Fehime ALASYA
ADRES dergisinin bu haftaki konuğu olan Orçun Cananoğlu, çiçeği burnunda Organik Market ve Kafe’sinin kapılarını okuyucularımıza açtı.
Sağlıklı beslenmeye olan düşkünlüğü ile çıktığı yolda, aile içerisinde karşılaştığı sağlık sorunlarıyla birleşince organik gıda tüketimine yönelen Orçun Cananoğlu, O-Live Organik Market ve Butik Kafe olarak, bir hafta önce açılışını yaptığı mekânda, bu tutkusunu, Lefkoşa’da Kermiya Bölgesi’nde etrafına da yaymaya başladı.
Ailece organik beslenmeye ve üretime meraklı olduklarını dile getiren Orçun Cananoğlu, O-Live’de erkek kardeşi ve eşi ile birlikte görev yapıyor.
Kardeşi Ogün Cananoğlu ile organik bira üretimine geçmeye hazırlanan Orçun Cananoğlu, birçok yeni projeyi hayata geçirmeye hazırlanıyor.
Lefkoşa’nın güneyinde irili ufaklı 16’yı aşkın organik market bulunduğunu belirten Cananoğlu, kuzeyde ise bu durumun çok yaygın olmadığına değindi. Dünyanın pek çok ülkesinde restoran menülerine dahi organik ürünlerin girdiğini anlatan Cananoğlu, bizde bu bilincin yeni yeni yayıldığına dikkat çekti.
“Hem kullanımı hem de satış noktaları yaygınlaştıkça fiyatlar düşecektir, çeşitler de çoğalacaktır” diyen Cananoğlu, organik marketlerinde pek çok ürünün ithal olduğunu anlatıyor.
O-LİVE’in açılmasından bu yana bir hafta gibi kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen yoğun bir ilgi ile karşılaştıklarını anlatan Cananoğlu, “ilgi ve geri dönüş çok güzel. İnsanlar buradan mutlu çıkıyor, giden bir daha geliyor. Gelen müşterilerimizin iletişimlerini alıyor ve onlara istekleri doğrultusunda taze ürünleri haber veriyoruz. Çok kısa sürede 60'ayakın müşteri potansiyelimiz oldu” dedi.
Tavuktan, sebzeye, kuru baklagillerden, meyveye, organik meyve suyundan kuruyemişe, tuz, şeker, diş macunu, deterjanlara kadar 200’ün üzerinde ürünü bünyesinde bulunduran Organik Market, organik bira için ise kolları sıvamış durumda. Altı çeşit bira üretmeye hazırlanan Orçun Cananoğlu, yol göstericisi olan kardeşi Ogün Cananoğlu ile bu serüvene nasıl başladıklarını anlatıyor.
“YAYGINLAŞIRSA FİYATLAR DÜŞER”
Bu alana nasıl yöneldiğini anlatan Organik Market Direktörü Orçun Cananoğlu, şunları ifade ediyor;
“Yemeğe düşkünlüğüm hep vardı, ardından annemin rahatsızlığı oldu, güneyde 16’yı aşkın irili ufaklı organik market vardır. Hayatımın her zamanında spor vardı, küçük bir de bebeğim olmuştu, bu yüzden bilinçli besleniyordum ama bu rahatsızlık bizi daha dikkatli olmaya itti. Çok araştırıyor, sürekli yeni bir şeyler öğreniyordum. Annem kanser hastasıydı, her şeyi yiyemiyordu, çocuğum çok küçüktü ve sağlıklı beslenmesini istiyorduk, bunların vesilesiyle de sürekli araştırdım, bazı hafta 1 günümü bu alışveriş için ayırıyordum. Maalesef bu bizim tarafımızda çok yaygın değil.
Yurt dışında ve güneyde restoranlara dahi organik menüler girdi. Güneyde marketlerin yanında bir de organik restoran yaptılar, orada hamburger yedim, o bile organikti... Bu Rum tarafında yapılmaya başlandı. Nasıl ki vejetaryen menü var, şimdi de organik menüler var. Sağlıklı yaşamak biraz pahalı...
Hem kullanımı hem de satış noktaları yaygınlaştıkça fiyatlar düşecektir, çeşitler de çoğalacaktır. O yüzden organik ürün kullanımına yönelmek, çevremizi buna teşvik etmek bu yaygınlaşmayı arttıracak ve fiyatları düşürecek. Dünyada çok alternatif var ve fiyatlar uygundur. Bizim ülkemizde maalesef girdiler çok pahalı, gümrükleri, vergileri çok pahalı... Yerli üretimimiz giderek artıyor, düzgün üretici bulmak da çok kolay değil.
Burada 200'ün üzerinde ürün var. Mevsimlik sebze, kahvaltılık çeşitleri, temizlik ürünleri, diş macunu, şampuan, sabun, kremler, baklagiller, fıstık, fındık, kuru üzüm, peynir çeşitleri, tavuk ve daha pek çok çeşit… Baklagiller, kilo bazında istek miktarına göre alınabiliyor. Organik şaraplarımız var. Her mevsim tavuk üretimi var, fakat ağustos ayında bu üretim durma noktasına geliyor.
Ürünlerimizin büyük bir çoğunluğu Türkiye, Almanya ve Avrupa Birliği ülkelerinden ithaldir. Sebzelerimizin tümü yerlidir, haftada iki gün, pazartesi ve perşembe taze ürünler gelir.
Her mevsim sebzeleri bulundurmaya çalışacağız. Şu an kabak, salatalık, domates, karpuz, kavun, çilek mısır, börülce, fasulye, semizotu, marul...
Burası iki nitelikli bir yerdir, organik dükkân ve butik kafe olarak geçiyor. Burada hem satış yapabilir hem de güzel organik salata veya kahveler veya bira veya meyve suyu içilebilecek bir mekândır.
“BİLİNÇ ARATACAK, UMUTLUYUM”
Organik Market ve Kafe’ye gösterilen ilgiden memnuniyetini dile getiren Cananoğlu, marketteki en ufak el işine kadar kendi, eşi İkbal, kardeşi ve kardeşinin eşi ile birlikte emek harcadıklarının altını çizdi. Bilinçli müşteri kitlesinin her geçen gün arttığını anlatan Cananoğlu, “İnsanların giderek daha da bilinçli olacağına ve organiğe daha çok yöneleceğine karşı çok büyük umutlarım var. Bu bağlamda işlerimizin daha da açılacağından umutluyum” diyerek geleceğe dair oldukça umutlu konuştu.
Cananoğlu şöyle devam etti; “Büyük bir yatırım yaptık, çok fazla zaman ve enerji harcadık, daha bir hafta olmadı, ilgi ve geri dönüş çok güzel. İnsanlar buradan mutlu çıkıyor, giden bir daha geliyor. Gelen müşterilerimizin iletişimlerini alıyor ve onlara istekleri doğrultusunda taze ürünleri haber veriyoruz. Çok kısa sürede 60'ayakın müşteri potansiyelimiz oldu. Gelen insanlar da çok bilinçli müşteriler. Yabancı müşterilerimiz de var.
Eşim İkbal bana çok ama çok yardımcı, özellikle biraların yanında servis yapılan atıştırmalıklar konusunda. Bizimle birlikte eşlerimiz de çok çalıştı.
İnsanların giderek daha da bilinçli olacağına ve organiğe daha çok yöneleceğine karşı çok büyük umutlarım var. Bu bağlamda işlerimizin daha da açılacağından umutluyum. Yanımızda çalışmak isteyen 20'li yaşlarda bilinçli gençler de var, bunları görmek beni çok mutlu ediyor” dedi.
“AMACIMIZ SARHOŞ OLMAK DEĞİL, BİRLİKTE GÜZEL VAKİT GEÇİRMEK”
Çok çeşitli ve yenilikçi projeleri olduğuna değinen Cananoğlu, erkek kardeşi Ogün Cananoğlu ile birlikte yürüttüğü el yapımı bira projesine de değindi.
Cananoğlu: “Burada ilk kez organik bira üretimine başlıyoruz. Bu konuda da kardeşimden yardım alırım. Kardeşimin ilgi alanıdır bu. Kendi evindeki garajı bar yaptı. Bu sadece hobiydi, bunu Kıbrıs'a taşımak istedik. Bu aklımıza beş yıl önce gelmişti fakat korkmuştuk. Şimdiki ortama bakılınca bunun zamanı geldi diye düşündük. Bu hobiyi bizim adamıza entegre etmeye çalışıyoruz.
Gelin oturun, serinleyin, alkollü alkolsüz soğuk bir şeyler içip evinize öyle gidin. Amacımız içip içip sarhoş olmanız değil, amacımız el yapımı bu birayı tadıp birlikte güzel vakit geçirmeniz olacak” dedi.
“EN BÜYÜK HAYALİMİZ BİRÇOK BARIN TABINDAN BİZİM BİRAMIZIN AKABİLMESİDİR”
Market Direktörü Orçun Cananoğlu’nun bira üretiminde yol göstericisi olan kardeşi Ogün Cananoğlu ise sohbetimize dahil olup, bira merakının nereden ve nasıl geldiğini anlatıyor. Geçmişten edinilen bir alışkanlık olarak nitelendirdiği ‘üretim’ tutkusunun dedesine tarlada yardım ettiği yıllardan geldiğini anlatıyor. Bu tutkusunu yurt dışında yaşadığı sürece de geliştiren Ogün Cananoğlu, bira üretiminin serüvenini bizimle paylaşıyor.
Ogün Cananoğlu, “En büyük hayalimiz birçok barın tabından bizim biramızın akabilmesidir. Bira üretimi için gerekli olan hammaddelerden bazıları yurt dışından ithal geliyor. Yaklaşık bir ay sonra devreye girecek olan biraları servise başlayacağız. Altı çeşit bira üretimi yapılacak. Üç bin yıl önce Kıbrıs’ta birayla ilgili bir keşif olmuş, bu İngiltere’deki gazetelerde yayınlanmıştı, araştırıp öğrenmiştim. Biranın İnsanlık yaşamını iki kez kurtardığı da kayıtlara geçmiş. 20 yıldır Amerika’da yaşıyordum ve on yıldır da buraya nasıl yerleşirim diye düşünüyorum, sanırım buldum. Yurt dışında yaşamaya başladığımda çeşitli araştırmalarım olmuştu, orada evde bira yapma hobisi çok yaygındı, ben de merak saldım. İçerisinde yaratıcılık ve üretim vardı, bunlar beni çok mutlu eden şeylerdir. Orada kendi yoğurdumu bile bulmuyordum ve kendim yapıyordum, kendi ekmeğimi, kendi ayranımı hep ben yapıyordum. Küçükken de dedemlere tarlada yardım ediyordum, bu üretim sevgimi yurt dışına gidince de kaybetmedim, oradaki üretimle de birlikte daha da çok içine girdim. Orada herkes kendi evinin garajında bira üretimi yapıyor, kendi birasını çıkarıyordu, ben de merak saldım ve bunu geliştirdim. Yaptığım yüzlerce çeşit biralar oldu. Şimdi de yeni bir projemiz var, güney ve kuzey bira üretici olarak proje için bir araya geldik. Bira bizim geçmişimizden günümüze geliyor, farklı lezzetler ile bunu yaşatabilmeliyiz.
Bizim yapacağımız biraların çok önemli üç özelliği var: Birincisi, filtre edilmedi ve bu yüzden içindeki maya ve değerli besinler kalacak, tadı yoğun olacak”
İkincisi ise bu bira pastorize edilmeyecek ve bir tüketim ömrü olacak. Bu sebeple de hiçbir lezzet ve besin değeri kaybolmayacak.
Üçüncü özellik ise zengin malzeme kullanımı olacak. Elbette ki kâr amacımız olacak ama piyasa fiyatının daha üzerinde olacak. Örneğin, Belçika’daki toprakta yetişen bir arpa ve Amerika batısında yetişen bir arpa çok farklı bir tat veriyor. Hop adlı ham maddenin çeşidi de çok büyük önem arz ediyor.
Yerli üretim biralarımızın alkol oranı ise yüzde 5.2'den 9'a kadar olacak.”