Serdar Denktaş kaale alınmamalı...
KTFF-KOP ilişkilerinin bu noktaya geleceğini günlük düşünüp günlük yaşayan Derviş Eroğlu ve Serdar Denktaş ikilisi hiç hesaplamamış. Hesaplayamadıkları için de bir kaos ortamına girmişler. Bu yüzden Eroğlu alel acele Demirören’i Saray’a çağırıp bir o kadar daha kaos yaratmış, Serdar Denktaş da abuk-subuk demeçler verip, haklı olduğumuz bir konuda bizleri haksız gösterip, üstelik bizler adına özür dileyebilmiştir. Pardon ama! Siz kim oluyorsunuz da bizler adına özür diliyorsunuz?
Ben yine de Serdar Denktaş’ın son açıklamalarını çok fazla kaale almıyorum. Çünkü Serdar Denktaş bu toplum için bir utanç kaynağı olmuştur. Yıllarca ahkam kesip Kıbrıs Türk gençliğini görmezlikten gelen, futbol konusunda dünyaya göğüs geren, FIFA ve UEFA’yı Lefkoşa Dikili Taş sistemi zanneden, gençlerimizin dünyaya açılımına red diyen bir şahsiyetin Kıbrıs Türk toplumu içinde yeri olamadığını düşünenlerdenim.
Herkes beyninin bir köşesine şunu yerleştirmeli! Serdar Denktaş ve Eroğlu ikilisi, KTFF’nunun KOP ile yakınlaşmasını asla istemez. Daha doğrusu hiç bir federasyonun dünya ile iletişimde olmasını istemiyorlar. Onlar için temel ilke “kendi çöplüğünüzde var olanla yetinmemizdir”. Yani, faşizmden öte bir zihniyet. Hasan Sertoğlu’na karşı çıkmalarının temelinde de bu konu yatıyor. Çünkü Sertoğlu onlar için “çok oldu”. Dünya futbol liderleriyle bir karede buluştu. Kıbrıs Türk Futbol kimliğini dünyaya tanıttı. Geç de olsa Kıbrıs Türk futbolunun dışa gerçek anlamda açılmasının KOP üzerinden yapılacağını öğrendi. Ve en önemlisi TFF ile kurulacak ilişkinin yalnızca “lojistik” anlama geldiğini gördü.
Serdar Denktaş’ın Türkiye’den yaptığı son açıklamalardan sonra, KTFF, KTSYD, Siyasi parti (UBP hariç) ve temsilcileri, Kulüpler Birliği, Futbolcular Derneği, hatta DP içerisindeki çoğu kişi hem TFF’ye hem de Serdar Denktaş’a tepki göstermiştir. Süleyman Göktaş yaptığı “yanar döner” açıklamasıyla bu senaryonun bir parçası olmuştur. Futbolla yatıp, futbolla kalkan bir kişinin idolejisine esir düşmesini anlamak mümkün değil. Kıbrıs Türk futbolu açısından Süleyman Göktaş da artık bir zarardır. Sessizliğini bozmayan, öneri sunmayan diğer antrenörler de Süleyman Göktaş gibi Kıbrıs Türk futboluna zarar vermektedir. Demek ki, onların tercihi de “kendi çöplüğümüzde var olanla yetinmemiz” yönündedir. O takım senin, bu takım benim. Gelsin mamma, gitsin mamma. Böyle düzene can kurban!
Derin devletle birlikte Eroğlu-Serdar zihniyeti her türlü fedakarlığı yaparak KTFF-KOP ilişkilerini sekteye uğratmak için mücadeleye devam edecektir. Önemli olan KTFF’nun tavrı ve atacağı bir sonraki adımdır. Bugün toplumun geneli ve futbol ailesi Sertoğlu’nun arkasında durmakta, KTFF’nun KOP’la görüşmelerine destek vermekte, TFF’nun FIFA’ya yazdığı mektubu red etmektedir. Sanal alemle gerçekler arasındaki farkı geç de olsa öğrenen Kıbrıs Türk futbolu, çıkış noktasının KOP üzerinden olacağını, KOP’la yapılacak her hangi bir anlaşmanın mevcut koşuldan çok daha iyi olacağı biliyor. Çünkü dünyada bir markası, tescili daha da önemlisi bir değeri olacaktır. Bu yüzden kendini bilmez üç beş kişinin gider ayak yaptığı açıklamalar çok fazla benimsenmemeli. Kıbrıs Türk futbolunun geleceği ne Eroğlu’nun, ne de Serdar Denktaş’ın, ne de Süleyman Göktaş’ın idolejisinin esiri olmamalı. Nasıl ki, Dünya Ralli Şampiyonası’nın Kıbrıs ayağında, Kıbrıs Türk ralliciler tabu yıktı. Serdar Denktaş’tan izinli Kıbrıs Cumhuriyeti bayraklarını arabalarına asarak, Dünya Ralli Şampiyonası’nda yer aldı. KTFF’nunun da tarih sayfalarında yüz yıllarca yer alacağı tabuyu yıkma zamanı gelmiştir. Hem de izni Serdar beyden değil, Kıbrıs Türk toplumundan alarak.