Hükümet’in vicdani retle ilgili sessiz kanadı Demokrat Parti Genel Başkanı, Maliye Bakanı Serdar Denktaş,  geçtiğimiz gün katıldığı bir televizyon programında bu konudaki sessizliğini bozdu, ‘Muhalefetin Hükümet’e nifak tohumu sokmaya çalıştığını’ savundu.

Kıbrıs Genç TV’de yayınlanan Sözün Özü Programı’na katılan Denktaş, Didem Gürses’in vicdani redde ilişkin sorularını da yanıtladı.

Serdar Denktaş üstüne basa basa, defalarca ‘vicdani ret hakkı’ değil, ‘müracaat hakkı’ verileceğinin altını çizdiği açıklamalarında, yasa tasarısında ‘hemfikir olmadığı’ noktaları da açıkladı.

Hükümeti oluşturan dört partinin dördünün de seçim bildirgesinde ve ortaya çıkan hükümet programında da vicdani reddin yer aldığının altını çizdi Serdar Denktaş… Ama hemen arkasından da ‘Bu konu bahsedildiği gibi her isteyenin ‘ben vicdani retçiyim’ diyerek askerlikten muaf tutulacağı bir durum değildir’ dedi.

Böyle bir imkanın ‘bedelli askerlikle’ sağlandığını savunan Denktaş, “Paramı bastırıyorum, askerlikten muaf olmak istiyorum” dediğinde koşulların da tutuyorsa muaf oluyorsun” dedi, vicdani reddin öyle bir şey olmadığını vurguladı.

Bir kısım insanımızın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurduğuna da işaret etti Serdar Denktaş ama özellikle de AİHM’de yargılananın ‘biz değil Türkiye’ olduğuna işaret etti.

Denktaş ‘süreden’ rahatsız…
“1’e 1’i de hemfikir değilim”

Hükümeti oluşturan partilerin ayrı ayrı hazırladığı yasa tasarılarının birleştirilerek son şeklin verildiği bir tasarının ortaya çıktığını söyleyen Denktaş, yasa tasarısı üzerinde Meclis’te de tartışılacağına değindi…

Serdar Denktaş, özellikle ‘süre’ konusunun tartışılacağını söylerken, bu konuda bir fikir ayrılığını bulunduğunu belirtti yasa tasarısında öngörülen ‘1’e 1’ orandan pek de hoşnut olmadığını ortaya koymuş oldu.

 “Bu yasa tasarısı ile birlikte bu konu sonuçlanıncaya kadar dava açılmayacak, açılmamalı, açılsa bile ileriye götürülmemeli” diyen Denktaş, bunun askerlikten muaf tutma yasası olmadığının altını tekrar tekrar çizdi.

“Bu ben silah kullanmak, tutmak istemiyorum diyenlere müracaat hakkı vermektir” diyen Denktaş,

çağdaş her ülkede var olan bir müracaat hakkının, KKTC vatandaşları tarafından da kullanılmasını sağlayacak bir hak vereceklerini ifade etti.

Yasa Tasarısı’nın öngördüğü komitenin müracaatlara bağlı olarak inceleme yapacağı ve netice vereceğini ve gerçekten tüm koşulları ile uygun olup olmadığının ona göre karar verileceğine vurgu yapan Denktaş, aslında bu iş o kadar da kolay olmayacak demeğe getirdi…

“Rum ile çözüm olmaz diyen arkadaşlar, ki o görüşlerine hak veririm…”

Adanın güneyinde vicdani reddin uygulandığını, bu güne kadar da bu haktan sadece 1 kişinin faydalanabildiğini aktaran Denktaş şöyle devam etti:

 “Hemen işte, ‘vaaay askerlikten vazgeçiyorlar, hele şu söylem çok kötü, ‘bu olağanüstü durumda Kuzey Kıbrıs’ta böyle bir karar alınabilir mi… Hoop, bir dakika bakalım, milliyetçi arkadaşlar özellikle, milliyetçiyim diyen arkadaşlar…

Rum ile çözüm olmaz diyen arkadaşlar, ki o görüşlerine hak veririm çözüm mözüm olacak değil. Bunu söyleyerek bu ülkede olağanüstü durum olduğunu ilan ediyorsunuz, vazgeçin. Bırakın bu ülkede normal bir ülke olduğumuzu bütün dünyaya da ispat edercesine, vatandaşıma da her türlü hak arama hakkını teslim ettiğimiz, devletine daha da güven duyduğu bir ülke olduğunu gösterelim, Türkiye’ye söz söyleme gerekçelerini ortadan kaldıralım, dünyaya insan haklarının ülkemizde de olduğunu gösterelim. Dünyaya bizi eleştirebilecek bir şey bırakmayalım.”

‘Tasarı sıraya girecek ve bekleyecek’

Denktaş, konunun ‘Milliyetçilik’ açısından tartışılmasını son derede yanlış bulduğunu da vurguladı.

Vicdani Redde ilişkin düzenlemeler içeren yasa tasarısının ‘diğer yasaların önüne geçmesinin’ söz konusu olmadığını söyleyen Serdar Denktaş, tasarı ‘sıraya girecek ve bekleyecek’ derken, ‘Milliyetçi’ kesime de mesaj gönderdi…

Serdar Denktaş üstüne basa basa, defalarca ‘vicdani ret hakkı’ değil, ‘müracaat hakkı’ verileceğinin altını çizerken, bu düzenlemeyi eleştiren bazı ‘milliyetçi’ kesimlere de sordu: “Buradan sormak istiyorum, bedelli askerlik gündeme geldiğinde, parası olanın faydalanacağı parası olmayanın faydalanmayacağı düzenlemede neden ses çıkarmadılar?

BİR SORU

UBP çekmediği piyangoları da çeker mi?

Muhasebe uzmanı Ersin Tatar’ın başkanlığa gelmesiyle deyimi yerindeyse Ulusal Birlik Partisi’nde de, ‘mali denetim ve hesaplaşma dönemi’ başladı.

Göreve gelir gelmez inceleme başlatan Tatar, MYK’larında oluşan komiteden henüz bir sonuç çıkmasa da, bir takım ‘hesapsız harcamalar’ın tespitinin önünü açtı.

Geçtiğimiz gün UBP’yle ilgili yine ‘şaşırtıcı’ bir haber aldık… UBP, 2013 yılından kalma ilan borcu ile ilgili YENİDÜZEN’e ödeme yaptı. UBP’nin YENİDÜZEN’e ilan vermesi pek alışıldık bir şey değil ama İrsen Küçük’ün başkanlık döneminde hasbelkader verilmiş bir ilanın ödemesinin 5 yıl sonra yapılması, daha da şaşırtıcı oldu.

UBP’ye ödeme için teşekkür ederken, aklımıza gelen şu soruyu da sormadan geçmeyelim dedik: UBP 15 Kasım 2010 ve 20 Temmuz 2013 tarihlerinde çekilmek üzere biletleri satılan piyangoları da çeker mi?

BİR ALINTI: Haçı denizden çıkaranların kıyafetleri kapalı olsaydı, toplumun nereye gittiğine dair çok büyük tartışmalar yaşıyor olurduk, bağnazlık nereden geliyor olsa karşı çıkmayı bilmeliyiz... (Mehmet HARMANCI)