlıklara idari mahkemeler bakıyor. Devlette memur dışı statüyle çalışan veya özel sektörde çalışanların işverenle olan grev dahil her türlü anlaşmazlıklarına iş mahkemeleri bakıyor. Anlaşmazlıklar her zaman oluyor, bir takım içtihatlar oluşmuş. Bunlar zaman içinde değişebiliyor. Sendikal faaliyetler, grev, toplu sözleşme konularında bir takım içtihatlar bir takım kurallar belirlenmiş. Federal Almanya’da grev ve toplu sözleşme ile ilgili bir yasa olmadığı için hükümet bu işin tamamen dışında, hiç yaptırım gücü yok. Eyalet hükümetleri, merkezi hükümet sendikalarla toplu sözleşme görüşmelerinde sivil bir işverenden farksız.
Ayrıca Federal Anayasa mahkemesine ve de uluslararası mahkemelere yani Avrupa Birliği Yüksek Adalet Divanı ve Avrupa İnsan hakları Mahkemesi’ne de başvurmak olası. Örneğin, Avrupa Birliği Yüksek Adalet Divanı Federal Anayasada yer alan “kadınlar (meslek olarak) silahlı askerlik yapamaz” maddesini AB hukukunun kadın-erkek eşitliği kuralına aykırı buldu. Hiç fazla tartışılmadan federal parlamento bu maddeyi kaldırdı.
“Almanya’da devlet memurlarının grev hakkı yok”
• Soru: Grevle ilgili uygulamalar nasıl?
• Çınar: Devlet memurlarının grev hakkı olmadığı içtihatlarda yazılı. Devlet memuru statüsündekilerin grev hakkı yok. Ancak Avrupa Mahkemesi’nin bazı içtihatları var ki Almanya’daki memurların kesin grev yasağını delmeye başladılar. Sonunda Anayasa Mahkemesi’ne gidecektir. Anayasanın 33’üncü maddesine göre memurlar grev yapamaz. Bu maddeyi Almanya’nın kurulduğu 1949 yılının mantığıyla düşünmek lazım, “devlet sektörü alışılagelmiş kurallara göre yeniden düzenlenir” diyor. Anayasa Mahkemesi 1954 yılında “eskiden grev hakkı yoktu, şimde de yok” demiş. Eminim ki bugün gidilse bu şekilde olmayacaktır. AİHM’in ve AB Adalet Divanı’nın Almanya’ya yönelik içtihatları “devletin dar alanları dışındaki grev yasağı mevzuata uygun değildir” diyor. Dar alandan kastedilen savunma, iç güvenlik ve maliyedir. Bu söylediğim alınan olumlu kararlar hep öğretmenlerin grevlerinden kaynaklandı, hepsini kazandılar. Bu konuda bir gelişme olması bekleniyor.
• Soru: Memurların grev hakkı yok diyorsunuz, yaparlarsa ne olur?
• Çınar: Memurların grevleri çok az oldu. Aslında işten bile atılabilirler çünkü Anayasa Mahkemesi “grev yasaktır” diyor. Çok büyük katılım olan iki grev oldu. 3 kişiyi işten atabilirsiniz ama 10 bin kişiyi zor atarsınız. Dosyalarına yasa dışı bir davranışta bulundukları yazıldı ancak İdari Mahkeme’ye gittik, mahkeme de bunun bir sene sonra dosyadan çıkarılması gerektiğine karar verdi. Memurların sicilinden bu konu bir sene sonra silindi.
Memurlar iş saati dışında sözleşmeli personelin ve işçilerin yaptığı bir protestoya katılabiliyor ve tabii bu durumda katılım sayısı büyüyor. Devlet de kendi memurlarının durumundan memnun olmasını gözetmek durumunda.
Toplu sözleşme...
• Soru: Toplu sözleşmenin içeriği konusunda bir yasal düzenleme olmadığını söylediniz. Toplu sözleşmeler neye göre düzenleniyor?
• Çınar: Toplu sözleşme ile ilgi yasa yok ama içtihatların getirdiği sınırlamalar var. Toplu sözleşmelerin değişlik maddelerinin değişik süreleri olabiliyor. Örneğin yıllık izinle ilgili bir madde üç yıl geçerliyken, ücretle ilgili madde bir yıllık olabiliyor. Toplu sözleşmenin yürürlük süresince “barış yükümlülüğü” diye birşey var. Yani toplu sözleşme veya ilgili madde yürüdüğü sürece o konuda grev yapılamıyor. Görüşmelere başladığın zaman uyarı grevi denen, günde 30-60 dakika grevlere içtihatlar izin veriyor.
Toplu sözleşme görüşmelerini her sendikanın toplu sözleşme komisyonu yapıyor. Ama ana kararı yönetim veriyor. Yasa olmadığı için sendika bu karar sürecinde istediğini kendi tüzüğüne göre yapabilir, grev kararı da alabiliyor.
• Soru: Toplu sözleşme dışında kalanlara, toplu sözleşmede taraf olan sendikaya üye olmayanlara devlet veya işvereni daha fazla ödenek verebilir mi?
• Çınar: Ödeyebilir, ancak bu pratikte olmuyor, çünkü sendikalar buna tepki gösterirler. Ancak işveren sendikalı olmayana da toplu sözleşme hükümlerini uygulayabilir, ki bu pratikte oluyor.
• Soru: Arabulucu mekanizması var mı?
• Çınar: Arabulucu olayı ancak toplu sözleşmede yer alıyorsa olabilir. Hükümetin hiç bir yetkisi ve etkisi yok. Ancak hemen hemen bütün büyük branşların toplu sözleşmelerinde arabulucu mekanizması var.
Memur maaşları...
• Soru: Kamuda grev hakkı olan kesim yani sözleşmeliler ve işçiler toplu sözleşme sürecinden geçiyorlar ve bir sonuca varıyorlar. Memur maaşları nasıl düzenleniyor?
• Çınar: Federal Parlamento anlaşmaya varılan toplu sözleşmeyi aynen memur maaşlarına uyguluyor. Bazen hükümet birkaç ay ertelemeli yürürlüğe koymaya niyetleniyor. Grev hakkı olanların grev yapma durumu olmuyor çünkü onlar istediklerini almış oluyor. Memurların da grev hakkı yok. Onlar da iş saatleri dışında etkili bir takım protestolar örgütleyebiliyorlar. Bir dönem herkes kendini hasta yazdırmıştı örmeğin ama bunlar ender olan şeyler. Gösteri Yürüyüş Yasası’ndaki hakları kullanarak işvereni baskı altında tutmaya çalışıyorlar.
Grev kırıcılığı...
• Soru: Grev kırıcılığı yaptırılıyor mu?
• Çınar: Ben hep söylerim, sendikacıyı Çalışma Bakanı yapmayacaksın. Şaka bir yana, Posta Sendikası’nın Genel Başkanı bir dönem federal hükümette postalara bakan bakan oldu. Postalardaki işçiler ve sözleşmeliler greve gittiler. Posta felç oldu. Posta sendikası eski başkanı, yeni bakan memurlara “greve gidenlerin işini siz yapın” diye talimat verdi. Memur oldukları için yapmak durumunda kaldılar. Sendika mahkemeye gitti, Federal İdare Mahkemesi “bu grev kırıclığıdır, böyle bir emir verilemez, bu emre uymayanlar da suç işlemiş sayılmaz” dedi. O konu da öylece belirlenmiş oldu. Memurlara artık grev kırıcılığı yaptırmak mümkün değil.
“Memurların siyaset yasağı yok”
• Soru: Kuzey Kıbrıs’ta memurların siyaset yasağı var. Almanya’da memurların siyaset yapma hakkı var mı?
• Çınar: Evet. O kadar var ki, bir devlet memuru, örneğin bir partinin de ikinci başkanı olabiliyor, eyalet hükümetinde ve herhangi bir belediye meclisine bir parti adına girebiliyor. Belediyede görevli biri, başka bir belediyenin meclisine girebiliyor. Devlet memurları her türlü sendikal görevi alabiliyor, her türlü politik görevi yapabiliyor. Bazen tuhaf şeyler de oluyor. Diyelim ki bakan sosyal demokrat, şube müdürlerinden biri hristiyan demokrat. Şube müdürü bakanlık adına gittiği bir toplantıda bakanın politikasını savunuyor ve yaptıklarını övüyor. Sonra parti adına katıldığı bir toplantıda çok kötü işler yaptığını söyleyebiliyor. Kimse de birşey demiyor çünkü farklı şapkalarla konuşuyor.
“Gösteri- yürüyüş hakkı, temel bir haktır”
• Soru: Gösteri ve yürüyüşler konusunda durum nedir?
• Çınar: Bu konuda hep yanlış kullanılan bir terminoloji var, “izin verilmedi”. Türkiye’de de “vali izin vermedi” deniyor aslında doğru değil, “vali yasakladı” demek lazım. İzin verme Türk mevzuatına göre söz konusu değil çünkü anayasada, Toplu Sözleşme ve Gösteri Yürüyüşü Yasası’nda “izin alınmadan yapılır” diyor. Yasaklayabilir, en demokratik ülkede de, çok özel durumlarda, yasaklayabilir.
Almanya’da da gösteriler izin almadan, güvenlik güçlerine 48 saat önce bildirmek kaydıyla yapılabiliyor. Emniyet Müdürlüğü’ne falan gün, filan yerde yürüyüş yapacağınızı bildiriyorsunuz ki güvenlik sağlansın, yollar ayarlansın. Çok güncel bir konuysa, 48 saat önceden bildirmek gerekmiyor, birkaç saat öncesinden de bildrilebiliyor. Güvenlik birimleri de anayasal hakkıın kullanılmasını sağlamak zorunda. Bu konuda çok güzel bir örnek var, Federal Anayasa Mahkemesi’nin 1987’de aldığı bir karar. O yıllarda atom enerjisi santrallerine olan tepkilerin en yoğun olduğu dönemlerdi. Gösterilere 100 binler katılıyordu ve maalesef bir takım gruplar olay çıkarıyordu. Organizatör olarak ne kadar önlem alırsanız alın bazı şeyleri engelleyemiyorsunuz. Bir yürüyüşü polis “güvenliği sağlayamam” diye yasakladı. İdari Mahkeme de yürütmeyi durdurma karar istemini reddetti. Bir gün içinde Federal Anayasa Mahkemesi’ne gidildi, Federal Anayasa Mahkemesi yasaklamanın anayasaya uygun olmadığını söyledi. Gerekçesi çok güzel, “Gösteri- yürüyüş hakkı anayasanın değişmez 19. maddesi içinde yer alan temel bir haktır. Güvenlik güçlerinin görevi de bu hakkın yerine getirilmesini güvence altına almaktır. Güvenlik güçleri ‘ben görevimi yapamıyorum’ diye anayasal bir hakkı yasaklayamaz” ve yürüyüş oldu.
“Rahatça alışverişe çıkacağım diye bir temel hak yok”
Bu konuda tam Aziz Nesin’lik bir olay daha yaşandı. Ben hep hukukçunın da İçişleri Bakanı olmaması gerektiğini söylerim hep şakayla karışık. Çünkü Berlin’de bir dönem bir devletler hukuku profesörü içişleri bakanı olmuştu. Berlin’de yoğun alışveriş yapılan bir caddede cumartesi günleri gösteri yapılmasını yasaklamak istedi. Cumartesi alışveriş yapanlar rahatsız oluyormuş, zaten rahatsızlık olsun diye orada gösteri yapıyoruz. İdari Mahkeme derhal yürütmeyi durdurma kararı aldı. Bakan hukuk profesörü ya üst idari mahkemeye gitti, o da yürütmeyi durdurma kararı aldı. Biz yürüyüşleri yaptık. Üçüncü seferden sonra Eyalet İdari Mahkemesi gene yürütmeyi durdurma kararı verdi ve öyle bir gerekçe yazdı ki ben Almanya’da hiç öyle bir gerekçeye rastlamadım. Normalde mahkemeler hukuken böyledir deyip geçer ancak bu davada mahkeme “Anayasada gösteri yürüyüş diye bir temel hak vardır, rahatça alışverişe çıkacağım diye bir temel hak yoktur. Onun için Sayın Bakan bir daha önümüze bu konuyla gelmesin” dedi. Bakan da pes etti.
“Toplumsal çıkarları gözetmek hükümetlerin görevidir”
• Soru: Sendikalar bazen sadece kendi üyelerinin haklarına odaklanmak, toplumun genel çıkarlarını veya dengelerini dikkate almamakla da eleştirilir. Siz bu konuya nasıl bakıyorsunuz?
• Çınar: Almanya’da sendikaların ve işçi temsilcilerinin bir kısmı işverenin yerine kendi kafalarını yoruyorlar. Bu benim karşı çıktığım birşey. İşveren kendi kafasını kendisi yorsun, ben çalışanlar için kafamı yorarım. Sendikalar bazen kabul edilemeyecek uzlaşmalara varıyorlar. Sendikaların görevi kavga çıkarmak değil ama benim yaklaşımım sendikaların çalışanın hakkını tek yanlı korumasıdır. Ne kadar bastırabilirse, olmuyorsa olmaz. Toplumsal çıkara gelince, toplumsal çıkar nedir ve bunu kim belirler? Federal Anayasa “savaş halinde bile grev kısıtlanamaz” diyor. Toplumsal çıkarları gözetmek hükümetlerin görevidir!
“Mahkemeler hakları koruyor”
• Soru: Ülkemizde en önemli sorunlardan biri özel sektörde çalışanların sendikalaşamaması, bu oran %1’in altındadır. Almanya’da sendikalaşmanın bir insan hakkı olarak görüldüğünü, özel sektörde çalışanların işverenle olan grev dahil her türlü anlaşmazlıklarına iş mahkemelerinin baktığından bahsettiniz. Özel sektörde durum nedir? Bahsettiklerimizin hepsi özel sektör için de geçerli mi, farklı uygulamalar var mı?
• Çınar: Kamuda “memur” statüsünde çalışanların grev hakkı hariç hepsi aynıdır. Kamuda sendikalaşma oranı çok yüksek. Alman Sendikalar Birliği DGB’nin toplam 6.142.720 üyesi var, genel sendikalaşma oranı % 33, kamuda sendikalaşma oranı % 36, memurlarda % 30.5.
• Soru: Son olarak ne söylemek istersiniz?
• Çınar: Sendikalaşma, grev, toplu sözleşme, gösteri ve yürüyüş hakları Almanya’da çok geniş ve mahkemeler de bu hakları koruyorlar. Umarım Kıbrıs’ta da böyle gelişir.