1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Serdar Denktaş’ta Ne Vicdan Varmış Ama?!...
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Serdar Denktaş’ta Ne Vicdan Varmış Ama?!...

A+A-

Etiketi iki satıra ancak sığan Demokrat Parti – Ulusal Güçler Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı, Ekonomi, Turizm, Kültür ve Spor Bakanı Serdar Denktaş vicdanının sesini Kıbrıslı Türklerle paylaştı:
“Benim vicdanım şimdi 363 kişiyi yılbaşında kapının önüne koymaya müsait değil”…

Kim bu 363 kişi? İrsen Küçük’ün UBP kurultayında yarıştığı Ahmet Kaşif’e üstünlük sağlamak için işe aldığı ve kendisine oy vereceğine inandığı 363 UBP delegesi veya delege yakını… Bu sayı, Küçük’ün kurultayda aldığı oyların nerdeyse yarısı… Ve Küçük sadece 4 delegenin oy farkıyla kazandı… Durum öyle gösteriyor ki, bu istihdam edilenlerin büyük bir çoğunluğu Küçük’ten işi kaptı, Kaşif’e de oy attı… Kaşif’in o günlerde, “seçilirsem bu istihdamlara dokunmayacağım” dediği de akıllarda… Ve o zamanlar sadece ‘DP Genel Başkanı’ etiketi olan Denktaş’ın bu istihdamları eleştirdiği, hatta “Küçük hükümetini düşürelim, böyle icraatlar yapan bir Başbakan ile erken seçime gidecek olursak, daha neler yapmaz?!” dediği de akıllarda…

Kamu vicdanını derinden yaralayan ve yasalara da kamu maliyesine de, genel ekonomiye de uymayan bu istihdamları Başbakan Yorgancıoğlu yıl sonu durduracağını söyleyince, elbette bu kişiler Kaşif’in kapısına dayanmıştır ve “Hani ya bize dokunulmayacaktı?!.” demiştir. Kaşif de işi Denktaş’a ihale etti. Bükemediği eli öpme alışkanlığı olan Denktaş, bu defa da Kaşif’in elini öperek, duygu sömürüsü yaparak ‘vicdan’ ile bu işi halletmeye kalkışıyor.

Ayrıca, istihdam edilenler sağ siyasetin insanları… Bunları durdurmak, sağ siyasetin tabanını üzmek olacak, halkın diğer kesimlerinin insanlarına da istihdamda fırsat eşitliği sağlanmış olacak!... Şimdi ne gereği var, sağ siyasetin tabanını işsiz bırakıp bırakıp üzmeye, tüm Kıbrıslı Türkler içinden istihdam yapmaya ve maazallah ilerici kesimlerin insanlarına da kamuda aş – iş vermeye?!...

Ne vicdan amma?!. Yurdunun yüzlerce genci işsiz iken, Küçük’ün oy almak için siyasi rüşvet olarak yaptığı istihdamlara hak veriyor… Geri kalan işsizlere vicdan kalmamış…

Ne vicdan amma?!.. O günlerde eleştirdi, yerden yere vurdu, şimdi de “vicdanım müsait değil” diyor… Vicdanda kota kalmamış, kontenjanlar dolmuş…

Ne vicdan amma?!. Doğruları söylememek için paravan olarak kullanılıyor…
İşin aslı besbelli siyaset işte… Kaşif’i destekleyenleri korumak ve işte tutmak… Kaşif’i desteklemeyenler de varsa, onları da DP-UG’ye devşirmeye çalışmak ve böylece UBP’nin delegelerini transfer edip, UBP’nin altını oymaya çalışmak…

Denktaş’ın stratejisi çok belirgindir. UBP kırık – dökük, başkanı da karizmatik değil, bu işin erbabı hiç değil… Dolayısıyla sağın lideri olmak için bir fırsat var, bunun için de UBP’yi hırpalamak, zayıflatmak, küçültmek ve sonunda da UBP ile DP’yi birleştirerek başına geçmek var… Dolayısıyla, UBP’nin toplam delege sayısının dörtte biri olan bu 363 kişi ona bir fırsattır ve bunu kullanacak; amacını gizlemek için de kamuoyuna bir ‘vicdan’ masalı anlatacak…         

Denktaş’a hatırlatmak gerek, bu hükümetin bir ödevi de UBP’nin Kıbrıslı Türklerde yarattığı tüm maddi – manevi yıkımları tamir etmektir; yasalara ve demokrasiye ve tüm Kıbrıslı Türklere sosyo-ekonomik ve sosyo-politik konularda fırsat eşitliği vermektir. Ve Denktaş, Başbakan’ın yardımcısı olduğunu da unutmamalıdır. Başbakanın halim – salim mizacını otorite boşluğu sanıp, konulara kendi penceresinden girmemelidir.

Koalisyon kurulması aşamasında Mehmet Ali Talat, “Serdar CTP’nin ciğerini sökecek” demişti; Denktaş sanki de onu doğrulayacak bir tavır içine giriyor. Ama CTP’nin ciğerini baba Denktaş, BEY, militer ve paramiliter örgütler sökemedi; Serdar Denktaş hiç sökemeyecek.

Denktaş bilmelidir ki Kıbrıslı Türklerin şimdi dürüst, şeffaf ve demokratik, yani adil bir yönetime ihtiyacı vardır; onun kendine özge ‘vicdanı’ ile yönetilmeye değil. Sağ siyasetin komisyoncusu Serdar Denktaş’ın vicdanı ile Kuzey Kıbrıs’ı yönetmenin Kıbrıslı Türklere pahalıya mal olacağını öngörmemek saflık olur.

Toplum vicdanının yaralayan istihdamlar, duygu sömürüsü yapan Serdar Denktaş’ın vicdanı ile konsolide edilemez. Tüm Kıbrıslı Türkler için, sosyo-ekonomik doğrular ne ise, adil olan ne ise onlar yapılmalıdır.
‘Denktaş vicdanı’ ile yönetilmenin ne olduğunu Kıbrıslı Türkler taaa 1950’li yıllardan itibaren gördü, yaşadı, öğrendi; şimdi artık çağdaş, demokratik, ilerici ve adil değerlerle yönetilmek zamanıdır.

Bu yazı toplam 3056 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar