Seneler... Düşler...
Seneler geçtikçe nasıl da değişiyor düşler!
Lefkoşa’daki Ayasofya Meydanı'nda büyük bir miting yapmıştı Kıbrıslı Türkler...
“Ya Taksim Ya Ölüm”.
50 sene geçince üzerinden...
Çok daha büyük mitingle, İnönü’de ses verdiler: “Bu Kıbrıs birleşecek!”
* * *
Sene 1953!
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde o meşhur konuşmayı yaptı, TC Dışişleri Bakanı Köprülü:
"Bizim Kıbrıs diye bir meselemiz yoktur!"
Sonra...
60 sene sonra hem de...
“Bir tane Türk olmasa da Kıbrıs bizim meselemizdir” diyen, yine Türkiye’den bir bakan!
* * *
Kıbrıslı Rumlar imza toplamış, Papaz'ın öncülüğünde adeta kutsal bir güne dönüştürmüştü, Enosis talebini!
İmzalar Atina'ya gitti, "gel bizi bağla!"
Yunanistan’da umursamadı kimse!
20 sene sonra “darbe”ye geldiler!
Ellerini, ayaklarını bağladılar, hem de kendi elleriyle...
* * *
Ne sular aktı köprülerin altından!
O köprüler kaç kez “atıldı”...
S-300 füzeleri alacaktı Kıbrıslı Rumlar.
"Bitti" dendi, “Bu artık son nokta...”
Kıbrıslı Türkler, başını eze eze öldürdü Tasos İsak’ı, bir barikatta...
“Yetti” dendi, “bunlar barbar...”
İllaki yeniden kuruldu müzakere masası.
* * *
Masanın sebebi “ihtiyaç” oldu hep.
Yarına ihtiyaç!
Peki nedir ihtiyacın sebebi?
En fazla da “korku, endişe, tasa!”
Ve bir de “ışığı” aramak...
Kıbrıslı Rumlar, hem de yüz binden fazlası, varı yoğu ne varsa kaybetti, iki gecede...
Korkuyorlar halen...
Kıbrıslı Türklerin korkusu farklılaştı...
Birinci sırada “gelecek” var, hâlâ!
İkinci sırada “ilhak...”
Seneler önce uğrunda öldükleri düş, korkusu oldu şimdi kalabalıkların!
* * *
“Çözümsüzlük" koşullarında, Kıbrıslı Rumların ve Türkiye ya da Yunanistan'ın dönecekleri yer,
“DÜNYA”dır !..
Kıbrıslı Türklerin “eğreti” bir düzen...
Sonra...
İlhak!
Adı konmamış olsa da...
* * *
Şimdi… Birbirimize bağlamanın zamanıdır.
Milliyetçi çatışmalardan miras “ayrılıkçı” ya da “tek tipleştirici” politikalar yerine...
Farklılık çok olsa da, ortak geleceğe...