Yabancı uyruklu kişilerin adanın kuzeyinde mal almakla ilgili bir yılda yaptığı başvuru sayısı 5 bin 194.
Taşınmaz Mal Birimi'nden resmen talep ettiğim ve aldığım bilgi bu...
2002 yılının tamamını kapsıyor.
- Toplam 5.194 başvuru yapıldı.
- 2.810 başvuruya Bakanlar Kurulu kararı ile satın alma izni verildi.
- TC uyruklu 2.063 başvuru onaylandı.
- Diğer ülkelerden 747 başvuru onaylandı.
***
Yurttaşlıkta olduğu gibi "Taşınmaz Mal" başvurularında da Türkiye uyruklular dışında kalanlar genelde "güvenlik" soruşturmasına takılıyor.
Çünkü “memleket elden gidiyor” evhamı gelişmiş (!)
“Ne demek istiyorsun, ayrımcılık mı var” derseniz...
Öyle görünüyor.
Unutmadan…
Taşınmaz Mal başvurularına yönelik veriler “resmi” rakamlar…
Bir de “avukat” yanında yapılan özel sözleşmeler var.
***
Şimdi yabancıların taşınmaz mal alımlarında alınan harçlar, yüzde 6’dan yüzde 12’ye çıkarıldı.
“Yabancı” tanımının içeriğine ulaşmak tüm çabalarıma rağmen mümkün olmadı.
Bir iddia “KKTC, TC” dışında kalanlar yabancı kabul ediliyor.
Yüzde 3 "Taşınmaz Mal Komisyonu"na gidecek.
Malın asıl sahibine kaynak olacak.
Yüzde 2 "Sosyal Konut" yapımında kullanılacak, güya...
Depremzedeler için de yüzde 1 pay ayrılmış.
Gerisi, malum.
***
Ada yarısı mülkiyet anlamında “cennet” gibi…
Betona boğuluyor, çevreyi yitiriyor, hayatı kirletiyoruz.
Dünyanın benzer coğrafyalarına baktığımız zaman rakamlar son derece cazip…
Tüm “çalıntı” mallarda olduğu gibi (!)
25 bin TL net maaş üzerinden kesinti
Deprem sonrasında altyapı için paraya ihtiyaç var ya, hemen “maaşlardan kesinti” gündeme geldi.
Çok insan yadırgadı.
Niye?
Nasıl ki ülkenin ortak kaynakları dağıtılırken önce “maaşlar” akla geliyor, iş kesintiye gelince de doğalında gözler yine aynı kaynağa yönelecek.
***
Meclis'te özel bir komite kuruldu, sonrasında muhalefet komiteden çekildi.
Kamu ve özel neredeyse tüm maaşlardan kesinti olacaktı.
15 bin lira maaşı bir ayda bir arada göremeyen özel sektör çalışanlarının çoğu bu tartışmaya hiç girmedi.
Şimdi öyle görünüyor ki yalnızca brüt 30 bin TL ya da net 25 bin TL üzeri maaşlardan kesintiye gidilecek.
İlk taslakta diyor ki, 30 bin 55 bin TL arası % 1,5 kesinti...
55 bin ile 75 bin TL arası yüzde 2...
75 bin TL üzeri yüzde 5...
Bu maaşlar gerçek mi?
Ek mesaisi var bir de kimilerinin...
Ne gibi bir hizmet üretiliyor bu maaşların karşılığında da göremiyoruz bir türlü!
***
Nihayetinde yine "günü kurtarmak" üzerine çözümler üretiliyor.
Zihniyet değişikliği olmadığı sürece bu tartışmalar hep sürecek.
Bütçede personel giderleri, altyapı projeleri, sosyal yardım, teşvik ve yoksullukla mücadele gibi başlıklarda yüzdelik oranları belirlenmesi gerekiyor.
Ortak kaynakları da bu oranlar içerisinde paylaştırmak ve değerlendirmek…
Partizan istihdam ve savurganlık da önlenecek böylece…
***
Dünya Bankası verilerine göre personel maaşlarının bütçeye oranı Almanya’da % 5, ABD’de % 9.69.
Ada ülkesi Malta’da % 31,34…
Kıbrıs’ın güneyinde % 32…
Adanın kuzeyinde % 85.
Böylesi bir “anormallik” var ve buna çözüm aramak yerine günü kurtarmak üzerinden sürekli “ne olmaz”ı konuşuyoruz.
Üstelik dış mali yardımlar konusunda karar verme yetimiz de yok.
Örneğin, Türkiye’ye “altyapı için bizim ihtiyaçlarımız ve önceliklerimiz şunlar” diyecek bir siyasi irade ve cesarete sahip değiliz.
“Okul” değil “Külliye” yapılıyor o nedenle…
Vergiler de amacına hizmet etmiyor.
Yol vergisi yola gitmiyor, sigortalardan sağlık kesintisi sağlığa ulaşmıyor.
***
Şimdi yine günü kurtaracağız.
Kıbrıs’ın kuzeyinde kurduğumuz çirkin düzen, son elli sene olduğu gibi ortak kaynakların “kişilere” üleştirilmesi üzerinden ilerleyecek.
Altyapı yatırımlarını da ya Türkiye’ye havale edeceğiz ya da Avrupa Birliği’ne…
Olmadı Allaha!
Acil bir durumda ve ihtiyaç anında yine “maaş kesintilerini” tartışacağız, her zamanki gibi…
Bir ihbar!
"Ülkemize gelen inşaat demirleri Mağusa limanında gemiden inmeden ilgili odalar tarafından test yapılıp uygun mu diye bakılmadan ülkeye girdiği acı gerçeği..."
İş insanı Mehmet Eziç uyardı.
'Deprem' için tedbir mi dediniz...
Buyurunuz!
Bir fotoğraf, bir bakış
Kültür Dairesi’nin Fotoğraf Yarışması’nda Fatma Arca’nın “Başarı Ödülü” alan fotoğrafı, bir Kıbrıslı kadının bakışını yansıtıyor.
Bin sözcüğe bedel…
Hayatı, umudu ve onca hayal kırıklığını, zamanın acımasızlığını ve hasreti anlatıyor.
Kim bilir neler neler…