Ne ‘şenlikli’ ülkeyiz vesselam...
Her kim “muhalefet”te yer alırsa resmi Hayat Pahalılığı rakamlarının “inandırıcı” olmadığını söylüyor!..
Ne kadar zaman!..
‘HÜKÜMET’ olana kadar...
Sonra, o “inandırıcı değil” dediği rakamları uyguluyor...
Ya da “inandırıcı değil” dediği rakamları senelerce uyguladıktan sonra “muhalif” olunca, dudak büküyor!..
Eğleniyoruz işte!..

***

HAYAT ne kadar pahalı, biliyor herkes... Biliyor, görüyor, yaşıyor.
Tabii ÖNEMLİ olan ‘DEVLET’ olarak senin ÖDEME GÜCÜN ne?
Yani ‘kasandaki’ para...
YOKSA rakamlar ne gösterirse göstersin, eğer ‘cebinde’ o kadarı yoksa, katlanıyorsun...

***

Temel mesele, devletin kasasındaki birikimi, ‘cebimizdeki’ para gibi görmüyoruz...
Cebimizde 10 lira varken, elimizi attığımız zaman 15 çıkmayacağını biliriz sonuçta..
Oysa aynı ‘cep’ devletinse, elimizi atarken isteğimiz 25 çıksın diye...

***

Hele bir de “kimin eli kimin cebinde” durumu varsa...
Ki senelerdir öyle !..

***

MATBAAMIZIN müdürü geldi dün, “döviz yükseldi, fiyat ayarlaması yapmamız gerekiyor” diye!..
2012’de sözleşme yapmışız, dolar, o dönemde 1.088 TL!..
Şimdi olmuş 2 bin kusur...
“YÜZDE YÜZ ARTIŞ” istiyor!..
“Batarız” diyoruz...
“Biz de batarız” diyor!..
Elektrik de değil ki ‘cart’ diye fiyat artırabilesin, gazeteyi 5 liradan satasın (!)

***

Denizin ötesinde biri ötekine dua, bir diğeri berikine BEDDUA etmiş!..
Savcı kaçmış, polis yakalamış...
Kıbrıslı Türk de “hani bana hani bana” ağlıyor...
Döviz fırlıyor...
TL eriyor...
Ve ne bir MALİYEMİZ var, ne de YARDIM heyeti...
SUÇUMUZ ne, günahımız ne?

***

Bu hayat böyle yaşanmaz, değil mi?
Böyle de EKONOMİ olmaz galiba...