'SENİ SAYMAYANLARI SEN DE SAYMA'
Baraka Kültür Merkezi, nüfus sayımında halkı kendisini saydırmamaya çağırdı
Baraka Kültür Merkezi, nüfus sayımında halkı kendisini saydırmamaya çağırdı. Sayımın bloke edilmesi çağrısı yapan Baraka, son zamanlarda Türkiyeli göçmenlere karşı yükselen ötekileştirici ve milliyetçi tepkileri de eleştirerek mücadelenin “Ankaralılar”a karşı değil, “Ankara”ya karşı olması gerektiğini savundu. Basın açıklamasının tam metni şöyle:
4 Kasım günü Kıbrıs’ın kuzeyinde gerçekleştirilecek olan nüfus sayımı, mevcut siyasi yapının güvensizliğine dair bir çok tartışmayı da beraberinde getirdi. Bu tartışmalar bir yandan yapılacak olan nüfus sayımının gerçeği yansıtıp yansıtmayacağı yönünde gelişirken diğer yandan da Türkiyeli göçmenlere karşı milliyetçi bir tepki olarak gelişti.
Yıllardır Türkiye ve Ada’daki işbirlikçilerinin çeşitli biçimlerde sürdürdüğü sömürü ve asimilasyon politikalarına maruz kalan Kıbrıslı Türk halkı, sürekli bir biçimde göçlere zorlanmıştır. Nüfus sayımına gidileceği şu günlerde bu nokta açıkça bilinmektedir ki; Kıbrıs’ı vatan bilen bir çok insan bugün istemediği halde yaşamını Kıbrıs dışında sürdürmektedir. Siyasi iradesi çalınan, kültür olarak yok olmakla yüz yüze kalan ve bir çok insanının göçe zorlandığı, bir çoğunun ise göçü düşündüğü, Kur’an kursları ve İlahiyat bölümleri ile manevi değerlerine saldırılan, dayatma yasalara karşı mücadele eden halkın polisten dayak yediği koşullarda ve yapıda yapılacak bir nüfus sayımının Kıbrıslı Türkler için güvenilir ve anlamlı olmadığı aşikardır.
Nüfus sayımını Kıbrıslı Türkler için anlamsız kılan bir diğer olgu ise, sayımın AB’nin ve BM’nin dayatması sonucu yapılması ve sayım sonuçları doğrultusunda toplumsal yaşamı iyileştirmeye yönelik kaygıların olmamasıdır. Dünya genelinde nüfus sayımlarının amacı, sonuca göre sağlık, ulaşım, barınma ve eğitim gibi temel sosyal hakların ve yapıların yenilenmesi, genişletilmesi ve gerekirse yaygınlaştırılmasıdır. Fakat işbirlikçi UBP hükümetinin uzaktan yakından böyle bir toplumsal kaygısı ve projesi yoktur. Nüfus sayımı, eğer halka bir sosyal kalkınma planı ve projesi olarak dönmeyecekse, bu sayımın anlamı ne? Kimse sayımdan sonra sonuca göre gerçekleşecek projeleri bilmemektedir. Çünkü böyle projeler yoktur! Çünkü hükümetin Kıbrıslı Türk halkının sosyal yaşamı ile ilgili bir kaygısı yoktur.
Kıbrıs’ın kuzeyinde ciddi ve güvenilir bir sayım yapılması ihtiyacı açıkça ortadadır. Fakat mevcut siyasi yapının Kıbrıslı Türk halkını temsil etmemesi ve güvenilmezliği yapılacak sayımın kendisini de güvenilmez kılmaktadır. Bundan dolayı geniş halk kitleleri mevcut siyasi yapıya karşı tepkilerini aynı şeklide güvenirliği olmayan nüfus sayımına yönelik de ortaya koymaktadır. Öte yandan bu tepkiler bir yandan Kıbrıslı Türk halkının TC’nin ve işbirlikçi hükümetlerin esaretinden kurtulma arzusunu gösterirken; diğer yandan da üzücü bir şekilde Türkiyeli gömenlere karşı da milliyetçi ve ötekileştirici söylemlerle ortaya çıkıyor. Basında ve bazı çevrelerde yer alan “biz sayımda kendimizi saydırmayacağız, gidin Türkiyelileri sayın” söylemleri, ister farkında olarak isterse farkında olmadan yapılmış olsun Türk milliyetçiliğine karşı gelişen ve biçim olarak farklı ancak içerik olarak aynı olma yönünde ilerleyen bir Kıbrıs milliyetçiliğini beslemektir. Refkleks olarak da olsa vücut bulmaya başlayan bu anlayışın halkımızın haklı mücadelesine katabileceği olumlu bir yönü yoktur. TC’nin yok etme politikalarına karşı direnen bizler, iktidar gücünü ellerinde tutanlara karşı direniyoruz, o devletin vatandaşlarına karşı değil. İster yakın isterse daha geçmiş bir zamandan beridir adada bulunan, ister vatandaş isterse kaçak olan hiçbir Türkiyeli göçmenle, göçmen kimliği üzerinden bir sorunumuz yoktur ve olmamalıdır. Kabul etmek gerekir ki, Türkiyeli göçmenlerin elini kolunu sallayarak adaya girmeleri TC’nin asimilasyon politikaları ile ilgilidir, gelen göçmen nüfusun Kıbrıslı Türkleri asimile etmek gibi “ulvi” bir amacı yoktur. Dolayısıyla, öfkemizi göçmenlere çevirmek bizim yetersizliğimizin ve acizliğimizin bir ifadesi olacaktır.
Baraka Kültür Merkezi olarak, doğru hedefin seçilmesi yönündeki ısrarlı tavrımızı sürdürüyoruz. Hedefimiz göçmenler değil, onları bir paravan olarak kullanan işgalci TC ve hükümetleridir.
Bizler bu koşullar altında Kıbrıs‘ın kuzeyinde gerçekleştirilecek bir sayımın güvenirliğinin ancak demokratik kitle örgütlerinin oluşturacakları bağımsız bir komitenin gözetim ve denetiminde sağlanabileceğini düşünüyoruz. Oluşturulacak olan bu özerk yapı, aynı zaman da sonuçları doğru bir şekilde halk ile paylaşma ve sonuçların gereklerini tesbit edip hükümetten talep etme sorumluluğunu da üstlenmelidir.
Bunun dışında verilecek tüm rakamlar, gerçeğin değil egemenlerin çıkarlarının yansıması olacaktır. Bu koşullarda önemli olan, nüfusun rakamından ziyade sürdürülemez olan bu yapıya karşı mücadele edilmesidir.
Baraka olarak bizler 4 Aralık’ta yapılacak olan nüfus sayımının bloke edilmesi çağrısında bulunuyoruz.
Bu yapının mağduru olan herkesi; bu sayımda kendini saydırmamaya, sayımı zorlaştırmaya, yanlış bilgi vermeye, mümkünse kapıyı açmamaya, mümkün değilse arka odalarda saklanmaya çağırıyoruz. Öfkemizi ve tepkimizi örgütleyelim. Ankaralılara karşı değil Ankaraya karşı mücadele edelim.