Serdar Denktaş'la 1 saat
Önceki gün Meltem Sonay'la birlikte Serdar Denktaş'a gittik.
DP Genel Başkanı…
Maliye Bakanı…
Başbakan Yardımcısı…
Merhum Cumhurbaşkanı Denktaş'ın oğlu…
Sıfatı çok…
Maliye Bakanlığı'ndaki söyleşimiz habercilik açısından gayet verimli oldu.
Bazı "ilkleri" açıkladı Sayın Başkan, röportajın detayını bugünkü sayfalarımızda okuyabilirsiniz.
“Denktaş Üniversitesi- Kermiya’daki arazi” tantanasının ardından ilk kez buluştuk.
Zaman zaman gerilse de Denktaş kendine has dingin üslubu ile konuştu.
Mali konularda çok rahat.
Kıbrıs soruna hakim ve aktif olmak istiyor.
Malum, Denktaş Üniversitesi- Kermiya’daki arazi konusunda kızgın ve öfkeli.
Her şeyi, etik tarafını, gayrı yasallığını geçtim, "Kermiya’daki arazi konusunda siyaseten de yıprandığınızı düşünmüyor musunuz?" diye sordum.
“Haksız yere yıpratıldığını” düşünüyor.
Haksız yere (!)
Onca tepkiye rağmen hala bunun normal olduğunu düşünüyor, saygı duymaktan başka yapacak bir şey yok.
Bu konuyu daha fazla deşmek istemem ama; verdiği en önemli bilgi şu: Söz konusu Kermiya’daki arazinin devrinde alınan son karar arazinin yeniden askeri bölge olması…
Arazinin oğluna ait şirkete devredilmek üzere kendi bakanlığına verilmesi kararının iptal edildiğini açıkladı Denktaş…
Yani arazi yeniden askerin denetiminde…
Oğluna herhangi bir devir olmadığını, olacağını, ancak yaşananlar üzerine devirden vazgeçildiğini ifade etti.
Anlayacağınız arazi devri henüz gerçekleşmemişti, gerçekleşmek üzereyken çıkan tepkiler üzerine iptal edildi.
Durum bu.
***
Gelelim Kıbrıs sorununa…
"DP" olarak Kıbrıs sorununda hazırladıkları önerilerden de konuştuk, pek tabii zaman zaman off record olarak…
Hatta önerilerini inceleme fırsatı da verdi.
"Babama da vermiştim" dediği önerileri,- içeriğine katılırsınız, katılmazsınız önemsiyorum.
Emek verilmiş, üzerinde düşünülmüş…
Yeni barikatlardan, giriş çıkışlarla ilgili bazı değişikliklere kadar, hatta Maraş’a varıncaya kadar detaylı kapsamlı öneriler bütünü var Denktaş'ın…
Bu önerileri Akıncı'ya sunmuş.
UBP'den çok daha Kıbrıs sorununa hakim havası, konuya soyadının da getirdiği durumla alakalı ilgisi 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olacakmış gibi bir hissiyat doğuruyor bende…
Yeni bir siyaseti var, ya da yeni bir çıkış yapmak, daha aktif olmaktan yana…
Zira çok katı keskin bir içe kapanma önermiyor.
Tam aksine Kıbrıs Türklerin kuzeydeki varlığını gösteren bir duruştan bahsediyor.
"Burada biz de varız" diyen bir çıkış siyaseti bahsettiği…
"KKTC'yi tanıtalım" gibi bir tez değil mesela…
"Ya da izolasyonları kaldıralım" da değil.
Başka bir şey!
Maraş'a ilişkin düşündüğü Kıbrıs Türk yönetiminde açmak.
"Çözüm anında vermeyelim, yönetimi ilelebet bende kalsın" da demiyor.
Yani "Maraş bizim asla vermeyiz" demiyor, dolaylı olarak verilebileceğini söylüyor.
Açalım, ekonomiye katkısı olsun diyor.
Elbette karşımızda Denktaş var ve siyaseten katılmak zor ama, incelediğim "DP önerileri" üzerinde emek harcanmış, önemsiyorum.
"Basına neden açıklamıyorsunuz" bu önerileri diye soruyorum, "Açıklarsam bilirsiniz, her şeyin bir karşıtı olur, faydalı olmaz sonra" diyor.
Kendince mantıklı…
***
Yanına girdiğimizde bitkin hali ile dikkat çeken Denktaş yorgun ama konulara hakim.
Onca tepkiye rağmen "Denktaş Üniversitesi" ya da “Kermiya'daki arazi” konusunda haksız olduğunu henüz anlamamış, üzülüyorum.
Mali konularda çok rahat bir hali var, “Maliye iyi gidiyor" diyor, rakam vermekten kaçınıyor, “rakam verirsem talepler başlar” diye konuşuyor, şakayla karışık…
Önümüzdeki yıllarda yalnızca iç siyasette değil, Kıbrıs sorununda da daha aktif bir Denktaş olacağını düşünüyorum.
Kendisi ile geçirdiğim 1 saatte bunu çok net gördüm.
Ve 2020 için zemin yokladığını hissediyorum.
Neler yaşanacak, göreceğiz.
Koopbank'ta değişiklik
Uzun süredir tartışmaların odağındaki Kooperatif Merkez Bankası'nda bazı görevden almaların olacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Önceki gün Serdar Denktaş'la yaptığımız söyleşinden de bu anlamı çıkarmak mümkün…
Zira Denktaş, Banka için " Bir müddettir değişiklik yapacağız dediğimiz yerlerden birisidir" dedi önceki günkü buluşmamızda…
“Görevden mi alıyorsunuz?” şeklindeki soruma Serdar Denktaş “Ben görevden alacak değilim, bir değişiklik olacak orada... Yönetimde… Yönetiminde değişiklik yapılacak. Kaç zamandır vardı zaten… Yönetimdeki değişiklik aşağı yukarı son bir aydır konuşulan bir olaydır… Oradaki yönetimde bir değişiklik olacak.” yanıtını verdi.
Siz ne anladıysanız, ben de onu anladım.
3 ay sonra gel!
İşçiyiz, emekçiyiz…
Hayatımızdaki iki “garanti” Sosyal Sigorta ve İhtiyat Sandığı…
Bu iki kurum sözüm ona tek güvencemiz…
Hasbelkader 'Sosyal Sigortalı'yız anlayacağınız.
Dün Sosyal Sigorta Dairesi'ne "gözlük yardımı" için başvuru yaptım.
Gözlük alırken, muayene (140 TL), gözlük alımı (400 TL) için toplam 540 TL gibi bir rakam harcadım.
Sosyal Sigorta'nın vereceği para 200 TL!..
Başvurumu yaptım, oradaki görevli bana "başvurumun ayın 20'sinde işleme konacağını, işleme konduktan 2 AY SONRA ödemenin yapılabileceğini" söyledi.
Düşünebiliyor musunuz?
Neredeyse 3 aylık bir süreden bahsediliyor.
Cüzi bir yardımı bile 3 ayda verecek olan kurum var karşımızda.
Yazık ki ne yazık.
Gerçekten yazık.