Hüseyin ÖZBARIŞCI
‘Hayat pahalılığı’ sofrayı fena vurdu… Manava girip meyve-sebze almak bile neredeyse lüks oldu… Geçtiğimiz yıl kilosu 4-5 TL olan domates bu yıl 30-35 TL’ye satılır oldu; üretici de, satıcı da, tüketici de ‘isyan’ etti, ‘denetim’ istedi: ÜRETEMİYORUZ, SATAMIYORUZ, ALAMIYORUZ!
YENİDÜZEN’e konuşan yurttaşlar, “Bir ürünü alıyoruz, aldıktan sonra da erken bitmesin diye az az tüketiyoruz” diyerek sitem etti.
“Artık dayanacak gücümüz kalmadı” diyen vatandaşlar, hükümetin yaşanan hayat pahalılığına bir çare üretmesi gerektiğini ifade etti.
Üreticiler ve satıcılar Hal Yasası’nın yürürlüğe girmesi gerektiğini söyleyerek, “Hal Yasası yürürlüğe girdiği zaman bir fiyat belirlenecek, üretici de o fiyata satacağını bilecek ve ona göre hareket edecek” dedi. Fiyatların yüksek olmasının sebebinin çiftçilerden kaynaklı olmadığını belirten üreticiler, sistemin hem üretici, hem de tüketiciyi mağdur ettiğini söyledi, fiyatların yüksek olmasını tüccarların tutumuna bağladı.
YENİDÜZEN’e konuşan Tüccarlar Birliği Sekreteri Hakkı Haktanır ise, günün sonunda bir tüketici konumunda olduğunu söyleyerek, etkin denetim mekanizmasının şart olduğuna değindi.
Üreticiler ne dedi? Üreticiler ne dedi? Üreticiler ne dedi?
“Tüccar istediği fiyattan ürünü alıp gidiyor”
Bayram Avcı: “Hal Yasası yürürlüğe girmediği sürece bu böyle her zaman devam edecek”
“Sıkıntımız yıllardır aynı ve bunu her seferinde dile getiriyoruz. Artık Hal Yasası yürürlüğe girmeli… Hal Yasası yürürlüğe girmediği sürece bu böyle her zaman devam edecek. Üretici yüksek maliyetle ürettiği ürünü ucuza elinden çıkaracak, tüketici de reyondan aldığını yüksek fiyattan alacak. Baktığımız zaman 2021 yılı ile 2022 yılı arasında 10 yılın zammı yapıldı. Geçen yıl biz 180 TL’ye aldığımız ilacı şu anda 700 TL’ye alıyoruz. İnsanlarımız asgari ücretin tümüyle markete gitse sadece 6 poşet ürün alabilir. Hal Yasası olduğu zaman bir fiyat belirlenecek, üretici de o fiyata satacağını bilecek ve ona göre hareket edecek. En önemlisi fiyatın ne olduğunu bilecek. Şu anda tüccarlar bizden kirli fiyatla 15 TL’ye domates alıyor. Bunun içine stopaj ve yüzde 20 vergi dahil olduğu zaman fiyat 9 TL’ye kadar düşebiliyor. Üretici bu pahalılığa rağmen üretiyor ancak ürününü elinden ucuza çıkarıyor. Bu sistemle zengin daha zengin, fakir de daha fakir oluyor.”
Gazi Güney: “Tüccar istediği bir fiyattan ürünü alıp gidiyor”
“Üreticinin bir ürünü elinden çıkardığı fiyatla, reyondaki fiyatlar arasında dağlar kadar fark var. Birçok insan üreticinin kazandığını söylüyor ancak durum öyle değil. Şu andaki sistemle üretici kazanamıyor, tüketicinin de cebi yanıyor. Kazanan arada aracılar ve tüccarlardır. Bu ülkede üreticiler kooperatifleşme yoluna gitmeli ve Hal Yasası da yürürlüğe girmeli. Bunlar olursa sorunlar ortadan kalkacak… Çünkü fiyat belli olduğundan dolayı üretici üretirken daha bilinçli üretecek. Daha önemlisi tüm üreticiler birlikte hareket edecek. Üreticilerin tüccarlara, tüccarların da üreticilere ihtiyacı var. Şu anda üretici tüccara vermek için ürününü tarladan topluyor, bir fiyat, bir fatura konuşulmadan tüccar ürünü alıp gidiyor ve daha sonra istediği bir fiyattan üreticiye ödemesini gerçekleştiriyor. Üretici, yasal olarak hakkını dahi savunamaz durumda. Bunun bir sebebi var, o da birlik olunmadığından dolayıdır. Üreticiler olarak hem boyun eğiyoruz, hem de şikâyet ediyoruz. Tüccara bir ürün verirken fiyatın konuşulmaması dünyanın hiçbir yerinde yok.
Tüketiciler ne dedi? Tüketiciler ne dedi? Tüketiciler ne dedi?
“Pahalılık aldı başını gidiyor. Günden güne eriyoruz”
Vuslat Büyükalsansak: “Bu asgari ücretle bir aile asla geçinemez”
“Pahalılık aldı başını gidiyor ve bu herkesin bir derdi. Bir manava geliyoruz, soğanın kilosu 15 TL, domatesin fiyatı 30-35 TL… Bu asgari ücretle hiçbir insan bu işin içinden çıkamaz. Bu asgari ücretle bir aile asla geçinemez. İnsanlar benzin giderlerini mi karşılasın? Faturalarını mı ödesin? Çocuğuna mı baksın? Yoksa mutfak masrafını mı karşılasın? Bu böyle gitmeyecek ve insanların bir patlama yapmasına çok az süre kaldı.”
Nazan Topal: “Bir ürünü alıyoruz, aldıktan sonra da erken bitmesin diye az az tüketiyoruz”
“Ülkede büyük pahalılık var ve bu da gün geçtikçe artıyor. Bugün 20 TL’ye aldığımız bir ürün 2 gün sonra 30 TL oluyor. Salatalık, domates ve kuru doğanı alamaz duruma geldik. Alıyoruz, aldıktan sonra da erken bitmesin diye az az tüketiyoruz. Hükümetin artık fiyatlar konusunda denetim ve çalışma yapması lazım. İnsanlar geçinemiyor, çok zor günlerden geçiyoruz.”
İlhan Çoban: “Patates zenginin yemeği haline geldi”
“Eskiden bir çuval patatese 20 TL’ye alıyorken, şimdi 3 kilo patatesi 70 TL’ye alıyoruz. Patates eskiden fakirin yemeğiyken, şimdi zenginin yemeği haline geldi. Ülkemizde büyük pahalılık var ve artık sıfırlandık. Küçükken uçurtma uçuruyorduk. Uçurtmanın ipi kopunca alıp başını giderdi. Yani artık ipin ucunu kaçırdık, yakalayamayız.”
Mustafa Kalaağası: “Pahalılık aldı başını gidiyor. Günden güne eriyoruz”
“Domatesin kilosu, kuru soğanın fiyatı içler acısı. Büyük bir pahalılık var ve ülkenin durumu içler acısı. Üretici arkadaşlarımız var, onlarla konuştuğumuz zaman onlar da pahalıya üretip ucuza sattığını söylüyor. Bu da demek oluyor ki aradaki komisyoncular da sıkıntı var. Pahalılık aldı başını gidiyor ve İnsanlarımızda alım gücü denen bir şey kalmadı. Günden güne eriyoruz, buna artık bir dur denilmesi gerekiyor.
Satıcılar ne dedi? Satıcılar ne dedi? Satıcılar ne dedi? Satıcılar ne dedi?
“Pahalılığın en büyük sebebi tüccarlardır”
Eşref Özbilgili (Maksıl Sebze ve Meyve Pazarı): “20 yıldır Hal Yasası diyoruz, bir türlü yürürlüğe girmiyor”
“Bu ülkede Temmuz ile Ekim arası domates üretimi yapılmamalı. Çünkü o dönemlerde kaliteli ürün çıkmaz. Domates özelinde en büyük yanlış devlet kanadındadır. Yapılması gereken, üreticiye 1 yıl öncesinden söz konusu tarihler arasında domatesin üretilmemesi söylenecek ve Türkiye’den domates getirme serbest olacak. Üretici ona göre de hareket edecek, böylelikle hem üretici, hem de tüketici kazanmış olacak. Ben de üretiyorum, ama bilinçli yapmak gerekiyor. Bilinçli yapmak için de birlikte hareket etmek gerekiyor. Açıklanan fiyatlara ve hesaplamalara göre Türkiye domatesi manava 17 TL’ye gelmesi gerekirken, 22 ile 25 TL’ye manava geliyor. Manav da kendi karını koyduğu zaman bu fiyat 30-35 TL’ye kadar yükseliyor. Konuşuyoruz ancak bu ülkede bir tarım politikası yok. Hal Yasası geçirilmeli, sonra da ülkemiz şartlarına göre tadil edilmeli. 20 yıl önce de Hal Yasası’nın geçmesini söylüyorduk, şimdi de söylüyoruz. Kimsenin işine gelmiyor diye bu yasanın yürürlüğe girmesini istenilmiyor.”
Oğuzhan Avcı (Ya Beleş - Alayköy): “Pahalılığın en büyük sebebi tüccarlardır”
“Tüketicilerin pahalı ürün almalarının sebebi tüccarlardır. Tüccarlar 2 TL’ye aldığı bir ürünü markete daha pahalıya satar, günün sonunda marketler de üzerine kendi karını koyduğu için insanlarımız yüksek fiyatlara tüketiyor. Bu durumu düzeltmek adına bir kontrol ve denetim mekanizması şart… Bir de artık bir Hal Yasası yürürlüğe girmeli. Hal Yasası yürürlüğe girdiği zaman fiyatlar belirgin olacak ve herkes hesabını kitabını bilecek. 1 yıl önce domatesin fiyatı 4-5 TL’ydi… Şimdi 30-35 TL… Her gün görüyoruz, karşılaşıyoruz. Eskiden insanlar daha fazla alışveriş yaparken, şimdi daha az alışveriş yapıyor. Maaşlar arttı ancak bu pahalılık karşısında maaşlar eriyip gidiyor. Tüccarlar böyle yapmaya devam ettikçe insanlarımız pahalı almaya devam edecek. Bunun önüne geçmemiz gerekiyor.”
Tüccarlar Birliği Sekreteri Hakkı Haktanır:
“Etkin bir denetim mekanizması şart”
Pahalılıkla ilgili eleştiri oklarının hedefinde olan ve YENİDÜZEN’e konuşan Tüccarlar Birliği Sekreteri Hakkı Haktanır, gelinen aşamada etkin piyasa denetiminin şart olduğunu söyledi, Hal Yasası’nın yürürlüğe girmesi taraftarı olduklarını belirtti.
Haktanır şu değerlendirmeyi yaptı:
“Yerli üretimde arz-talep durumu söz konusudur. Yani üretim fazlaysa doğal olarak fiyatlar düşer. Eğer üretim az ise ona göre talebe göre fiyatlar yükselir. Bu ekonominin temel bir kuralıdır. Böylelikle Piyasa kendi kendinin dengesini kurar. İhracatta da navlun fiyatları dolar üzerinden ve ihracatçılar bunun altından kalkamıyor. Şunu unutmamamız gerekiyor ki, günün sonunda hepimiz bir tüketiciyiz. Bu noktada yapılması gereken kesinlikle piyasa denetimidir. Dengeyi oluşturacak etkin ve fiil denetim mekanizması yoksa yarını göremediği için herkes kendine göre bir fiyat belirler ve ona göre satışını yapar. Bu durumda da, hem üreticiye, hem de tüketiciye yansır.
Yıllardan beridir Hal Yasası’nın yürürlüğe girme taraftarıyız. Üreticiler, Hal Yasası’nın yürürlüğe girmesini istemekte haklı. 2006 yılından beridir, 7 versiyonuyla Bakanlar Kurulu’ndan geçti, Resmi Gazete’de de yayınlandı ancak sürekli olarak hükümetlerin değişmesinden dolayı bir türlü yürürlüğe giremedi. Üreticiyi de, tüketiciyi de, bu işin içinde olan herkesi de koruyacak olan Hal Yasası’dır.”