Senih Çavuşoğlu; “Siyasi mizah en etkili silahtır”
Son zamanlarda yaptığı siyasi mizah çalışmalarıyla gündemden düşmeyen, hayatımızı renklendiren bir sanatçı Senih Çavuşoğlu…
Simge Çerkezoğlu
Son zamanlarda yaptığı siyasi mizah çalışmalarıyla gündemden düşmeyen, hayatımızı renklendiren bir sanatçı Senih Çavuşoğlu… Akademik alanda çalışan, sanatsal eserleri, ödüllü tasarımlarıyla pek çok yerde imzasını gördüğümüz sanatçıyla, elbette çalışmalarının tümünü, ama en çok da siyasi mizahı konuştuk. Kimseyi rencide etmeden, itibarına zarar vermeden bireysel tepkisini ortaya koyan sanatçı, hazırladığı her bir görselle toplumun sesi olmayı başarıyor. Sonuçtaysa ortaya çok keyifli foto manipülasyonlar çıkıyor, elbette derin eleştirilerle birlikte...
“GRAFİK TASARIMIN VARLIĞINI İLK KEZ IŞIL REKLAM’DA ÇALIŞIRKEN ÖĞRENDİM”
Her ne kadar Senih Çavuşoğl, sanatsal eserleri, mizah çalışmaları ve akademik hayattaki varlığıyla farklı kesimler tarafından bilinen bir isim olsa da, öyle sanıyorum ki grafik tasarımla tanışıklığının Işıl Reklam’la başladığını çok az insan biliyordur.
“Annem ve babam ilkokul öğretmeniydi. Sanatla esas ilgilenense annemdi. Her zaman sanatla ilgili kurslara giderdi. Çocukken annemden etkilenmiş olabilirim tabii, bilemiyorum. Grafik ve tasarım diye bir şeyin olduğunu ilk kez lisede yaz tatillerimin birinde Işıl Reklam’da çalışırken öğrendim. Henüz bilgisayarın olmadığı yıllardı, tabelaları resim yaparak, elimizle hazırlıyorduk. Işıl Reklam’da o yıllarda Ahmet Ömerağa isimli birisi çalışıyordu. 1970’li yıllarda Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde, grafik ve tasarım okurken öğrenci olayları nedeniyle, üniversiteyi yarım bırakmıştı. Benim aklımda resim varken, Grafik Tasarım diye bir bölüm olduğunu ondan öğrendim. Böylece bu alana yoğunlaşmaya başladım. Daha sonra Ankara’da Gazi Üniversitesi’nde Grafik Tasarım okumaya başladım. Bunu Hacettepe’deki yüksek lisans ve doktora eğitimim takip etti. On yıl Ankara’da yaşadım. Resim öğretmenliği yaptım. Zaman zaman birçok insan gibi Kıbrıs’a geldiğime pişmanlık duyuyorum. Fakat şu anki Türkiye’ye bakınca orada olmadığım için de memnunum.”
“GÖRSEL SANATLAR BÖLÜMÜNDE KENDİMİ EVİMDE GİBİ HİSSEDİYORUM”
Kıbrıs’a geri döndükten sonra akademik alanda çalışmaya başlayan Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde başladığı kariyerine, İletişim Fakültesi’nde Görsel İletişim Sanatları Bölümünde devam ediyor.
“Tam zamanlı olarak 1998 yılında Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde çalışmaya başladım. Mimarlık fakültesinde on yıl çalıştım. Şu anda İletişim Fakültesi’nde Görsel İletişim Sanatları Bölümünde, bölüm başkanlığı görevimi sürdürüyorum. Elbette bu bölümde çok daha mutluyum. Gerçi tasarım kavramını çok geniş bir çerçeve olarak kabul ediyorum. İç mimarlık, altında mimarlık, tasarım… Yine de görsel sanatlar bölümünde kendimi evimde gibi hissediyorum.”
“GÖRME ENGELLİ ÇOCUKLARA EĞİTİCİ OYUNCAK, WOODLE”
Sanatsal çalışmaları yanında tasarım anlamında da çok önemli bir çalışma gerçekleştiren sanatçı, özellikle görme engelli çocuklar için tasarladığı oyuncağı, Woodle ile uluslararası alanda ödüle de layık görüldü.
“Geçtiğimiz yıl öğretim görevlisi bir arkadaşım, Hare Eminoğlu ile WOODLE ismini verdiğimiz, görme engelli çocuklara eğitici bir oyuncak tasarladık. Bu oyuncağımız uluslararası alanda “A Design Award” ile ödüllendirildi. Braille alfabesi ile Latin alfabesinin kullanıldığı, görme engelli çocuklar yanında, tüm çocukların birlikte oynayabilecekleri bir oyuncak bu. Farklı hayvanları tanıma, İngilizce olarak adlarını öğrenme, yazma gibi… Eğitici, eğlendirici detayları olan, üç boyutlu puzzledan söz ediyorum. WOODLE, seksen üç ülkeden, 3.000 dolayında tasarım arasında ödüle layık görüldü. Birkaç yerden teklif almakla birlikte, henüz hayata geçirme şansını yakalayamadık ancak gerçekleşmesini çok istiyorum. Elbette akademi yanında tasarım ve sanatsal çalışmalarımın da devam ettiğini söyleyebilirim.”
“HAYATA KARŞI TEPKİLİ, MUHALİF BİRİYİM”
Senih Çavuşoğlu pek çok yeteneği bir arada devam ettiriyor ancak son zamanlarda güncel olarak yaptığı politik mizah çalışmalarıyla sanki toplumun daha geniş bir kesimine dokunuyor…
“Herkesin kendini ifade etme biçimi vardır. Ben kendimi daha çok görsel olarak ifade ediyorum. Yazmak, hele de uzun yazmak benim kendimi ifade tarzım olamaz. Kısa, çarpıcı şeylerin çok daha etkili olduğunu düşünüyorum. Özellikle Kıbrıs’ta insanların pek çoğu uzun yazıları okumazlar. Kitap, gazete okuyan insan sayısı da az. Bu durumda görsellik çok etkili bir yöntem, benim de dünyaya kendimce bir bakış açım var. Biraz hayata karşı tepkili, muhalif biriyim. Hep öyleydim. Tepkimi ifade etmeden duramıyorum. Böylece bu tarzımın içine siyasi hicvi de katarak görseller hazırlamaya başladım. İlk başta arkadaşlarla eğlenmek için yapmaya başladım. Zamanla gelişti.”
Tam olarak nasıl hangi olayla başladığımı, tetiklendiğini sorduğumda, Senih Çavuşoğlu yüzünde beliren gülümsemeyle, o dönemi anlatıyor.
“İlk olarak politik mizah çalışmalarıma anayasa değişikliği için referanduma gidileceği dönemde başladım. ‘Hayır’ fikrini savunuyorduk. Oysa meclisteki tüm partiler ‘evet’ deme kararı almışlardı. Biz o dönemde bireysel olarak desteklediğimiz ‘hayır’ fikrini sosyal medyaya taşıdık. Propaganda yapmaya başladık. Bunun için de politik mizah kullanmaya başladık. Bu olayı o yıllarda bakan olan Hamit Bakırcı ve taş ocakları konusu takip etti… Böylece başlamış olduk, arkası geldi. Hiç kopmadı.”
“POLİTİKACILARIN OLDUĞU HER YERDE SİYASİ MİZAH EN ETKİLİ SİLAHTIR”
Kıbrıs’ta kuşkusuz hicvedecek konu bulmakta zorlanmayan sanatçı, mizahın içinde yaşıyormuşçasına akıp giden hayatlarımız olduğu konusunda beni destekliyor…
“Şaka gibi bir ülkede yaşıyoruz, haklısın. Ben de gündemi mutlaka takip ederim, özellikle sabah haberlerini, basın özetlerini kaçırmam. Sosyal medya da benim için iyi bir gündemi takip alanı. Gün içinde gelişen olaylar ışığında, ben de ilk fırsatta tepkimi ortaya koyuyorum. Dünyayı da politik mizah alanını takip ediyorum. Özellikle The Economist dergisinin mutlaka görsel, ironi içeren kapakları oluyor. İnsanın, politikacıların, sosyal sorunların olduğu her yerde siyasi mizah en etkili silah olmaya devam ediyor. Elbette bunun en etkili olanı da görsel olarak yapılan oluyor. Özellikle gelişmiş ülkelerde bu çok yaygındır. Amerika bunun başını çeken ülkelerden biri olmayı sürdürüyor. Hele de son zamanlarda devlet başkanları Trump’la birlikte çok iyi de bir malzemeleri oldu.”
“MİZAH, BAĞIRIP ÇAĞIRMADAN BİR ŞEYLERE KARŞI ÇIKMA ARACIDIR”
Daha önceki bir röportajında yaptığı çalışmaları pasif direniş aracı olarak tanımlayan sanatçı, bizim için bu konuyu biraz derinleştiriyor, nasıl çalıştığını detaylarıyla anlatırken, gelecek hayallerine de sohbetimizde yer veriyor.
“Tepki koymadan, sokağa çıkmadan, bağırıp çağırmadan bir şeylere karşı çıkma aracıdır mizah… Ben siyasetçi, bir partiye bağlı birisi değilim. Hiç olmadım ama topluma karşı birey olarak sorumluluğum olduğu kanısındayım. Toplumun aktif olarak yer aldığı sosyal medyada da bu şekilde yer alıyorum. Sosyal medya bir anlamda benim yer aldığım mecradır, gazetemdir. Gündeme göre, ortaya çıkan konuyla birlikte zihnimden zaten yüzlerce şey geçmeye başlıyor. Hayal etmeye başlıyorum ama yüzlerce şey hayal ediyorum. Sonra aklımdan bunları eliyorum, en uygun olabilecek birkaç şey düşünüyorum, böylece bilgisayarın başına geçiyorum. Konuma uygun biçimler arıyorum. Siyasiler yer alacaksa, onların duygularına göre yüz ifadeleri arıyorum. Arzu ettiğim ifadeyi bulamazsam, bazen onların mimikleriyle de oynuyorum. Böylece yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Tabii özellikle kullandığım eşek ve karga figürlerim de var. Konuma uygunluğuna göre bazen onları da çalışmalarıma dâhil ediyorum. Gelecekle ilgili planım tüm bu çalışmalarımdan bir seçki belirleyip, hepsini bir kitapta araya toplama düşüncem. Bunun yanında 1950’li yıllardan başlayarak 970’li yıllara dek Kıbrıs konusunda oluşan savaş, göç, esirlik, acılar gibi fotoğraf karelerini manipüle etmeye başladım. Bunu bir projeye dönüştürüp birkaç Avrupa şehrinde, kitaplı küçük bir sergi açmayı planlıyorum.”